Girişimcilik inovasyonun mütemmim cüzüdür

Tamer MÜFTÜOĞLU
Tamer MÜFTÜOĞLU KOBİ'LERDEN GİRİŞİMCİLİĞE

Türk Dil Kurumu “mütemmim cüz” kavramını “bütünü oluşturan tamamlayıcı parça” olarak açıklıyor. Bütün ile cüz arasındaki bağ birbirinden ayrılmanın mümkün olamayacağı düzeyde olmalıdır. Bu bağ yalnız fiziki değil aynı zamanda fonksiyoneldir. Konumuza ilişkin olarak girişimcilik olmadan inovasyon işlevini yitirir, varlık nedenini kaybeder. Dolayısıyla inovasyonla girişimcilik arasındaki ilişki işlevsel bir bütünlük arzeder.

Bu konuya girmemizin nedeni inovasyonun çokça yenilik olarak anlaşılması, hatta Türkçeye çokça “yenilik” olarak tercüme edilmesidir. İnovasyon böyle anlaşılınca da her yenilik, her icat ve buluş, her keşif inovasyon olarak anlaşılıyor. Halbuki inovasyonun yeni bir icat veya buluş, bir keşif, kısaca bir yenilik yanında bir de bu yeniliğin ticari değer kazanması, inovasyon sürecinin sonuçta bir katma değere dönüştürülmesi zorunluluğu var. Bu sonuncu aşamanın gerçekleştirilememesi halinde süreç sadece bir yenilik, bir icat (invention) olarak kalacak, inovasyona dönüştürülemeyecektir. Veya yenilik bir inovasyon hedefine yönelik değildir, amaç inovasyon değil sadece bir icat (invention), sadece buluştur. Dolayısıyla “yenilik” inovasyonun Türkçe karşılığı olarak anlaşılmalıdır.

İnovasyon sözcüğüne Türkçe karşılık olarak kanaatimizce çok yerinde bir öneri rahmetli meslektaşımız Prof. Dr. Arman Kırım tarafından önerilmiştir. Arman Kırım’ın önerisi “ticari icat” sözcüğünün kısaltılmış şekli olarak “ticat” sözcüğüydü. İnovasyon veya ticat, yani “ticari icat” inovasyonun daha uygun bir Türkçe karşılığı olarak kabul edilebilirdi. Veya sözcüğü Türkçeleştirmeden vazgeçerek, esasen şimdi de çokça yapıldığı gibi sözcüğün orijinalinde kalıp, inovasyon sözcüğünün kullanılması tercih edilebilir. Ama, tekrar edelim, “yenilik” uygun bir Türkçe karşılık değil inovasyon için.

Ticari değer kazanmaya yönelik olmayan yenilikler, icatlar, buluşlar inovasyon kapsamına girmiyor. Bu durum söz konusu yenilik çabalarının, icat ve buluş çalışmalarının önemini azaltmıyor. Burada sadece yeniliğin, amaç farklılığına işaret ediliyor. Örneğin İsviçre’nin Cenevre şehrinde faaliyet gösteren CERN dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı. 20 asil üyesi ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu 50 gözlemci üyesi olan, 3000 kişilik destek personeli ve 100 kadarı teorik fizikçi olan 2500 civarında fizikçi ve mühendisin istihdam edildiği, sadece nükleer fizik üzerinde değil, uygulamalı bilimler, mühendislik ve bilgisayar bilimlerinde de kaliteli araştırmalar yapan, özellikle atom altı parçacıkların hızlandırılıp çarpıştırıldığı, tanrı parçacığı konusundaki araştırmalarıyla ünlenmiş dünyanın en büyük laboratuvarı. Ticari değer yaratma, faaliyetlerini katma değere dönüştürme gibi ne bir amacı, ne de bir kaygısı var.

Bu kuruluşun başkanının 6-7 sene önce ODTÜ’de verdiği bir konferans sonrası kendisine sorulan, “içinde binlerce çok değerli bilim insanlarının ve mühendislerin çalıştığı çok sayıda ülke tarafından desteklenen çok masraflı araştırma kuruluşunun başındasınız; bu çalışmalardan elde edeceğiniz kazanç ne olacak” şeklindeki bir soruya verdiği cevap çok ilginçti. CERN Başkanı'nın cevabı şöyle olmuştu: “Orası bizi ilgilendirmiyor!” CERN Başkanı kuruluşunun bir ticari kazanç hedefi ve kaygısı taşımadığını bu kısa cevabı ile etkili ve net bir şekilde dile getirmişti.

Ama inovasyonda durum böyle değil. İnovasyon sürecinin sonunda ticari bir değer yaratılması, yenilik faaliyetlerinin katma değere, hem de mümkün olduğunca yüksek bir katma değere dönüştürülmesi hedefi var. Kısaca ticari bir amaç var. Yeniliğin bir ticari icat olarak, rahmetli Arman Kırım’ın önerisiyle “ticat” olarak gerçekleştirilmesi hedefi var. Dolayısıyla bu hedefi gerçekleştirecek olan girişimciye veya girişimciliğe inovasyon sürecinde çok önemli bir rol düşüyor.

Girişimci inovasyon sürecinin önceki halkalarını oluşturan icatçıları, buluşçuları, kaşifleri, teknokratları bulup ve onlara gerekli imkanları sağlayarak, gerekiyorsa onları diğer ülkelerden bulup getirip istihdam ederek ticari değer yaratma sürecini tamamlayacaktır. Maalesef günümüzde bu süreç tersine işlemekte, gelişmiş ülkeler bizdeki icatçıları ve teknokratları kendi ülkelerine çekip çalıştırmakta, inovasyon sürecinin nihai ürünü olan ticari dğeri kendi ülkelerinde gerçekleştirmekteler. Bunu tersine çevirebilmenin yolu geekli ekosistemi ülkemizde de oluşturmaktan geçiyor. maalesef bu konuda başarılı olduğumuzu söylemek mümkün değil.
Nitelikli girişimci yetiştirilmesi tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de büyük bir önem taşıyor. Bilgi toplumunun küresel ekonomisinde bir meslek niteliği kazanan girişimci artık inovasyonun öteki halkalarının meslekleri olan icatçılar ve teknokratlarla birlikte ekonomik arenanın dominant oyuncuları.

Öteki halkaların meslekleri için eğitim imkanları var. Bu meslekleri icra edenler ilgili eğitim süreçlerinden geçerek mesleklerini icra ediyorlar. İnovasyonun ticari değer oluşturma sürecinin mesleği olan girişimciliğin ise henüz bir eğitimi yok.. daha doğrusu henüz yok. Tüm dünya bunun arayışı içinde. Kanaatimizce 5-10 yıl içinde girişimcilik de bir meslek olarak kendi eğitim sürecini oluşturacak. Aynen hekimlik, mühendislik, işletme yöneticiliğinde olduğu gibi. Bugün yapılacak olan ise girişimcilik niteliğine sahip olan, parasıyla ve sermayesiyle değil de nitelikleriyle girişimci olan, Schhumpeter’in “dinamik girişimci” niteliklerini taşıyan kişilerin sahneye çıkarılıp mesleklerini icra etmelerinin teşvik edilmesi, yollarının açılması. Kendisini kanıtlamış girişimcilerin ön plana çıkarılması.

Tüm dünyada oluşturulmasına çalışılan girişimcilik eğitiminin neleri ön plana çıkaracağını da hep birlikte göreceğiz. Şimdi nerede okuduğumu hatırlayamadığım bir yazıda, Japonya’da girişimcilik için komando eğitimine benzer bir eğitim programına yer verilmesi gereği vurgulanıyordu. Girişimcilik için önemli olan cesaret, azim, özgüven, dayanıklılık, içine düşülen zor durumlarda hızla çareler üretebilme yeteneği, doğaçlama kabiliyetinin geliştirilmesi gibi konularda komando eğitiminin etkili olduğuna işaret ediliyordu. Yine geçmişten ders alarak geleceğe odaklanabilme, hayal kurma kabiliyeti ve hayallerini vizyona dönüştürüp eylemle tamamlayabilme kabiliyeti, belirsizliklere ve kaos ortamlarına karşı şerbetli olup paniğe kapılmadan hareket edebilme. Cesaret, özgüven, azim v.d. hepsi önemli girişimcilik nitelikleri.

Sonuç olarak bilgi toplumunun küresel ekonomisinde artık girişimcilik bir statü olmaktan bir meslek olma yönünde hızla ilerliyor. Bu durum bilgi toplumunun teknolojileriyle gelen ve küreselleşen ekonomiyle hız ve önem kazanan bir olgu. Yıllar sonra Schumpeter’in öngörüsü doğrultusunda girişimcilik bir işletme veya sermaye sahipliği statüsünden çıkıp “yaratıcı yıkıcılar” olarak “dinamik girişimci” niteliği kazanmaktadır. Sermaye sadece profesyonel yöneticisini değil profesyonel girişimcisini de aramaktadır. Girişimci para peşinden koşan değil parayı peşinden koşturan bir meslek niteliği kazanmaktadır. “İç girişimci” veya “kurum içi girişimcilik” (intrapreneurship) gbi yepyeni bir meslek hızla büyüyen inovatif şirketlerlde yaygınlaşmaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir deneme 09 Kasım 2018
Geleceğin tarihini yazmak 01 Aralık 2017
Bayramlaşma köprüsü 23 Haziran 2017