Global krize global çözüm önlemleri sürüyor
Eylül ortasında Lehman Brothers'ın iflası ile birlikte global piyasalarda büyük bir güven krizi yaşandı; bankalararası krediler donma noktasına gelirken fonlar en güvenilir varlıklar olarak görülen ABD hazine bonoları ve altına kaydı. Üç ay vadeli ABD hazine bonolarının getirileri neredeyse sıfıra yaklaştı. Kriz ABD'de çıkmasına rağmen durgunluğun ve kurtarma operasyonlarının global bir ölçeğe yayılacağı algıları güçlendi.
Güven kaybının temeli bankalardaki sermaye yetersizliği ve bunun doğurduğu likidite problemi olup, bu durumu tersine çevirebilmek için ekim ortasında (13 Ekim) global ölçekte hükümetler kapsamlı önlemler açıkladılar. Önlemler doğrudan bankaların bilançolarındaki zayıflığı telafi etmeye yönelik olup, sermaye enjeksiyonlarını ayrıca bankaların para piyasalarından borçlanmalarında hükümet garantilerini içermekte idi. İngiltere Merkez Bankası'nın raporuna göre sermaye enjeksiyonlarının yaklaşık 400 milyar pound olduğu belirtilmektedir.
Bu gelişmelerin hemen arifesinde 10 Ekim tarihinde 3 aylık dolar libor oranları %4.84'e yükselmiş olup bu oran Lehman Brothers'ın iflasını açıkladığı 15 Eylül'de %2.82 düzeyinde idi. Bu dönemde (15 Eylül-10 Ekim) dünya hisse senedi piyasalarında önemli değer kayıpları yaşandı: Dow Jones %23, FTSE %24 Nikkei %32, İMKB %19 değer kaybetti. Artan resesyon endişeleri ile birlikte petrol fiyatları %20 gerilerken, güvenli liman olarak görülen altın %8 değer kazandı.
Kurtarma paketinin açıklanmasını takiben bankalararası para piyasalarındaki sıkıntıların bir miktar azalmasına rağmen finansal sistemin geneline ilişkin riskler devam etti. Yüksek kaldıraçla faaliyet gösteren hedge fonların sıkışık kredi koşullarından dolayı bazı varlıklarını likidite etmeleri ile birlikte ekimin 3. haftasında gelişmekte olan ve gelişmiş ülke para birimleri dolar ve yen karşısında önemli ölçüde değer kaybettiler. Bu gelişmede hedge fonların yen ve dolar cinsinden borçlarını ödeyebilmek için riskli varlıklardaki pozisyonlarını kapatmaları etkili oldu. $/yen paritesi 91 ile son 13 yılın en düşük seviyesine, Euro/$ paritesi ise 1.23'e geriledi.
Türkiye'de ise $/YTL 1.70'i aşarken, gösterge faizler %25'in üzerine çıktı. Bu süreçte DTH'larda görülen çözülme ve yurt dışı piyasalardaki kısmi toparlanma ile birlikte kur yeniden %1.50-1.55 seviyelerine geriledi. DTH tasarruf mevduatı da ağustosta 71.7 milyar $'dan 3 kasımda 55.6 milyar $'a geriledi. Yerleşiklerin döviz mevduat hesapları çalkantılı dönemlerde kur üzerindeki baskıları hafifletmeye yardımcı olmuştur.
Azalan risk alma iştahı ve güven kaybı ile alınan önlemler de art arda geldi. Rusya 200 milyar $, Güney Kore 130 milyar $, Brezilya 46 milyar $ tutarında paket açıkladılar. FED, gelişmiş ülkelerle önceden yapılmış olan swap anlaşmalarının yanısıra, Brezilya, Meksika, Güney Kore ve Singapur merkez bankalarına 30'ar milyar dolarlık kredi sağladığını açıkladı. Böylece bu ekonomilerdeki geçici dolar likidite sıkıntısının azaltılması hedeflenmekte idi.
Bunun yanısıra, IMF, Dünya Bankası ve AB, Macaristan'a 25 milyar dolarlık kurtarma planı hazırladı. IMF ayrıca Ukrayna'ya 16,5 milyar Euro'luk bir kredi vereceğini açıkladı.
Nitekim bu önlemlerin ardından piyasalarda tansiyon kısmen azaldı $/JPY 99 seviyelerine, Euro/$ paritesi de 1.28 seviyelerine yükseldi. Risk alma iştahındaki bu kısmi toparlanmayla birlikte hisse senedi piyasalarında da yükselişler yaşandı.
Bu süreçte FED faiz oranlarını son dört yılın en düşük seviyesi olan %1'e indirdi ve ilave faiz indirimleri için kapıyı açık bıraktı. Bazı görüşler ABD faiz oranlarının %0.5'e kadar gerileyebileceği yönünde. Japonya da faiz oranlarını düşürerek %0.30 seviyesine indirdi. Bu indirimin Japon ekonomisinin görünümünü değiştirmeyeceği ancak, ABD ekonomisinin durgunluğa girdiği ve başlıca merkez bankalarının faiz indirimleri yaptığı bir ortamda Japonya'nın da böyle bir tavrı benimsediği değerlendirilmektedir.
Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası 50 baz puan ve İngiltere Merkez Bankası 150 baz puan faiz indirerek politika faizlerini sırasıyla %3.25 ile %3'e çektiler. Bazı analistler ekonomik yavaşlama ve enflasyondaki hızlı düşüş nedeniyle her iki bölgede politika faizlerinin 2009 yılında %1.0-%1.5 seviyelerine inmesini ve düşük faizli ortamın uzun bir süre sürmesini beklemekte.
Lehman-sonrası derinleşen likidite krizi azalmaya ederken, 3 aylik dolar libor oranı ile FED politika faizi arasındaki fark 139 baz puana geriledi. Bu fark her ne kadar Lehman'ın iflası öncesi 80 seviyelerine göre yüksek kalsa da likidite kredinin derinleştiği ekim ortasındaki 332'ye göre önemli bir düşüşe işaret ediyor.
Sonuç olarak global bir krize global çözüm bulma önlemleri sürüyor ve ülkeler başta ABD olmak üzere faiz indirimleri, finansal sektörü desteklemek için önlem paketleri gibi önlemleri almada hızlı davranmaktalar. Kredi daralması önlenmeye çalışıyor. Bu süreçte bir ekonomik çöküş durdurulsa bile önümüzdeki yıl özellikle gelişmiş ülkelerde olmak üzere ekonomik büyümede ciddi bir yavaşlama beklenmekte. Bu durumda faiz oranlarındaki ve emtia fiyatlarındaki düşüşün sürmesi beklenmekte. Riskten kaçınma eğilimindeki kısmi düzelmeye rağmen, riskli yatırım araçlarına olan talebin zayıf kalması beklenebilir.
ABD'nin yeni başkanı Obama'yı da olumsuz bir makro ekonomik görünüm bekliyor. Obama için öncelikli gündem konusunun ekonomiyi daralmadan kurtarmayı amaçlayan ikinci bir geniş kapsamlı mali teşvik paketi olacağı değerlendiriliyor. Bu pakette vergi iadeleri yer alabileceği gibi altyapı yatırımlarının artırılması da gündeme gelebilir.