Global kaosu Türkiye kendi lehine çevirebilir mi?

Bekir Tamer GÖKALP
Bekir Tamer GÖKALP Parametre bekirtamer.gokalp@dunya.com

Önceki yazılarımda da kaleme aldığım gibi ABD’de yeni Trump dönemi öy­le bir başladı ki nerdeyse her yirmi dört sa­atte ekonomi savaşlarının seyri değişiyor, ülkeler arası siyasi ilişkiler ezber bozuyor, dostlar düşman, düşmanlar dost oluyor. Trump’ın gücünün sınırlarını test etmesi­nin sonuçlarının ABD borsasına yansıma­sını da er ya da geç görecektik.

Trump’ın ABD komşuları Kanada ve Meksika ile olan olumsuz yöndeki vergi ta­rifesi, haftalardır dile getirdiğimiz gibi en önce global Amerikan şirketlerinin bor­sa değerlerini etkiledi. Yatırımcı resesyon korkusuyla önlemini almaya ve çekilme­ye başlıyor. Beyaz Saray’ın dev ekonomi­ye sahip ülkelerle ticari ilişkilerini yokuşa sürmesi enflasyona da zemin hazırlıyor. Ek olarak Trump ekibinin kamu harcama­larını enflasyon hesaplamalarının dışında tutmaya çalışması da işe yaramayacaktır. Doların değerini düşürüp üretime odak­lanmaya çalışsa da bu halkı fakirleştire­cektir. Mesela bir Amerikalı x model ara­bayı beş ayda çalışarak alıyorsa bu süre bir yıla çıkacak. Bu Amerikalıların pek de alı­şık olduğu süreçlerden değil.

Trump her ne kadar Çin’in 2030’da dünyanın en büyük ticari gücü olma yo­lunu engellemeye çalışsa da bu agresif hareketleriyle pek başarılı olacak gibi de­ğil. ABD’nin en büyük ticari rakibi olan Çin’in dünya pazarındaki yerini isteme­den sağlamlaştırıyor gibi...

Trump’ın artık nabzı düşürmesi gerekiyor

Donald Trump’ın vergileri arttırmasıyla ABD’li otomotiv şirketlerinden teknolo­ji şirketlerine kadar nerdeyse tüm sektör firmaları üretimlerini daha pahalıya mal edecek ve haliyle ürünlerini daha pahalıya satacaktır. Bunu öngörmemek mümkün değil. Çin’in ucuz iş gücü ve daha düşük maliyetle ürettiği ara mallar tüm dünya ül­kelerinin elini rahatlatmıştı.

Uluslararası konjonktürde Trump’ın ar­tık en yakın zamanda aklıselim açıklama­lar ve nabzı düşürecek olumlu ilişkilere girmesi gerekiyor. Trump’ın dış politika­daki sert tavırları AB’nin de alt yapı ve sa­vunma konusunda artık silkelenip kendi­ne gelmesine, bu konuda yeni bir oluşuma girme çabasına neden oldu.

Avrupa, Trump’ın yeni adımlarına ba­kıp önceliğin AB ve NATO olmadığının farkına vardı. AB, Rusya’nın ilerleyen za­manlarda Baltık ülkelerine karşı harekete geçme ihtimalini daha çok düşünür oldu. Bu sürecin ve kaygıları sonrasında da gö­rüyoruz ki Türkiye’nin tekrar AB’ye girişi gündemde konuşulmaya başladı.

Türkiye’nin önünde fırsatlar olacak

Trump, ülkesinde faizlerin düşürülme­si yönünde baskı uyguluyor. Bunu dolar ve euro arasındaki farkın artışıyla görü­yoruz. Avrupa’nın kendi özelinde planı­nın ilerlemesi için euronun aşağı gelmesi lazım, yalnız bu şekilde sistem eksi yönde reel faize dönüş olacaktır. Türkiye’nin bu gelişmelerde önünde fazlaca imkanı ola­bilir. AB, her geçen gün Türkiye ilişkilerini sağlamlaştırmaya yönelik hamleler yapa­cağını görebiliriz.

Ayrıca ABD ve Avrupa arasındaki soğuk rüzgarlarla dolar-euro arasındaki fark açı­lıyor. İster istemez yaşanan bu ani iniş çı­kışlar Türkiye ekonomisini de etkiliyor. Bizim ihracatımızın en büyük kısmı Avru­pa’yla euro ile yapılıyor. Euronun artışı bir yerde de Türkiye için avantaj...Çünkü biz çoğu hammaddemizi ve finansmanlarımı­zı dolar ile sağlıyoruz euronun dolar kar­şısında güçlenmesi Türkiye’nin yararına olabilecektir.

Doğru hamleler atacağız

Türkiye’nin güçlü savunma sanayisi­nin seri üretimi AB’nin maddi desteğiy­le sağlanabilir. İlerleyen aylarda AB ve Türkiye iş birliğini manşetlerde görebi­liriz. Unutmayalım, Türkiye özellikle de şu sıralar güneyden kuzeye, doğudan ba­tıya kaynayan dünya ilişkilerinin en or­tasında. Türkiye’nin akıllıca davranarak arabuluculuk misyonu ve destekleyici gücü ile doğru hamlelerde bulunacağı­na inanıyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar