Global piyasalarda görünüm
Kasım aynın daha başındayız ancak finansal piyasaların büyük çoğunluğunu oluşturan ABD ve Avrupa için bu ayların düşük yoğunlukta geçtiğini ve fonların yılı muhasebe açısından erken kapattığını biliyoruz. Dolayısıyla gelecek haftalardan itibaren ocak ayının başına kadar volatilitenin giderek azaldığı ve riskli varlıklarda yılı biraz daha iyi noktadan kapatma çabasının hakim olacağı bir döneme giriyoruz. Tabii bu senaryo beklenmedik bir jeopolitik gelişme olmadığı şartlarda geçerli. ABD ara seçimlerinin Temsilciler Meclisinin bir partide Senatonun diğerinde kaldığı dengeli bir tonda sonuçlanması piyasalarda olumlu algılandı. Böylece Trump yönetiminin alışılmışın dışında politikalarının bir ölçüde dizginleneceği ama icraat konusunda da Cumhuriyetçileri çok fazla sıkıştırmayacak bir orta yol bulunmuş gibi.
Avrupa’da ise Almanya’da Merkel’in 2021’de aday olmayacağını açıklaması ile oluşan boşluk giderilebilmiş değil. İtalya’da azınlık hükümetinin yaptığı bütçe ile beraber AB ilişkilerinin gerilmesi sonrasında tedirginlik artarken, yılan hikayesine dönen Brexit konusunda da anlamlı bir uzlaşma ortaya konulabilmiş değil.
Uzakdoğu’da ise ABD tarafından getirilen gümrük vergilerinin etkileri gecikmeli olarak ekonomiler üzerinde baskı yaratmakta. Çin ve Güney Kore gibi ülkeler son yıllarda gerçekleştirdikleri yüksek büyüme ile beraber artan iç talep konusunda daha şanslı. Ancak diğerleri için ABD ile yapılan ticaret çok daha fazla önemli ve telafisi oldukça zor.
Bu gelişmeler ışığında TL varlıklara baktığımızda toparlanma sürecinin devam etmesi beklenebilir. Endekste 96.500 ve 97.500 seviyesi kısa vadeli önemli dirençler ve aşılması durumunda hareketin daha da ivme kazandığını görebiliriz. Tahvil faizlerinde yaşanan düşüş sonrasında 10 yıllık tahvilin %17 düzeyine gerilemesi varlık fiyatları adına olumlu. 5.40 seviyesine gerileyen dolar kurunda ise bu noktadan sonra diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine paralel bir performans beklenebilir.