Girişimlerin hayat göstergeleri alarm veriyor
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) girişimcilik istatistikleri, girişimlerin hayat göstergelerinin kötüye gittiğini ortaya koydu. 2015 yılı girişimcilik verileri, girişimlerde dinamizm ve dayanıklılık kaybı olduğuna işaret ediyor.
Türkiye’de girişimlerin bir dizi yapısal, köklü sorunları var. İşveren girişimcilerin eğitim düzeyinin ve işletmelerin yaşının düşük olması, ezici ağırlığının çok küçük ölçekli ve şahıs işletmesi olması gibi rekabet ve katma değer yaratma gücünü olumsuz etkileyen uzun vadeli sorunlar var.
Bu koşullarda Türkiye’de girişimciliğin avantaj olarak öne çıkan yanı dinamizmi idi. Dinamizm ve dayanıklılık kaybı, girişimlerin kısa vadeli sorunlar karşısında da zafiyete düştüğünü gösteriyor.
Uzun vadeli sorunlara ek olarak kısa vadeli hayat göstergelerinin de bozulması, ekonomide rekabet gücü açısından sıkıntıların arttığına işaret ediyor.
İşte girişimcilikte alarm veren göstergeler:
•Doğum oranı kriz döneminin altına düştü: İşveren girişimlerinin doğum oranı, yani yeni doğanların mevcutlara oranı, 2015’te yüzde 13.1’e geriledi. Bir önceki yıla göre 2.6 puanlık bir düşüş var. 2015’deki doğum oranı, 2012’deki yüzde 26.4 düzeyinin ancak yarısı kadar. Asıl önemlisi, doğum oranının kriz yılı olan 2009’daki yüzde 15.9 oranının bile altına inmiş olması. 2015 yılı işveren girişimi doğum oranı, 2010 yılındaki en düşük düzey olan yüzde 12.2’nin biraz üzerinde.
• Hayatta kalma oranında hızlı bir düşüş var: Yeni doğan işveren girişimlerinin ertesi yıl hayatta kalma oranı yüzde 68.8’e indi. Yani 2014’te yeni doğan işveren girişimlerinin yaklaşık üçte biri bir yıl bile hayatta kalamadı. 2013’te doğanların hayatta kalma oranı yüzde 81.9 idi. Hayatta kalma oranında bir yıl içinde 13.1 puanlık bir düşüş yaşanması, ciddi bir olumsuz gelişme. Hayatta kalma oranı, yaşanan derin krizin etkisi ile 2008-10 yılları arasında yüzde 27-40 arasına düşmüştü. Sonraki yıllarda ise hayatta kalma oranı yüzde 80 dolayında seyretti. 2014- 15 dönemi performansındaki sert düşüş, bu açıdan önemli bir kırılmaya işaret ediyor.
• Ölüm oranı göreli olarak yüksek: Referans yılında en az bir ücretli çalışanı bulunan bir işveren girişimi eğer sonraki iki yılda da kapanır veya faaliyete devam etmekle birlikte hiç ücretli çalışanı kalmazsa “ölü” kabul ediliyor. TÜİK verilerine göre 2013’te faali olan işveren girişimlerinin yüzde 11.2’si 2015 itibarıyla ölü sınıfına dahil oldu. Yani üst üste iki yıl işveren girişimi niteliğini taşıyamadılar. 2013’te faal olan işveren girişimleri için yüzde 11.2 olan ölüm oranı, 2012’de faal olanların ölüm oranı olan yüzde 11.3’ün çok az altında. Ancak 2011 yılında faal olan işletmeler için ölüm oranının yüzde 7.1 olduğu dikkate alınırsa, ölüm oranı göreli olarak yüksek seyrediyor.
• Yeni doğanların istihdam katkısı düşüyor: 2015 yılında yeni doğan işveren girişimlerinin istihdam yaratma oranı, yani yeni doğan işveren girişimlerinin yarattığı istihdamın toplam içindeki payı yüzde 6.6’ya geriledi. 2014 yılındaki yüzde 7.7’lik istihdam yaratma oranına göre yaklaşık 1.1 puanlık düşüş var. 2015 rakamı, krizin etkisinin en derin oluğu yıl olan 2010’dan bu yana görülen en düşük düzey. Ayrıca 2015 düzeyinin yine bir kriz yılı olan 2009’un 0.1 puan altında, 2011’deki düzeyin ise yarısından da düşük olması dikkat çekiyor.
• Ölenlerin istihdam kaybı artıyor: Yeni doğanların istihdama katkısı azalırken ölen işveren girişimlerinin istihdam kaybı yükseliyor. 2013’te aktif olan işveren girişimlerinden ölenlerin istihdamda yarattığı kayıp, 0.8 puanlık bir artışla yüzde 6.6’ya çıktı. Bu oran kriz yıllarına yakın bir oran.