Global dolar talebinin temeli

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Son günlerde doların TL karşısında sert bir şekilde yükselmesi pek çok sorunun sorulmasına neden oluyor. Ben yurtdışı piyasaları analiz ettiğim için kendimi bu konuda bir görüş bildirecek kadar yetkin görmüyorum. Ancak, kısmen daha önce de paylaştığım, doların ana dinamiklerinden tekrar bahsetmekte fayda var. Hatırlarsanız 2015 yılında Fed faiz artışına başladığında Dolar Endeksi DXY’ın düşeceği (çünkü daha önce bir kez öyle olmuştu…) analizi çok sık seslendiriliyordu; sonuç ortada.. Ancak doların değerlenmesinde tek ana dinamik FED değil. Dünyada kronolojik sıra ile gittiğimizde 3 ana dolar likiditesi vardı diyebiliriz.

1- Petrodolar; eskiden S.Arabistan, Norveç vb ülkelerin devlet fonlarına akan bu para daha sonra gelişmekte olan piyasalar ve varlıkları başta olmak üzere sisteme giriyordu. Bu musluğun çoktan kapandığını biliyoruz. Suudi petrol şirketi Aramco’nun halka arz edilmesi durumu yeterince ifade ediyor olmalı. Petrol fiyatları son zamanlarda yükselmiş olsa da üretici ülkelerin bütçelerini dengeleyecek seviyelerden çok uzakta seyretmeyi sürdürüyor.

2- Para piyasası fonları. 2016 Ekim regülasyon değişikliği öncesinde bir Avrupa bankası CP tabir edilen çok kısa vadeli borçlanma ürünleri ihraç edip bunları ABD para piyasası fonlarına satabiliyordu. Regülasyonlarla beraber bu kaynağın daraldığını (Libor hareketi vs) zaten paylaşmıştım. Otoriteler 2008 krizinden sonra mevduat alternatifi olması gereken para piyasası fonlarının bu tip menkuller nedeni ile risk taşıdığına karar verdi ve yatırımları hazine tahvillerine yönlendirme şartı getirdi. Şu anda yabancı bankaların CP ihraç miktarı yüzde 30 azalmış durumda. Yerine dolar likiditesi nasıl sağlanıyor? Swaplar yolu ile (ve fiyatı yükseliyor…)

3- Henüz olmadı ancak potansiyelinin yüksek olduğunu bildiğimiz vergi affı. Burada konu 2.5 trilyon civarında olan paranın dolara dönerek euroya satış getirmesi vs değil (zaten miktarın büyük kısmı dolar ve hareket edecek nakit büyüklük de 1 tr dolar civarında olabilir). Konu (büyümeye olabilecek katkısı ve bunun kura dolaylı etkisini de pas geçiyorum) ABD dışı bankalarda bulunan bu “Avrupa doları” kaynağının ABD bankacılık sistemine dönmesi durumunda yerine hangi kaynak koyulabileceği. Bu temel unsurların yanında elbette FED’in tapering yani varlık alımlarını bitirmesi, ardından faizler artırması gibi kritik noktalar da var.

Diğer bir önemli gelişme de FED’in bilançosunu küçültme kararı vermesi ile yaşanacak. Bu zannedildiği kadar büyük bir deprem olmasa da ilk anlarda piyasa tarafından abartılabilir. FED 2016 yılı için hazineye 92 milyar dolar kar aktaracak. Bu kar elinde tuttuğu devasa bono portföyünden kaynaklanıyor. Ancak aynı zamanda da bankaların FED’de tuttuğu rezervlere de faiz ödeniyor ve FED faizleri arttırdıkça ödeyeceği miktar da büyüyecek. Bu halktan toplanan vergilerin bankalara aktarılması olarak algılanacaktır. Ekonominin de kuvvetli olması durumunda FED’in tek alternatifi bilançosunu küçültmek. 2017 sonunda yaşanması olası bir sürpriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019