Global beklentiler ve Türkiye

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE [email protected]

Global ekonomide toparlanma sürecindeyiz. Ancak gelişmiş ülkelerdeki toparlanma konusunda temkinli bir iyimserlik söz konusu. Bu da merkez bankalarının önümüzdeki birkaç yılda genişlemeci para politikalarının devamını gerektiriyor. 

Politika faizinin ABD’de 2015’de %1.25; 2017’ye kadar kademeli %2.5-%3.0 bandına çekilmesi bekleniyor. Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası politika faizlerinin ise en az 2015 sonuna kadar sıfır düzeyinde kalması öngörülüyor. Sonrasında da negatif /sınırlı reel faiz. 

Japonya’da Abenomics’in başarısının sürmesi için bir dizi yapısal reformun hayata geçmesi gerekli. Euro bölgesinde ise güven ortamının sağlanmasına ilişkin önemli mesafe kat edildi. Ancak, krizin getirdiği olumsuz miras da devam ediyor: Ülkeler arası farklılaşan ekonomik görünüm, borcun sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretleri, yapısal reformlarda yavaş ilerleme gibi. Büyümeyi desteklemek için ECB’den 2018’in sonuna kadar bankalara büyük miktarlı likidite imkanı sağlanacak. 

Ancak, önümüzdeki birkaç yılda gelişmiş ülkelerdeki büyümenin geçtiğimiz yıllara göre daha güçlü olması bekleniyor. Dış talep koşulları ülkemiz açısından daha olumlu olabilecek. Euro/ dolar paritesine bakıldığında ABD büyümesinin euro bölgesine göre daha güçlü kalması ve göreli daha yüksek faiz sebebiyle kademeli olarak güçlenen bir dolar öngörüyoruz. 

Bu konjonktürü, Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler (GOÜ) açısından değerlendirildiğimizde bol likiditeden ve genişlemeci para politikalarından kademeli ve yavaş çıkıştan dolayı getiri arayışı devam edecek. Riskli aktifl er bundan yarar sağlayacak; TL bonoların risk primi bu süreçte düşük kalabilir ancak volatilite iki yönlü olacak. 
Dolayısıyla gelişmiş ülkelerdeki bu genişlemeci politikalar gelişmekte olan ülkelerde uygulanan makro ihtiyati politikalarının devamını gerekli kılmaya devam edecek. 

Çin, global risk değerlendirmesi açısından Fed ve Euro bölgesinden sonra, en önemli 3 riskten biri olarak değerlendiriliyor. Ancak Çin’de bankacılık krizi beklenmiyor. Kredi mevduat oranı, diğer gelişmekte olan ülkelerin aksine, artmıyor ve istikrarlı seyrediyor. Kredi mevduat oranının yüksekliği GOÜ için kritik kırılganlık göstergesi. 
Riskler ne olabilir? 
Halihazırdaki jeopolitik risklerin gidişatını öngörmek ve etkilerini ölçmek zor. Bu riskleri Ukrayna/Rusya; Orta-Doğudaki gelişmeler, Kuzey-Güney Kore; Çin ve komşu adalar gerginliği olarak belirtebiliriz. Öngörümüz bu risklerin belirgin bir kötüleşmeye dönüşmemesi yönünde. Bu bağlamda, ekonomileri önemli ölçüde etkileyebilecek iki önemli risk faktörünü belirtebiliriz. İlki yeni bir Doğu-Batı gerginliği, ikincisi ise orta doğudaki gerginliklerin artması/yayılması ile petrol fiyatlarında görülebilecek ani ve kalıcı yükseliş. 
Bu risklerin sonuçları ne olabilir? Riskten kaçış dalgası ile birlikte, doların ve güvenli liman varlıklarının güçlenmesi, riskli aktiflerde volatilite, risk primlerinde artış, yatırım iştahının azalması, sermaye akımlarında kısıtlar ve artan korumacılık eğilimi görebiliriz. Türkiye de bu risklerin artmasından dış talep, artan enfl asyon, daha sıkı para politikası, daha zorlu finansman koşulları açısından etkilenebilecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016