Global fonlar 15 Temmuz Türkiye’sine bu gözle bakıyorlar
15 Temmuz darbe girişimi Türkiye için çok önemli ve kritik bir dönemeç olarak tarihte yerini alacak. Türkiye ekonomisi, bu depremi zaten ciddi sağlık sorunları varken yaşadı. Üstelik depremin artçı sarsıntılarının ne kadar süreceği ve hangi şiddette süreceğini de bilemiyoruz. Ancak artçı sarsıntıların da oldukça sorunlu yürüyeceği şimdiden görülebiliyor.
Global sıcak para akımlarının tersine döndüğü günümüz koşullarında Türkiye’nin kırılganlığını artıran zaten bir dizi sorunumuz vardı. Rafa kaldırılan çözüm süreci ve Güneydoğu’da alevlenen savaş hali, Suriye bataklığı ve bunun ürünü olan IŞİD terörü ile göçmen sorunu, Rusya ile yaratılan kriz, iç politikada aşırı kutuplaşma, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığını tahrip eden siyasi gelişmeler zaten Türkiye’ye bakışı karartıyordu. Şimdi buna bir de 15 Temmuz darbe girişimi ile sonrasında yaşanan ve yaşanacak gelişmeler eklendi. Yaşananlar Türkiye’ye ilişkin kaygıları ve kuşkulu bakışı iyice artırdı.
Biz her saat açıklanan yeni bir flaş haberle kendi gündemimizi takip etmekten yorgun düşmüşken, dış dünya Türkiye’deki gelişmeleri nasıl yorumluyor, nasıl aktarıyor? İşte 15 Temmuz sonrasında dünyanın Türkiye’deki gelişmeleri nasıl gördüğü konusunda öne çıkan değerlendirmeler:
► Darbe girişimi sonrasında Türkiye denetleme ve dengeleme mekanizmasını kaybediyor. Erdoğan darbe girişimini, yaygın baskı ve anayasal vandalizme bir bahane olarak kullanıyor.
► İdam cezasının geri getirilmesi ve baskıların artırılması, AB görüşmelerinin kesilmesine yol açar. Darbe girişimi, Erdoğan’ın özgürlükleri daha da kısıtlamasının bahanesi olamaz.
► Erdoğan, başarısız darbe girişimini kendi otoriter tek adam yönetimini daha da güçlendirmek için kullanabilir.
► Darbe girişimi başarısız oldu ama Erdoğan’ın intikamı, yeni istikrarsızlıklara yol açar. Erdoğan’ın darbe girişiminin ardından rakiplerini cezalandırma biçimi Türk demokrasisi için tehdit.
► Ortaya çıkan durum, Türkiye demokrasisi açısından bir zafer olmaktan çok uzak. Türkiye’nin ihtiyacı olan şey misilleme değil, uyumu sağlamak olmalı.
► Darbe girişiminin, başarısız olmasına rağmen hala Türkiye’yi ve bölgeyi istikrarsızlaştırma sonucu doğurup doğurmayacağını kestirmek mümkün değil.
► Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkileri kötüye doğru gidebilir.
► Başarısız darbe girişiminin ardından Putin, Türkiye’nin yeni kankası haline gelebilir. Putin, Erdoğan’ın Obama yönetimi hakkındaki kuşkularıyla kolaylıkla oynayabilir.
► ABD-Türkiye ilişkiler kavşak noktasında. Yeni seçilecek ABD Başkanı’nın, teröre karşı kritik önemdeki müttefiki olan Türkiye ile ilişkilerini, Erdoğan’ın darbe girişimi sonrasındaki yönelimi şekillendirecek.
► ABD ve AB yetkilileri, Erdoğan’ı otoriterleşme ve Batı’ya karşı karalamalarda bulunma yolunda daha fazla ileri gitmemesi konusunda uyarıyorlar. Hatta Erdoğan bu yolda devam ederse, bunun NATO’dan çıkartılma ihtimali dahil bazı sonuçları olabileceğini tehdidini üstü örtülü bir biçimde ifade ediyorlar.
► ABD Türkiye’de nükleer silah depoluyor. Bu iyi bir düşünce mi? ABD nükleer bombaları artık Türkiye’de güvende değil. Türkiye-NATO ilişkilerinin geleceği karmaşık gözüküyor.
► Darbe girişimi ve ardından ortaya çıkan durum, Türkiye ile AB ve ABD arasındaki ilişkilerde ortaya çıkacak sorunlar, global koalisyonun IŞİD ile mücadelesini zayıflatabilir.
Dış dünyada yapılan yorumları, Türkiye’nin bölünmüş kamuoyunun yarısı haklı ve yerinde bulabilir, öteki yarısı da yanlış ve haince bulabilir. Veya “Dış dünyadan bize ne?” diyerek bunlara gözünüzü, kulağınızı kapatabilirsiniz.
Ancak dış dünyada yapılan bu politik yorumlar, ekonomiyi yakından etkileyecek. Çünkü global fonları yönetenler, ekonomik ve ticari kararları alan yöneticiler, Türkiye’deki adımlarını nasıl atacaklarını bu haber ve yorumlara bakarak belirleyecekler.