Global ekonomi ve ilk çeyrek
2018’in son çeyreğinden bu yana en popüler tartışma konusu olan “global yavaşlama” geride kalan 3 aylık dönem içerisinde sürekliliğini korur şekilde fiyatlamalara dahil olmadı. Takvim dahilinde açıklanan veriler, günlük bazda her iki yönde yatırımcı oynaklığına neden olurken, ana fiyatlama temasını global merkez bankalarının yarattığı “belirli belirsizlikler” oluşturdu. Öte yandan, tüm bu “güvercin” fiyatlama ortamında, gelişmekte olan ülkelere yönelen 110 milyar dolarlık portföy akımını yönlendiren belirleyici, ABD-Çin arasında devam eden ticaret görüşmelerinin nispeten öngörülebilir bir sakinlik ekseninde ilerlemesi oldu.
Bildiklerimizden konuşmaya devam edelim. Avrupa ekonomisinin zayıflaması sanılanın ötesinde bir ivme sergiliyor. Almanya’da 2018 yaz aylarında sektör spesifik –otomotiv- başlayan zayıflama, önce bölgenin en önemli ekonomisinin geneline, devamında ise bölgenin başta Doğu kısmı olmak üzere genelini etkiliyor. Son olarak hafta içerisinde takip edilen fabrika siparişlerindeki zayıflama henüz toparlanmadan uzak bir noktada olduğumuz düşüncesini teyit ediyor. Keza benzer şekilde imalat PMI endekslerinin Almanya, Fransa ve bölge genelinde gerileme eğilimini koruması gelecek açısından belirsizlik başlıklarının canlı kalmasına neden oluyor. Öte yandan imalatın zayıflaması, üretim verilerini aşağı yönde zorlarken, hizmet kaleminin henüz rüzgardan etkilenmekte direnç göstermesi ve bileşik PMI endekslerini belirli seviyelerde tutması ile terazide denge unsuru olarak beliriyor. Şu önemli ayrıntıyı eklemekte fayda var; üretimin zayıflaması bir sonraki aşamada devamlılığı halinde hizmet sektörüne de geçişkenlik yapıyor. Yani, terazi dengesini gözetmekte fayda var.
Avrupa’nın zayıflaması Çin’in kamu eli ile Kasım ayından bu yana attığı adımlar ve yeni yıl verilerinin yarattığı “olumlu karmaşa” altında global ekonomi için dengeleyici unsur olarak dikkat çekiyor. Hafta içerisinde takip edilen resmi ve özel sektör PMI verilerinin yeniden genişleme bölgesine geçiş yapması gelecek dönem açısından umutlanmaya zemin hazırlarken, ne ölçekte devam edebileceği sorusunu da akıllara getiriyor. Ve tabi ki PBOC’den munzam indirimi hamleleri beklenti sepeti içerisindeki pozisyonunu koruyor, korumaya da bir süre daha devam edecek. Durumun zorlaşması halinde, olası “acil koşullarda kullanım butonu” olarak politika faizi üzerinden ayarlama yapılması düşüncesi de artık değerlendirmeler içerisinde kendisine daha fazla yer buluyor.
Avrupa ve Çin ile başlanan yazıyı ABD ile tamamlamak ve bardağın dolu tarafına değinmek sanıyorum ki en doğru hamle olacaktır. Beklendiği şekilde ABD ekonomisi zayıflıyor. Beklenmediği şekilde ABD ekonomisinin zayıflamasına Fed’in gösterdiği hızlı reaksiyon şimdilerde –ben dahil- biraz daha anlaşılır bir hal alıyor. En önemli ekonomik indikatörlerden olan ISM endekslerinde genişleme bölgesindeki seyir korunurken, momentumun düşüş göstermesi ekonomideki zayıflamayı teyit ediyor. Fed’in “ben oyuna şimdilik dahil olmuyorum, size yeni alan açıyorum” mesajı henüz Amerikan doları fiyatlamaları ile teyit imkanına kavuşmasa da toparlanan hisse senetleri ve zayıflayan finansal koşullar yatırımcı algısı eliyle ekonomiye dair iyimserlik yaratıyor. Emsalleri ile karşılaştırıldığında hala daha gerek para politikası manevrası açısından gerekse makro görünüm olarak daha iyi konumda olan ABD, yılın ikinci yarısı için taşınan toparlanma beklentilerinde de bayrağı en önde taşıyor.
İlk çeyrekte global ekonominin nasıl bir performans ortaya koyacağı, geri kalan süreç açısından algının oluşacağı noktayı kestirmek adına önemliydi. Şimdilik korkulan derinlikte zayıflama söz konusu değil. Ancak, belirsizlikler hala daha masada.