Global piyasalarda son durum
UZMAN GÖRÜŞÜ / BARIŞ SÖZEN / Ak Yatırım Satın alınan her varlığın para kazandırdığı ortamı yakalamamız çok yakın bir tarih için geçerli değil. Artık iç gelişmelerin ve politikanın piyasa hareketlerini minimum etkilediği bir ortamdayız, bütün fiyat hareketleri global fiyat hareketleri kaynaklı. Dolayısıyla, Amerika ve dünya ekonomilerine bir genel bakış ile genel çerçeveyi oluşturmaya başlamak istiyorum. Malum mali piyasaların sorunu batık konut kredileri konusunda sanki Avrupa'nın tercihi bu batık kredilerin kamulaştırılması yönünde atılan adımlar piyasaların ateşini alınca aynı uygulamaya Amerika'da da geçildi. Bu batık kredilerin devletleştirilmesi tabii ki piyasaları çok rahatlatan bir mekanizma ama ortaya çıkan bu hasardan sonra ciddi bir risk alma iştahında azalma göreceğiz, eskiden gelişmekte olan ülkelere akan para bu sefer Amerika'da hasar görmüş ve değer kaybetmiş varlıklara yönelecek. Amerika'da şu anki hasar tespitini söyle yapabiliriz; Amerika'da başlanan projelerde yüzde 60'lık bir düşüş yaşandı buna karşılık sıfır ev alışları yüzde 60'tan fazla düştü ve hali hazırda ev fiyatları yüzde 10 düşmüş durumda eğer durum değişmeden böyle kalır ise Amerika'nın net kaybı 2 trilyon dolar olacaktır. Eğer resesyon daha da derinleşir ve bir yüzde 10'luk düşüş daha yaşarlarsa o zaman 2 trilyon dolar daha toplam hasara eklenecektir. Global likiditenin, Türkiye veya gelişmekte olan diğer ülkeler yerine, bu hasar karşısında değer yitiren şirketlere yatırım yapma ihtimali daha yüksektir. Şu andaki durum ile medyanın ve büyük yatırımcılarında açıklamaları ile oluşan hava krizin akut surecini gectiği yönünde bir piyasa algılaması bulunmaktadır, kriz gerçekten derinleşmeyip var olan durumunu korusa bile açıkçası gözü kapalı yatırım yapılan ve satın alınan her varlığın para kazandırdığı ortamı yakalamamız çok yakın bir tarih için geçerli değildir. İçeriye döndüğümüzde, ekonomimiz için 2 konu önem kazanmaktadır. Bu iki konu ne siyasi ne de politiktir, tabii ki bu bahsettiklerimiz yatırımcının iştahını etkileyen faktörler olsa da önemli olan şu noktada iki ekonomik gerçekliktir. Birincisi faiz oranları üstünde önümüzdeki dönemde etkisi hissedilecek olan enflasyondur. Dünyadaki artan emtia fiyatları enflasyon ithal etmemize neden olmaktadır ve enflasyon hedeflemesi uygulayan Merkez Bankası'nı da zor durumda bırakmaktadır, varolan iskontolu sabit faizli enstrümanlar da aynı baskıyı hissetmektedir. Mevcut şartlar altında piyasa aktif bonosunun faizinin 19.00 bileşik seviyesinde taban oluşturmasını beklemekteyim. Aynı şekilde dövizde de cari açığımız, yurtdışı kısa vadeli sermaye akışı olmadan kur üstünde yukarıya doğru hareketi oluşturmaktadır. Bu seviyedeki ithalat ve ihracat rakamları şu an itibarı ile elimizde değil ama tahmini olarak kurda yaşanan artışın ihracatımızda etkisi şu seviyelerden sınırlı olacaktır.