Girişimciler lider vasıflı olmal
DÜNYA ile ilişkimi yıllarca bir okuyucu olarak sürdürdükten sonra, DÜNYA ailesine köşe yazarı olarak katılmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum.
Yazılarım genellikle KOBİ’ler ve girişimcilik konularında olacak. Bilgi toplumunda girişimciliği çok önemsiyorum. Girişimciliğin, ekonomik değerler yaratılması konusunda bilgi toplumunun global (küresel) ekonomik arenasında çok önemli bir meslek olacağı görüşündeyim. İnovasyonun iki önemli aktörü sıfatıyla girişimci ve –Ar/Ge’ciyi de kapsayan- teknokratın bilgi toplumunun global ekonomisinde dominant oyuncular olarak yerlerini alacaklarını düşünüyorum.
KOBİ’ler ve özellikle de mikro işletmeler ve küçük işletmeler girişimciliğin fidanlığı olarak öteden beri önem taşıyordu. KOBİ’lerin bu özelliği muhakkak ki artarak devam edecek. Fakat sadece KOBİ’ler (küçük ve orta boy işletmeler) değil BOBİ’lerde (büyük ve orta boy işletmeler) de girişimcilik olayı kurumiçi girişimcilik (veya iç girişimcilik, intrapreneurship) olarak büyük bir önem taşıma yolunda hızla ilerlemektedir. Hatta devlet işletmelerinde bile, bizim “girokrat” sözcüğü ile ifade ettiğimiz –ve 1980’li yıllarda TMO genel müdürlüğü yapan Ahmet Özgüneş ile 1933 yılında Turhal Şeker Fabrikası’nı kurup işletmeye alan Muammer Tuğsavul ile örneklendirdiğimiz- girişimci bürokratlar sahneye çıkıyor ve başarılı sonuçlar elde ediyorlar. Kısaca özel sektör işletmeleri olsun devlet işletmeleri olsun büyük işletmelerde de girişimcilik mesleği önem kazanmaktadır.
Bu gelişme 1994 yılında Berlin’de yapılan Avrupa Kalite Vakfı ödül töreninde bir konuşma yapan, o dönemin Siemens firması yönetim kurulu başkanı Heinrich von Pierer’in aşağıdaki sözlerinde anlamlı bir şekilde dile getirilmiştir (Prof. Dr. Heinrich von Pierer Siemens firmasından ayrıldıktan sonra da halen Koç Holding yönetim kurulu üyesi olarak çalışmalarını Türkiye’de sürdürmektedir):
“Biz 400 bin personeli olan Siemens şirketi, kendimizi 20 bağımsız üniteye ayırdık. Biz daha önce okyanusta bir transatlantiktik. Şimdi 20 sürat motoruna dönüştük. Daha hızlı ve daha esnek 20 sürat motoruna. Şimdi bizim bir kaptana değil 20 kaptana ihtiyacımız var. Belki de 10 yıl sonra 100 sürat motoruna, 20 yıl sonra 1000 sürat motoruna dönüşeceğiz. O zaman 20 kaptana değil, 100 kaptana 1000 kaptana ihtiyaç duyacağız. Çok daha hızlı, çok daha esnek, çok daha dinamik bir yapıya kavuşacağız. Çok daha hızlı, kısaca çok daha girişimci bir şirket olacağız. Amacımız şirketimizi binlerce, onbinlerce sürat motoruna dönüştürmek.” (Milliyet Gazetesi, 1 Ocak 1995).
Sonuç olarak, KOBİ’lerde olsun BOBİ’lerde olsun teknisyenlik ve yöneticilik yanında iç girişimcilik (veya kurumiçi girişimcilik, intrapreneurship) ve girişimcilik (enterpreneurship) bilgi toplumunun global ekonomisinde büyük önem kazanmaya başlamıştır. Adı geçen meslekler arasındaki ilişkide de girişimci hayal gücü yüksek, vizyon ve misyon sahibi olan bir kişi olarak ön plana çıkmaktadır. Yönetici ise akılcı ve pragmatiktir. Sorunları ve fırsatları görmeye çalışarak ortalığı derleyip toparlamaya, işleri yürütmeye çalışır. Girişimcinin kurup hayata geçirdiği sistemi yürütmeye, sistemi bozmadan sürdürmeye gayret eder. Ar-Ge’ciyi de kapsayan teknokratlık veya teknisyenlik mesleği ise daha bir yapılan işe, üretilen ürüne dönük bir nitelik arzeder. Yapılan işin kaliteli olması, zamanında yapılması gibi nitelikler ön plana çıkar. Bu gerekleri yerine getirmek üzere teknisyen işi bizzat kendisinin yapmasına, işinin başında bulunmaya büyük önem verir.
Bu meslekler arasında girişimci, transatlantik de olsa sürat motoru da olsa, geminin kaptanı olarak yöneticilere ve teknokratlara göre lider pozisyonundadır. Yani girişimci, aynı zamanda liderlik niteliklerini de taşımalıdır.