Girişim sermayesinde başarı ölçütü ve farklı öneriler..

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI hilmideveli@gmail.com

 

Girişim sermayesinin geliştiği ülkelerde, yatırım yaklaşımı, yatırım süreci ve uygulama sonuçları bazı yönleriyle eleştirilmektedir.
Bu konuda ilginç bir örnek vermek gerekirse, Amerika'da Cumhuriyetçi Parti'nin başkan aday Romney, Bain Capital isimli girişim sermayesi şirketindeki kariyerinde, yatırım yapılan şirketleri karlı hale getirmek için çalışanların işten çıkartılmasında ve üretim maliyetlerini rasyonelleştirmek için fabrika ve işletmelerin yurtdışına taşınmasında etkin rolü olması nedeniyle kamuoyu önünde eleştirilmekte..

Farklı uluslarası kaynaklardan bu konuda araştırma yapıldığında ortaya çıkan bir takım negatif referansların kökenine değinmek ve bunlardan dersler çıkartarak sektörün Türkiye'deki gelişimine hep birlikte katkıda bulunabileceğimize inanıyorum.
Henüz ülkemizde girişim sermayesi sektörünün başlangıç aşamalarında olması nedeniyle sektörün iyisiyle kötüsüyle henüz yetirince referans noktası yaratamamış olması nedeniyle halen bu işin çok temelinde yer alan bir takım hususları konuşmaktayız..
Ülkemizdeki Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı (GSYO) modelinin dünyadaki birçok örneğe göre daha iyi bir yapı olduğuna inanıyorum. Bunun sebebi GSYO'ların aslında birer anonim şirket olmaları yani bir ömürleri olmamasıdır.
Aynı şekilde GSYO'lar yatırım yaptıkları bir şirketi portföyleri içerisinde 10 seneye kadar girişim yatırımı hanesinde tutabilirler. Bu konudaki tek kısıt GSYO'nun kendisine sunulan vergi avantajlarından faydalanabilmek için portföyünün en az yarısını girişim yatırımlarında tutması gerektiğidir.

Bu şekilde GSYO'lar yatırımlarına 10 yıldan da daha uzun sureli bir vizyonda bakabilirler.
Ayrıca, dünyadaki birçok örneğinin aksine GSYO'ların yöneticileri, yatırımcıları, yönetim kurullarında verilen kararlar da sorumlu davranma zorunluluğu başta olmak üzere tüm yönleri ile kamuoyuna şeffaf bir yapıda olması, İMKB'de işlem görmesi nedeniyle göz önünde olması bir güvence olarak değerlendirilmelidir.
Yeni sermaye piyasası kanunu çerçevesinde GSYO'ların desteklenmesini girişim sermayesi modelinin sorumluluk taşıyan ve şeffaf yapılar tarafından Türkiye'de yapılması anlamında önemli olduğuna inanıyorum.

Bugünkü yazımızın konusuna yukarıda altını özellikle çizmeye çalıştığım hususlar çerçevesinde dönmemiz gerekirse, girişim sermayesi yatırım enstrümanlarının yapı ve kurgusu, yatırım yapanların sorumluluk taşıma ve tüm paydaşları önemsemeleri konusunda önemli bir parçasıdır.
Girişim sermayesinin yoğun olarak uygulandığı bazı ülkelerde yatırım yaklaşımı, yatırım süreci ve sonuçlarında başarısızlığa uğramış örneklerden gerekli dersleri alarak ülkemizde doğru yapılar içerisinde girişim sermayesinin katma değerli ve katman etkisi yaratan yaklaşımına yol açmak gerektiğine inanıyorum.
Girişim sermayesin bölgesel kalkınmada uygulanmasına ilişkin öneriler..
Uluslararası birçok örnekte görülen geçtiğimiz iki yıl içerisinde öne çıkan "capital impact" ya da " impact investing" olarak adlandırılan Dünya Bankası ve bir takım uluslararası vakıfların desteği ile gelişen ve "başarısı " sadece yarattığı "social impact" yani sosyal etki ile ölçülen bir takım yatırımların ülkemizde de (Devletimizce de) desteklenmesinin gerektiğini düşünüyorum.
Bunlar bölgesel kalkınma, stratejik önemi taşıyan ürün geliştirilmesi konularında sağlanan vergi teşviklerine ilaveten sermaye katkısı yoluyla bu yatırımlara ilk ivmeyi verecek konularda olabilir.
Örneğin, işsizlik sıralamasındaki ilk on ilde istihdam yaratacak karlı işletmelere yatırım yapan girişim sermayesi fonlarına kamu fonlarından, bölgesel kalkınma ajanslarından katkı yapılamaz mı?

Ya da tarım da tohum ve ürün cinsi ıslahı, işlenmemiş tarımsal arazilerin ekonomiye kazandırılması, okuma yazmanın en düşük olduğu bölgelerde yetişkinlerin eğitimine yönelik yatırımları destekleyen girişim sermayesi yapılarına kaynak yaratılamaz mı?...
Bir yönüyle bu uygulamalarda başarılı olan yatırım ve yöneticileri seçilirse hem başarı örnekleriyle sektörün yaygınlaşmasına katkı sağlanmış olunur.
Diğer yönüyle de devletin bu kaynaklarını geriye hem de karla geri alması yani sosyal değişim ve etki yaratırken hem de ekonomik değer ve gelir yaratması mümkün olamaz mı?..
Örneğin bu tür uygulamalar, Hollanda (FMO),Almanya (DEG), ABD (OPIC), Avrupa genelinde (EBRD ve EIF) dünya genelinde (WB ve IFC) .. gibi birçok kuruluşlarca yapılmakta.
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in finansman imkanlarının çeşitlendirilmesi, daha çok finansal enstrüman üretilmesi" konularında ki olumlu çabalarını anımsayarak öneride bulunduğum konularda da atılacak adımların ülkemiz ekonomisine bölgesel kalkınmaya ve bölgedeki istihdama katkı sağlayacağı inancındayım..

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar