Global gıda fiyatlarındaki artış endişelendiriyor...
PİYASA GÖZÜYLE / Fatma Melek / Akbank Başekonomist [email protected] The Economist Dergisi'nin "sessiz tsunami" olarak nitelediği son yıllarda hızla artan gıda fiyatları global enflasyonu tetiklerken, gelişmekte olan ülkelerdeki fakir nüfusun beslenme sorunlarını da artırmakta, gıda sıkıntısı nedeniyle Asya ve Afrika'da kargaşa çıkmasından, sosyal sorunların artmasından endişe edilmektedir. Dünya Bankası Başkanı Zoellick, artan gıda fiyatları nedeniyle gelişmekte olan 33 ülkede halkın ayaklanma riski olduğunu dile getirirken, bazı ülkelerde fakir halkın gelirinin yarısına yakın kısmının gıda harcamasına gittiğini belirterek, sorunun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Yüksek enflasyon endişesi ile karşı karşıya olan gelişmekte olan ülkelerdeki büyük tarımsal ürün ihracatçıları (Endonezya, Mısır, Hindistan, Arjantin, Çin vb. gibi) iç piyasalarındaki fiyat artışlarını önleyebilmek için tarımsal ürün ihracatlarını kısıtlamaya gitmişlerdir. G7 ülkeleri toplantısında "global gıda krizi" gündeme gelmiş, bu bağlamda gıda kaynaklarının bioyakıt tüketimine harcanması eleştirilirken, zengin ülkelerin Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Gıda Programı'na, kısa vadeli bir rahatlama sağlamaları amacıyla, 500 milyon dolar aktarmaları çağrısında bulunulmuştur. Dünya maliye bakanlarının IMF ile Dünya Bankası'nın (WB) ortak bir çalışma yürüterek finansal destek ve politika üretmeleri yönündeki çağrıları sözkonusu kurumlarca da olumlu karşılanmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı'nın (FAO) verilerine göre dünya gıda fiyatları endeksi 2008 Mart ayı itibariyle fiyatların düşük seviyelerde seyrettiği 2000 yılına göre, yüzde 130, fiyat artışlarının hızlanmaya başladığı 2004 yılına göre ise yüzde 90 artış göstermiştir. Sadece 2007 yılında gıda fiyatlarındaki yıllık artış yaklaşık yüzde 40'a ulaşmış olup 2008'in ilk aylarında da hızlanarak devam etmiştir. Ürün bazında baktığımızda hububat ürünlerinin genelinde artış görmekteyiz. 2000 yılına göre mısır fiyatları 2.5 kat, pirinç fiyatı 3 kat, buğday fiyatı 3.5 kat artmıştır. Arz yönlü sıkıntılar nedeniyle büyük ihracatçı ülkelerin ihracatlarını sınırlamaları uluslararası piyasalarda tarımsal emtialardaki fiyat artışlarını tetiklemiş, örneğin Şikago Borsası'nda işlem gören pirinç üzerine düzenlenen vadeli kontrat fiyatları Nisan 2008 itibariyle 23.8 dolar ile 2007 yılının en düşük seviyelerine göre 2 kat artış kaydetmiştir. Gıda fiyatlarındaki artışın sebepleri nelerdir? Gıda fiyatlarındaki artışın önemli bir faktörü enerji fiyatlarındaki artışlardır. Halihazırda varil başına 118 dolar ile rekor seviyeye ulaşan petrol fiyatları reel bazda en yüksek düzeyini gördüğü 1980'deki değerini geçmiştir. Petrol fiyatlarındaki artışı tetikleyen üç faktörün (dolardaki değer kaybının sürmesi, arz yönlü sıkışıklık ve spekülatif amaçlı yatırımlar) 2008 yılı sonuna kadar devam etmesi beklenmekte olup, kısa vadede bir düzelme öngörülmemektedir. Enerji fiyatlarındaki artış da girdi ve ulaşım maliyetlerini artırarak gıda fiyatlarını etkilemektedir. Bio-yakıt üretiminin artması gıda fiyatlarının yükselmesine katkıda bulunmuştur. Petrol fiyatlarındaki artış, enerji güvenliğine ilişkin endişeler ve küresel ısınma, bio-yakıt üretimi ve kullanımının teşvik edilmesini getirmiş bu durum bio-yakıt üretiminde kullanılan buğday, soya, mısır gibi hammaddelere olan talebi artırmıştır. Hububat fiyatlarının artmaya başladığı 2004-2007 yılında global mısır üretim artışının hemen hemen hepsi ABD'de bio-yakıt üretimine gitmiş mevcut stoklar ise global tüketimin artmasıyla eritilmiştir. AB ve ABD'de enerji üretiminde kullanılan gıda ürünlerine sağlanan sübvansiyonlar ürün ekinini- buğday vb. gibi diğer ürünlerin aleyhine olmak üzere- bu alanlara kaydırmıştır. Bunun yanı sıra artan nüfus, gelişmekte olan ülkelerin hızla büyüyerek satın alma güçlerinin artması gıda talebini artırarak beslenme alışkanlığını değiştirmiştir (et ve süt tüketimine yönelme gibi) Bu değişim de -hayvancılık için- tahıl talebinin artmasını beraberinde getirmiştir. Gıda fiyatlarını etkileyen diğer önemli faktörler artan kuraklık ve vadeli işlemler piyasalarında spekülatif amaçlı yatırımlardır. Dünyanın en büyük buğday üreticilerinden olan Avustralya'daki kuraklık dünya buğday üretimini azaltırken, enflasyon riskinden ve doların değer kaybından korunmak isteyen hedge fonların alımları spot fiyatlarda da artışa yol açmaktadır. Dünya gıda stokları düşüyor... Dünya hububat tüketimi yukarıda bahsedilen gelişmelerle birlikte 2004 yılındaki 1.5 milyar ton seviyesinden 2008 Şubat'ta 1.7 milyar tona yükseldi. Talebin artmasının yanı sıra küresel ısınma nedeniyle ekilebilir alanlardaki rekolte kaybı, 2007 yılında yaşanan kuraklığın hububat üretimini olumsuz etkilemesi stokların gerilemesinde etkili oldu. Stoklar, 2005 yılındaki 330 milyon ton seviyesinden halihazırda 247 milyon tona düştü. Gıda fiyatlarındaki artışın geçiçi bir durum olmadığı ve orta vadede de süreceği beklenmektedir... Gıda fiyatlarına ilişkin uluslararası teşkilatların yaptığı projeksiyonlara göre fiyatların 2008 ve 2009 yıllarında yüksek seyrine devam edeceği sonrasında yüksek fiyatlı ortamda arz ve talebin dengelenmesiyle düşmesi beklenmektedir. Ancak orta vadede birçok üründe fiyatların 2004 seviyelerinin oldukça üzerinde seyredeceği öngörülmektedir. Önümüzdeki yıllarda bio-yakıt kullanımının sağlayacağı enerji temin güvenliği ve düşük karbondioksit emisyonu bazı ülkelerin enerji politikalarının global gıda ihtiyacı ile çakışmasına neden olabilecektir. Bu ülkelerin arasında ABD ve AB'ye ilaveten Brezilya, Hindistan, Çin, Tayland gibi gelişmekte olan ülkeler de vardır. Dolayısıyla gıda fiyatlarının yüksek seyretmeye devam etmesi olasıdır. Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Teşkilatı'na (IFPRI) göre üç alanda hükümetlerin tedbir alması gerekmektedir. Bunlardan ilki fakir bölgelerdeki halkın kısa-orta vadede gereksinimlerini karşılamak için geniş kapsamlı tedbirler olacaktır. İkincisi özellikle tarıma ve tarımsal teknolojiye yatırım yapılarak arzın artırılmasıdır. Son olarak da gelişmiş ülkelerin bio-yakıt politikalarını, gelişmekte olan ülkelerin de ticaret ve ihracat politikalarını yeniden gözden geçirmeleri tavsiye edilmektedir. Gıda fiyatlarındaki artşın Türkiye'ye yansımaları: Türkiye'de ise TÜFE sepeti içinde ağırlığı yaklaşık yüzde 30 olan gıda fiyatlarının Mart 2008 itibariyle yıllık artışı yüzde 13.4'tür. Mart ayındaki yıllık yüzde 9.15'e ulaşan TÜFE artışına 3.8 puanla en büyük katkıyı gıda fiyatları yapmaktadır. Gıda fiyatları dolaylı olarak diğer hizmet fiyatlarını da etkilemekte ve enflasyonun düşüşünü sınırlandırmaktadır. Söz konusu fiyatlardaki mevcut yıllık yüksek artışların süreceği göz önüne alındığında yıl sonunda enflasyonun yüzde 8'in altına düşmesi zor görülmektedir. Emtia fiyatlarındaki (gıda ve enerji) söz konusu katılıklar ve bunun olası ikincil etkileri TCMB'nin politika faizi kararlarında temkinli duruşunu artırmasını getirmiştir. Halihazırda Merkez Bankası faiz indirimlerine ara vermiş olup gerektiğinde faizleri artıracağını belirtmektedir. Enflasyona ilişkin söz konusu risklerin sürmesi durumunda MB'nın faizlerde bir indirime gitmesi zor gözükmektedir.