Global piyasaların yeni güç simsarları

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE [email protected]

PİYASA GÖZÜYLE / Fatma Melek [email protected] Dünyada servetin yer değiştirdiğine şahit olmaktayız. Geçtiğimiz yıllarda büyük ölçüde gelişmiş ülkelerde yoğunlaşmış olan sermaye diğer ülkelere de yayılmakta olup, halihazırda petrol zengini ülkeler ve Asya merkez bankaları dünyanın en büyük sermaye kaynakları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, yeni güç simsarları olarak adlandırılan dört önemli oyuncu global piyasalarda faaliyetlerini giderek artırmışlardır. Bunlar: Petro dollar varlıklar (3.4-3.8 trilyon dolar), Asya merkez bankaları (3.1 trilyon dolar), hedge fonlar (1.5 trilyon dolar) ve özel sermaye yatırımları (700 milyar dolar) olup, McKinsey'e göre söz konusu fonların toplam büyüklüğü 2000 yılından bu yana üç kat artmış ve 2006 sonu itibariyle toplam 8,4 trilyon dolara ulaşmıştır. Bu rakam 167 trilyon dolar olan dünya finansal aktif büyüklüğünün yüzde 5'ini oluşturmaktadır. Söz konusu rakamın önümüzdeki beş yıllık dönemde yaklaşık iki katına çıkması beklenmektedir. Petrol fiyatlarının 2002 yılından beri dört kat artmasıyla petro dolar yatırımcıları bu dört fonun en büyüğü haline gelmiştir. Son günlerde gündemimizi meşgul etmeye başlayan ülke varlık fonları petro dolar varlıkların yüzde 60'ını oluşturmaktadır. Zira söz konusu fonlar dünya piyasalarında kredi krizine yol açan kredi değerliliği düşük kişilere verilen konut kredilerinden büyük zararlar yazan ve bu sebeple sermaye ihtiyacı doğan dünyanın başlıca büyük finansal kurumlarına sermaye sağlayarak piyasalardaki kısa dönemli volatiliteleri azaltıcı rol oynamışlardır. Finansal sistem ne kadar zararla karşı karşıyadır? Bloomberg'den alınan rakamlara göre halihazırda dünya genelinde finansal kurumların konut kredileri ağırlıklı olmak üzere karşı karşıya kaldıkları zararlar 342 milyar dolar civarındadır. Bu zararların ABD ve Avrupa'da dağılımı ise yaklaşık yarı yarıyadır. Finansal kurumlar, kayıplarının karşılanabilmesi amacıyla 261 milyar dolar sermaye artırımına gitmişler, bir kısmını da ülke varlık fonlarından sağlamışlardır. Ülkelerin rezerv fazlalarından oluşturulan ve kamu tarafından yönetilen ülke varlık fonları kaynaklarına göre ikiye ayrılmaktadır. İlki emtia fonları olup Rusya ve OPEC'in petrol fonları bunlara örnektir. Diğer grup ise emtia-dışı fonlar olup ülkelerin cari işlemler fazlalarını değerlendirmek üzere kurulmuştur. Çin ve Singapur'daki fonlar bu gruba örnek teşkil etmektedir. Yakın döneme kadar bir ülkenin sahip olduğu döviz rezervleri hazine bonosu, devlet tahvili gibi en likit ve risksiz yatırım araçlarında değerlendirilmekte idi. Ancak artan gelirlerle birlikte söz konusu fonlar varlıklarının bir kısmını gelişmekte olan piyasalar, şirket hisseleri, gayrimenkul, vb. gibi daha riskli ve yüksek getirili yatırımlara yönlendirdiler. Dünyada 50'nin üzerinde ülke varlık fonu olup bu fonların büyüklüğünün 3 trilyon doların üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. En büyük ülke varlık fonu, 500-1,000 milyar dolar arasında aktif büyüklüğü olduğu belirtilen Abu Dhabi Yatırım Otoritesi'dir. Ülke varlık fonları zararlarından dolayı sermaye ihtiyacı olan bankalara hisse alımı yoluyla sermaye sağladılar. Örneğin Abu Dhabi Yatırım Otoritesi, Citigroup'a yüzde 4.9 oranında hisse karşılığında 7.5 milyar dolar sermaye sağlarken, Singapur yatırım şirketi yüzde 10 hisse karşılığında UBS'e 9.7 milyar dolar sermaye sağladı. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Petro dolar tsunamisi: Servet artacak... McKinsey, Körfez ülkelerinin servetlerinin 2020 yılına kadar önemli ölçüde artacağını öngörmektedir. Petrol fiyatlarının varil başına 70 dolar olarak öngörüldüğü bir senaryoda Körfez ülkelerinin petrol gelirlerinden kümülatif olarak 2020 yılına kadar 6.2 trilyon dolar kazanacağını ve bu tutarın geçtiğimiz 14 yılda kazanılanın 3 katından fazla olduğunu belirtmektedir. Petro dolar fonlar dünya sermaye piyasalarında yeni yatırımlara yönelecektir. McKinsey, Körfez ülkelerinin 2020 yılına kadar dünya sermaye piyasalarına petrol fiyatlarındaki seyre bağlı olarak 3.5- 5.0 trilyon dolar civarında yeni fon sağlayabileceğini belirtmektedir. Sonuç olarak, ABD kaynaklı krize rağmen, halihazırda küresel piyasalarda likidite bolluğu yaşanmaktadır. Bu da temelinde döviz fazlaları olan petrol ihracatçısı ülkeler ve Asya merkez bankalarından kaynaklanmaktadır. Global piyasalara önemli ölçüde likidite sağlayan Körfez yatırımcılarının uluslararası hisse senetleri piyasalarında yaklaşık 1 trilyon dolar (global hisse senetleri piyasa kapitalizasyonunun yaklaşık yüzde 2'si), ayrıca hedge fon ve özel sermaye yatırımlarında (private equity) 300 milyar dolar tutarında yatırımlarının bulunduğu tahmin ediliyor. Mevcut durumu Türkiye açısından değerlendirdiğimizde halihazırda likidite bolluğunun bir kısmının Türkiye'deki yüksek faizleri cazip göreceğini ve yatırımların devam etmesiyle cari işlemler açığının finansmanında ciddi bir problemin olmayacağını öngörebiliriz. Son dönemde 130 dolar seviyelerine dayanan petrol fiyatlarıyla varlıkları katlanan fonlar için de Avrupa'nın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olan Türkiye büyük yatırım fırsatları sunmaktadır. Türkiye, dünyada BRIC diye anılan ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'den oluşan, hızlı büyüme ve gelişme beklenen ülkelerin yanı sıra dünyada en çok büyüyecek ülkeler arasında gösteriliyor. İlerleyen dönemde Türkiye'nin birçok alanda -bankacılık, sigorta, gayrimenkul, turizm, ulaşım, enerji vb. gibi- doğrudan yabancı yatırımlar açısından öneminin artacağını öngörmekteyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016