Godot’yu beklerken
Geçen hafta gözümde sorun çıkınca yazamamıştım. Bu bir hafta da dünya dönmeye devam etti. Olaylar biri birini kovaladı. Ekonomi açısından en önemli gelişme ise ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Janet Yellen’ın geleneksel Jackson Hole toplantısında verdiği mesajlar oldu.
Yellen’ın neler söylediği görsel ve yazılı medyada yer aldı. Yellen ne dedi? Aslında net bir şey söylemedi. Bir çıkarsama yaparsak Fed Başkanı 2016 yılında politika faiz oranlarını artırabiliriz, çünkü ABD’de büyüme ve istihdam fena gitmiyor dedi. ABD’de 2010 yılından bu yana büyüme istikrarlı bir seyir izliyor. Aşağıdaki şekilde de görüldüğü üzere 2009 yılındaki %2,8’lik düşüşten sonra ABD ekonomisi zaten ortalama %2 dolayında büyüdü.
Bu durumda Yellen’ın ağzından çıkarmadığı baklalar var demektir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
• İstihdamdaki artışın niteliğinde sorun var. Artan istihdam içinde yarı zamanlı istihdamın payı yüksek, bu da aslında uzun dönem için tercih edilebilir bir durum değil.
• Çin’deki büyüme eğilimi sorunu (buna diğer ABD ticaret ortaklarındaki istikrarsız büyüme eğilimini de ekleyebiliriz) ABD ekonomisini de dış ticaret hacmi nedeni ile olumsuz etkiliyor.
Bu iki veri Fed’in faiz artışını engelliyor ve en azından tarih konusunda yalpalanmasına neden oluyor. Bu süreçten en olumsuz etkilenenler ise dış açık oranı yüksek olan Türkiye gibi ülkeler.
Dikkat ederseniz Fed’in toplandığı günlerde bizim bankaların gözü kulağı ABD’de oluyor. Sanki Samuel Beckett Godot’yu beklerken isimli tiyatro yapıtındaki iki kahramanın Estragon (Gogo) ve Vladimir (Didi) kurtarıcılarını bekler gibi, yükselen ekonomilerde Fed’i bekliyor. Fakat burada Fed kurtarıcı değil de, yok edici rolünde Benzetmeyi Oğuz Atay’ın “korkuyu beklerken” adlı yapıtıyla yapabiliriz.
Gelişmekte olan ülkeler içinde özellikle de cari açık oranı yüksek ve bunu kısa süreli sermaye hareketleri ile finanse edenler riskleri yüksek. Bunlardan bazıları Fed’in kararını beklerken, ekonomilerinde yapısal ve kurumsal önlemler alarak, olası krizin yaratacağı etkiyi en aza indirgemeye çalışıyor. Türkiye gibi bazı ülkeler ise bize bir şey olmaz havalarındalar. Halbuki uluslararası kuruluşlar-derecelendirme şirketleri- hem bankaları hem de şirketleri uyarmaya başladı. Döviz kuru riskiniz yüksek diyorlar. Doğal olarak bu uyarılara uyma zorunluluğu yok. Ancak kaza yaptığınızda “keşke” dersiniz. Ama iş işten geçmiştir.
Umarım ekonomi için böyle demeyiz/ demezler!!!
Okuyucularım zaman zaman ne okuyalım diye soruyorlar. Ben de artık her hafta iki kitap önereceğim. Birisi edebiyat diğer ekonomi kitabı. İşte bu haftaki önerilerim.
• Raymond Fisman, Edward Miguel, Ekonomi Haydutları Yolsuzluk, Şiddet ve Ulusların Yolsuzluğu.
• Katharine Burdekin, Swastika Geceleri. İyi okumalar.