Girişimci devlet: Mümkün mü?

Ömer Gencal
Ömer Gencal EkoSpektrum: Piyasa ve Duygular omer.gencal@dunya.com

1957 yılında Sovyetler Birliği, uzaya gönderdiği ilk yapay uy­du olan Sputnik-1 ile tüm dünyada yankı uyandırdı. Bu başarı, yalnız­ca bir uzay araştırması değil, aynı zamanda ABD’de derin bir endi­şeye yol açarak teknolojik yarışta geri kalındığı algısını güçlendirdi. Bu algı, ABD’nin bilimsel ve tekno­lojik liderliği yeniden ele geçirme kararlılığıyla hızlı ve köklü adım­lar atmasının motoru haline geldi.

Dönemin ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower, bu kararlılıkla 29 Temmuz 1958 tarihinde Ulusal Havacılık ve Uzay Yasası’nı (Nati­onal Aeronautics and Space Act) imzalayarak NASA’nın kurulma­sında liderliği üstlenen ABD baş­kanı olarak tarihe geçti. NASA, sa­dece uzay araştırmalarında değil, bilimsel ve teknolojik gelişimde de kritik bir rol oynayan kurum ha­lini aldı. Bu misyon, 1961 yılında Başkan John F. Kennedy’nin “Bu 10 yıl bitmeden Ay’a bir insan gön­derecek ve onu güvenli bir şekilde döndüreceğiz” vizyonuyla da zir­veye ulaştı.

Kennedy’nin bu vizyonu, bugün hâlâ sınırsız bir ilerlemenin kapı­sını aralayan önemli bir kilomet­re taşı olarak görülüyor. NASA’nın elde ettiği başarıların arkasında devletin öncülüğü, risk alıcı tutu­mu ve stratejik öngörüsü bulu­nuyor. Ancak bu ilerleme, yal­nızca uzayla da sınırlı kalmadı. Bugün dünyayı değiştiren iP­hone gibi yeniliklerin temelin­de de yine devlet destekli Ar-Ge yatırımları ve devletin bu yatı­rımlardaki kritik rolü yatıyor.

Devlet destekli teknolojiler ve yenilikler

Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan iPhone’un kritik bi­leşenleri, çoğu kez kamu fonlarıy­la geliştirilen teknolojilere daya­nıyor:

1-GPS (Küresel konumlandır­ma sistemi) 1970’lerde ABD Savunma Bakanlığı tarafından ge­liştirilmeye başlanıp, 1993’te tam kapasiteyle kullanıma sunulan ve sivil insiyatiflere açılan önemli bir teknolojik yenilik

2-İnternet, ARPA (Advanced Research Projects Agency) ta­rafından geliştirilen ve iPhone gi­bi cihazların temelini oluşturan müthiş bir altyapı

3-Dokunmatik ekran teknolo­jisi 1960’larda kamu fonlarıyla çalışan laboratuvarlarda geliştiri­len oldukça önemli bir buluş.

4-Siri ve sesli asistan teknolo­jisi DARPA tarafından finanse edilen yapay zekâ projelerine da­yanan bir teknoloji

5-Lityum-iyon piller: ABD Enerji Bakanlığı’nın destekle­diği projelerle geliştirilen büyük bir teknolojik.

Bu teknolojiler, kamu öncü­lüğünde geliştirilen ancak özel sektör tarafından ticarileştirilen inovasyonların başarılı örnekle­ri olarak. Bunun yanında, ABD’de kamu fonlarından yararlanan ve trilyon dolarlık değerlere ulaşan Google, Amazon, Tesla, SpaceX gibi şirketler de vardır. Bunun yanında, Solyndra ve Fisker Au­tomotive gibi başarısız örnekler de iş hayatının ve bu sistemin bir parçası olarak karşımıza çıkmak­tadır.

Türkiye’de kamu-özel iş birliği

Türkiye’de de teknolojinin ge­lişimine katkıda bulunma ama­cıyla kurulan kamu-özel or­taklıkları mevcuttur. Örne­ğin:

Havelsan: TSKG Vakfı ve devletin işbirliğiyle kurul­muştur.

TEI ve TUSAŞ: Havacılık ve motor sanayiinde öncü rol oynayan şirketlerdir.

Marmara Bilişim Vadisi ve ASO Teknoloji Merke­zi: Yerel teknoloji ekosiste­mine katkı sunan kurumlardır.

Bu kamu-özel ortaklıklarına rağmen, Türkiye’deki teknoloji şirketleri ve inovasyonlar ulus­lararası düzeyde rekabet edebile­cek düzeyde değildir.

Kamu-özel ortaklıkları ve verimsizlikler

Türkiye’de kamu-özel ortak­lıkları yalnızca teknoloji alanın­da değil, altyapı projelerinde de yaygın bir biçimde kullanılmak­tadır. Otoyollar, köprüler, şehir hastaneleri ve havalimanları gi­bi projelerde şeffaflık eksikliği ve çok yüksek maliyetler önemli so­runlardır. Özellikle bu projelerde ihalelerin şeffaf bir şekilde yürü­tülmediği ve uzun vadede toplu­ma ekonomik bir fayda sağlamak yerine bütçe açığını daha da ar­tırdığı eleştirileri sıkça dile geti­rilen konulardır.

Bu projelerin yüksek garan­tili ödeme modelleri, vergi mü­kelleflerini uzun vadeli bir borç yükü altına sokmaktadır. Bu ya­tırımlar toplumun ihtiyacı olan hizmetleri sağlarken şeffaflık ve hesap verebilirlik esas alınmadı­ğından kurgulanmış olan model­ler ciddi bir ekonomik yük oluş­turmaktadır.

Girişimci devleti yeniden yapılandırmak

Türkiye’de devletin girişim­ci bir zihniyetle ekonomik alan­da yeniden yapılandırılması, kal­kınma ve rekabet için hayati bir adım olabilir. Bu bağlamda şu önemli unsurlar dikkate alınma­lıdır:

Risk alma ve finansman: Dev­let özel sektörün yüksek risk ne­deniyle girmeye cesaret edeme­diği alanlara yatırım yaparak ye­nilikçiliği teşvik edebilir. Bu, sadece ekonomik büyümeyi de­ğil, aynı zamanda bilimsel ilerle­meyi de destekleyecektir.

Devletin girişimci rolü: Devlet sadece düzenleyici ve destekleyi­ci değil, aynı zamanda aktif ve ye­nilikçi olmalıdır.

Kamu-özel dengesi: Kamu yatı­rımlarından doğan kazancın adil bir şekilde kamuya geri dönme­sini sağlayacak sistemler oluştu­rulmalıdır. Devletin desteklediği şirketler, kazandıklarıyla toplu­ma geri dönüş yapmalıdır.

Üniversite ve özel sektör: Üni­versitelerde özellikle Ar-Ge’nin yanında girişimcilik için açılan kuluçka merkezlerinin devlet ta­rafından desteklenmesi modeli kurgulanmalıdır.

Türkiye’de devletin yenilikçi bir lider olarak konumlandırıl­ması, uluslararası rekabette ve ekonomik kalkınmada kritik bir fark yaratabilir. Bugün dünyanın öncü teknoloji şirketleri kamu-özel işbirliğiyle büyüyor ve reka­bete açılıyor. ABD’de yeni başkan Trump’ın Yapay Zeka teknoloji altyapı yatırımları için açıkladığı 500 milyar dolarlık paket en gün­cel örnektir.

Türkiye’de kamu-özel ortak­lıklarının mevcut uygulamaları, şeffaflıktan uzak ve maliyet et­kinliği sorgulanabilir durumda olmadığı için bu modelin yeni­den yapılandırılarak daha kapsa­yıcı ve hesap verebilir hale geti­rilmesi ve yeniden tasarlanması gerekmektedir. Ancak bu şekilde Türkiye’nin de Google, Tesla ya da SpaceX gibi devlerin çıkışına sahne olması sağlanabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
 Mektup 26 Mart 2025
Risk ateş gibidir… 11 Mart 2025
Babiş… 18 Şubat 2025