Gigabit toplumuna geçiş
Geçtiğimiz hafta “Gigabit Toplumu” raporunu paylaşmak üzere Türkiye’nin önde gelen CIO’ları ile bir araya geldik. ADL tarafından hazırlanan raporun sonuçlarını paylaştığımız toplantıda CIO’lar aynı zamanda kendi deneyimlerini ve gigabit altyapının kurumlarına sağlayacağı faydayı anlattılar. Benim açımdan durum biraz farklı. İnternetle ilk tanışmam gayet profesyonelce oldu.
1994 yılında BYTE dergisi beraberinde verilen disketlerin içerikleri BBS’ler üzerinden indiriliyordu. Daha sonra İnternet geldiğinde bizim için CD verme dönemi başladı. İnternetten program indirmek, test etmek, ekran görüntüleri almak ve sonra da bunları CD’de multimedya bir arabirim içerisinde sunmak temel işlerimden biriydi. Bu yüzden olacak halen internetten birşeyler indirmek ile ilgili ciddi bir zaafım var. Sadık okurlarım bu konu hakkındaki yazımı hatırlayacaktır. Merak edenler ise dünya. com adresinden bakabilirler.
Gigabit altyapı ilk önce kurumlara gelecek. Şu anda evinize kadar fiber hizmeti veren operatörler, oldukça makul bir fiyata 1 Gigabit bağlantıyı size sağlayabiliyorlar. Makul deyince hemen yüzünüzü ekşitmeyin. Bir ara bu hızların onda bir için yılda bir araba parası verdiğimiz günler daha dün gibi. Şimdi yılda ödeyeceğiniz para ile olsa olsa motosiklet alabilirsiniz.
Gelelim evinizde 1 gigabit olduğunda yapabileceklerinize:
Saniyede 125 Megabyte veri indirebilirsiniz.
1 CD’nizi 4 saniyede dol
25 GB’lik bir 4K filmi 3 ila 4 dakika içerisinde indirebilirsiniz.
Evde en az 100.000 küçük cihaza yetecek kadar bant genişliğine sahip olursunuz.
256 GB’lık cep telefonunuzun tüm fotoğrafl arını 16 dakika içerisinde buluta yedekleyebilir, ya da yedekleri geri yükleyebilirsiniz.
Aynı anda 40 farklı TV’ye 4K kalitesinde yayın alabilirsiniz.
Sayılar ve örnekler artırılabilir elbette. 1 Gigabit internet ile evde yapacaklarınız size biraz fazla gelmiş olabilir. Ancak şunu hatırlatmakta fayda var, Google şu anda 1 TB/s hızlarda internetin evlere verilmesi ile ilgili çalışmalar yapıyor. Çünkü birkaç yıl sonra VR, 8K ve 16K yayıncılık, ev otomasyonu ile gigabyte’larca veri akmaya başlayacak. Şimdilerde çok sorun ettiğimiz megabyte kavramı da tarihe karışmış olacak. Ancak mobil cihazların 2G üzerinden ilk veri transferi yaptıkları günlerde kilobyte üzerinden ücretlendirme yaptıkları günler gibi.
Güle güle 3D TV’ler, sizi pek sevmedik zaten
Son yıllarda birkaç üreticinin vazgeçmesi ile oyuncu sayısı zaten azalmıştı. Son iki 3D TV üreticisi olan LG ve Sony’de artık bu alanda yeni ürün çıkarmayacaklarını açıkladılar. Böylece 3D TV dönemi resmen kapanmış oldu. Evde kullandığım 4K 3D TV muhtemelen bu seride son ürünlerden biri ve uzun yıllar kullanmayı planladığıma göre böyle bir teknolojinin bir zamanlar var olduğunu canlı olarak hatırlayıp denemeye devam edebileceğim. Aynen Philips CD-I ya da Toshiba marka HD-DVD sürücüm gibi… Ev maalesef ölü teknolojiler mezarlığına dönmüş durumda.
3D TV’leri niye sevmedik?
• Çünkü filmler yalnızca efekt değildir. 3D efektleri hoyratça kullanıldı.
• Pek çok filmde yakalamamız gereken sinematografiyi berbat ettiler. Örneğin Avatar filmindeki görsel şöleni tadabilmek için 3D olmadan izlemeniz gerekir.
• Gözlükler hantaldı, gözümüzü ağrıttı.
• Pasif gözlükler istenilen derinliği veremedi.
• Özellikle spor karşılaşmalarında etkili olması beklenen 3D TV yayınları olmadı.
Peki bundan sonra ne olacak, bizi içine alan bir başka alternatif yok mu? Var. Hem de gümbür gümbür geliyor. Sanal gerçeklik, ya da kısa tabiri ile VR çok yakında sinema endüstrisini de içine alacak. Başrolde sizin olduğunuz, çok daha interaktif ve 3D’nin çok çok ötesinde bir deneyim bizleri bekliyor. Ancak bu bir başka yazının konusu. Görüşmek üzere.