Global, PPK ve sonrası

Orkun GÖDEK
Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Risk iştahındaki sendeleme durumu devam ediyor. 3 Ekim tarihinde başlayan küresel endekslerin baskılanma durumu “düzeltme” ile “yeni bir trend oluşumu mu?” tartışmaları etrafında ivmesini koruyor. Ana belirleyici konumunda olduğunu düşündüğümüz S&P 500 endeksinde 23 gün sonra “düzeltme” hareketinin anlamlı tepkilerinin gelmesini doğru bulduğumuz seviyeleri konuşmaya başlayabiliriz. 2600-2650 puan aralığının kademeli bir şekilde uygun olduğunu belirtmek yanlış olmaz.

Perşembe günü işlemlerini de bu kapsamda değerlendirmek doğru olacaktır. Majör endeksler açısından belirleyici faktör ABD varlıkları olarak öne çıkmaya devam ediyor. Ağustos-Eylül sürecinden farklı olarak bu kez gelişmiş-gelişmekte olan ülke varlıkları ayrımını iyi yapmamız gerekiyor. Arjantin ve Türkiye’nin Fed, ECB ve IMF gibi önemli kurumların raporlarında değerlendirme konusu olduğu ortamdan bir nebze uzaklaşmış durumdayız. İyi midir? Fena sayılmaz. Algı açısından da olumlu etkileri söz konusudur. Doğru işleri ne ölçekte yaptığınız kadar mevcut algılamanın, algı ortamının da pozisyonu önemlidir. İçerisinden geçtiğimiz günler tam olarak buna işaret ediyor. Görüşümüz, global gidişatın -ABD özelindeki gelişmeler- düzeltme hareketi şeklinde ilerlediği. Endişe yapmak için biraz daha sabırlı olmayı tercih ediyoruz. Perşembe günü gerçekleştirilen ECB toplantısı sonrasında Eylül döneminde telaffuz ettiğimiz düşüncemizi koruyoruz; para politikalarının geleceğinde belirsizlik ABD’den ziyade Avrupa’da kalmaya devam ediyor.

Dışarıdan içeriye doğru gelmek faydalı olabilir. TCMB cephesinden beklentilere/beklentimize paralel bir şekilde herhangi bir para politikası ayarlaması gelmedi. Ekim ayı PPK toplantısının en önemli özelliği iki detay kısımda öne çıkıyor. i) Ekonomideki ivme kaybının devam ettiğinin belirtilmesi ii) İç talep kaynaklı enflasyon görünümündeki bozulmada kısmen sınırlayıcı etkilerin olabileceği ancak risklerin yukarı yönde korunduğunun altının çizilmesi. Eylül ayı enflasyonu sonrasında oluşan eksi reel faiz durumu şu an için yerel ve yabancı yatırımcı nezdinde tartışma konusu olmuyor. Zira Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı’nın etkilerini henüz tam olarak ölçümlemekte başarılı olamıyoruz. Bu nedenle tartışmalar ötelendi ve TCMB de kazandığı zamanı borçlanma maliyetlerini artırarak değerlendirmek istemedi. Tercihtir. Ekim ayı verisi yukarı yönde sürpriz yapmadıkça yapılan tercihin tartışmaları da raftaki pozisyonunu koruyacak.

Bir nevi eksi reel faizi taşıyabileceğiz. Eylül ayında gerçekleştirilen para politikası ayarlamasının önemini küresel risk algısının bozulduğu bu ortamda sağladığı koruma alanı ile anlıyoruz.
Kasım ayının ilk haftası önemli gelişmelere sahne olacak. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının ikinci fazı 4 Kasım, Ekim ayı enflasyon rakamları 5 Kasım, ABD ara seçimleri 6 Kasım ve FOMC toplantısı 7-8 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. Hepsi kendi içerisinde hem avantaj hem dezavantaj taşıyor. Yılın en dönemeçlerinden birisi olacak. Henüz ABD seçimlerini konuşmuyoruz. Temsilciler Meclisi’nde Demokratların öne geçmesi beklenti ancak Senato’da sürpriz çıkması halinde ABD için politik risk başlığını da değerlendirmelere dahil edeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
ECB hamleleri ve riskler 14 Eylül 2019
GOÜ heyecanı her yerde 07 Eylül 2019
Beklemekle oluyor mu? 17 Ağustos 2019