Godiva, kafeyle havalanıyor!
Küresel bir markayı satın almak kadar onu devam ettirmek hatta büyütmek oldukça zor. 2008 yılında Hindistan'ın sanayi devi Tata'nın Land Rover ve Jaguar'ı 2.5 milyar dolara alması uzun bir süre ayakta alkışlandı. Ancak hemen ardından gelen finansal raporlar, iki şirkette de işlerin pek yolunda gitmediğini açıklanan zarar rakamlarıyla gösterdi. Türkiye'de de birçok şirket son 10 yılda küresel markaların peşine düştü. Ayakkabıdan hazır-giyime, inşaattan mobilyaya bir çok alanda "asırlık" markalar Türk şirketlerin bünyesine katıldı. Bu furyayı başlatan ise Yıldız Holding oldu.
2008'de yaşanan satın alma furyasında Türkiye'nin önde gelen şirketlerinden Yıldız Holding'in küreselleşme atağıyla yaptığı Godiva satın alması bir anlamda uluslararası medyanında gündemine oturmuştu. 850 milyon dolara satın alınan Godiva, hızla değerlendi, büyüdü ve farklı coğrafyalara odaklandı. Aradan geçen 10 yılın ardından Yıldız Holding, sadece 4 ülkedeki ağını ve Belçika'daki üretim tesisiyle birlikte yaklaşık 1.5 milyar dolara Asyalı yatırımcılara sattı.
Godiva'nın büyümesi şimdilerde farklı bir alanla devam ediyor. Premium çikolatada dünyanın en önemli markalarından olan 1926 yılında kurulmuş Godiva, 100'üncü yılına ise oluşturduğu dev kafe zincirini ekleyerek girmeye hazırlanıyor. Geçtiğimiz günlerde özel bir etkinlikte karşılaştığım Yıldız Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker'e Godiva kafelerini sorma fırsatım oldu.
100'üncü yaşına 2 bin kafe ile girecek
Ülker'in verdiği bilgilere göre Godiva'nın kafe konsepti tatlı, tuzlu yiyecekler, markaya özgü içecekleri barındıran yeni bir menüyü sunuyor. İlk şube ise dünya finansının merkezi olan ABD'nin New York kentindeki Lexington Bulvarı'nda 18 Nisan'da açıldı. Ülker, "New York'taki ilk şubemizde hemen hemen her meslek ve gelirden Amerikalıyı buluşturması ümit verici. Doğru bir kararla doğru bir işe giriştiğimizi fark ettim" diyor. Yıldız Holding'e ait Godiva'nın 2025 yılına kadar önemli bir büyüme hedefi var. 6 yılda 5 kat büyüme göstermeyi planlayan Godiva'nın kafeleri yeni konseptiyle 2019 yılının sonuna kadar New York'ta 11 şubeyi açmayı planlıyor. Amerika'da hedef ise 2025 yılında bu sayıyı 400'e çıkarmak. Tüm dünyada ise projeksiyonda 2 bin şube açmak var. Yani Godiva 100'üncü yılını dünyanın farklı coğrafyalarında 2 bin şubeyle karşılayacak.
En büyük 7 havalimanında olacak
Premium markanın hemen hemen her kesime hitap eden bu konseptinde ise farklı şube stratejileri de var. Sadece cadde veya alışveriş merkezlerinde değil, ilginç noktalarda da Godiva kafeler olacak. Örneğin dünyanın en büyük 7 havalimanında 2020'ye kadar bu kafelerle karşılaşmak mümkün hale gelecek. Ayrıca yeni açılan kafeler, şu anda Godiva butiklerinde olmayan yüzde 85'i yeni iki düzineden fazla ürünü müşterilerinin beğenisine sunacak...
Godiva'nın kafelere odaklanması yeni bir stratejinin de başlangıcı demek...
Hatırlanacağı üzere 2017'de Godiva'nın CEO'luk koltuğuna içecek- yiyecek alanında dünyaca ünlü markalarda görev yapmış bir isim getirilmişti: Annie Young-Scrivner...
20 yıl PepsiCo'da üst düzey yöneticilik yapan Annie Young-Scrivner, Godiva'nın kaptan köşküne oturmadan hemen öncesinde ünlü içecek zinciri Starbucks Coff ee Company'de Pazarlama Başkanlığı görevindeydi.
Ülker'in yeni CEO tercihini Starbucks deneyimli Annie Young-Scrivner'dan yana kullanması, Godiva'da kafe zinciri kurulmasına yönelik fikrin yeni değil, aslında uzun zamandır düşünüldüğünü de gösteriyor. Bir anlamda Ülker, 2 yıl önce deneyimli bir ismi değil, bir ismin deneyimini de transfer etmiş .
Küresel bir marka almak başarıdır; paranıza bakar... O markayı ayakta tutmak önemli bir başarıdır; piyasaya ve fırsatlara bakar... O markayı büyütmek ise başarıdan öte; inovasyon, cesaret ve iyi bir takım oluşturmaktan geçiyor.
Godiva'da yaşananlar da Çin'de yüzyıllardır söylenen bir sözü hatırlatıyor: "Size bir torba çimento ve bir kova verildiğinde; bir basamak yapmak veya bir set çekmek sizin tercihinizdir..."
"Zehirlenmenin nedeni saklama koşulları"
Geçtiğimiz hafta sizlerle Uganda'da yaşanan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) çerçevesinde dağıtılan gıdalardan kaynaklandığına dair zehirlenme ve ölümlerle ilgili bir yazı paylaşmıştık. Uganda basınında ölümlere yol açan gıdanın Konya'da üretim yapan bir firmanın ürettiği Super Cereal adlı bir üründen kaynaklandığını iddia etmiş, şirket yetkilileriyle de görüşme talep ettiğimizi yazmıştık. Yaklaşık 300 kişinin zehirlendiği, 4 kişinin de ölümüne yol açan olayın takipçisi olacağımızı da bu sayfadan sizlere duyurmuştuk.
Konya'daki şirketle yaptığım görüşme sonunda beklediğim Birleşmiş Milletler (BM) inceleme sonuçlarını da aldım. Adını daha önce de yazmadığım şirketin yöneticileri BM'nin incelemesinde temiz çıktığını, zehirlenmenin ve olayların altında Super Cereal adlı ürünün saklama koşullarından kaynaklandığını açıkladılar. Şirketin yetkilileri WFP'nin ürünleri hassas bir şekilde denetime tabii tutarak ürettirdiğini, analiz süreçlerinin tamamlanmasının ardırdan ilgili ülkelere ulaştırdığını, bozulmaların ise yerel ülke koşullarında saklama kuşallarından kaynaklandığını ifade etti. Yaşanan zehirlenmelerin ise ürünün işe bu saklama koşullarından kaynaklanan aflatoksinin yol açtığı anlaşıldı.
Konyalı şirket yöneticileri Uganda medyasında yer alan haberlerin kesin sonuçlar açıklanmadan yazıldığını da vurguladı. Kendilerinin zor duruma sokulduğunu belirten şirketin yetkilileri, "Bu ürünü dünyada üretebilen 5 şirketten biriyiz. WFP, bu ürünün dağıtımına kaldığı yerden devam etme kararı aldı" dedi. Bilgileri ayrıca Türkiye Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden de teyit ettirdim ve benzer açıklamalarla karşılaştım.
Türk şirketi hakkındaki iddiaları, meslek ilkeleri çerçevesinde "iddia" olarak yazdık. İtibar kaybı yaşanmaması ve gerçekleri öğrenene dek isimlerini de kullanmamaya özen gösterdik. Kendilerine de iddiaları sorgulamak adına ulaşmaya çalıştık. Ancak iletişim içerisinde olamadık.
Haberimizin ardından görüştüğümüz şirketin yöneticileri hassasiyetimizden dolayı da teşekkürlerini ilettiler.