Gidenlerin boşluğu doldurulamıyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gerek finansal piyasalardaki eğilimlerin niteliği, gerekse içeride mali sektörün beklenti anketine yansıyan yeni tahminleri yakın gelecek açısından olumlu düşünmeyi daha da zorlaştırıyor. İskoçya Referandumundan çıkan hayır sonucunun veya Musul Elçilik personeli ve yakınlarının kurtarılması gibi tek atımlık iyimserliklerin, geneldeki durumu kalıcı olarak değiştirmesi pek mümkün görünmüyor. Ekonomik ve finansal açıdan her bir ülkenin kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmaya başladığı bir süreci yaşıyoruz. ABD ve AB Merkez Bankalarının yönlendirme amaçlı söylem ve eylemleri, küresel eğilimler üzerinde belirleyici olmayı sürdürebilir. Gelişmekte olan ekonomiler açısından, önümüzdeki yıllar geride bıraktıklarımıza oranla çok daha sıkıntılı olabilir. 

ABD Merkez Bankası’nın faizler konusundaki makul bir süre tanımına odaklanmak, niyet okumayı kolaylaştırmıyor. Ancak 2015 yılı büyüme tahminlerini yüzde 0,2 puan aşağı çekerken söz konusu dönem sonuna ilişkin faiz tahminlerini hatırı sayılır şekilde yükseltmeleri, risk taşıyanlar açısından hazmı zor bir gerçeği daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Dikkat ediniz, piyasa öngörülerinden farklı bir tahminle niyetini belli ediyor; büyüme tahminine paralel olarak faiz beklentisini aşağı çekmiyor! Bir anlamda kendisi ile inatlaşmamaları konusunda piyasa yapıcısı kurumları uyarıyor, özellikle denizaşırı risklerin azaltılmasını istiyor ve faiz söylem ve tahminlerini bu amaca cevap verecek şekilde kullanmaya çalışıyor. Orta vade de ABD’nin makul sınırları aşan faiz yükselişine veya gelişmekte olanlarda büyük miktarda para batırmaya da tahammülü bulunmuyor; inatlaşmanın sürmesi her iki olasılığın birlikte yaşanması olasılığını güçlendirerek kırılganlığı artırıyor. Başka bir deyişle, küresel kriz sonrasında mecburen Dünyanın dört bir tarafına dağılan koyun sürüsünü toparlamaya çalışıyor, onların yünleri ve sütleri ile yaşamlarını sürdürmeye çalışanların ne olacağı ile ilgilenmiyorlar. 

Avrupa Merkez Bankası’nın mali sistem aracılığı ile piyasaya likidite vermek üzere açtığı ihaleye katılımın beklenenin çok altında kalması, iyimser senaryo meraklılarını üzdü. Belli ki, bölgenin bankacılık sistemi daha fazla risk almak istemiyor; zira öngörülen mekanizmanın çalışacağına ve kalıcı olarak durgunluktan çıkılabileceğine inanmıyor. Durum böyle olunca, adrese teslim varlığa dayalı menkul alımları yolu ile likidite vermenin temel amaca hizmet edebilme olasılığı da azalıyor. Asıl önemlisi, bölge kendi başının çaresine bakamıyor ve denizaşırı risk almak konusunda pek istekli olmayacakmış gibi görünüyor. Aşırı kırılgan olan gelişmekte olan bazı ekonomilerin gerçekleşmesini umduğu dinamikler harekete geçmiyor: Avrupalılar, küresel kriz sonrasında ABD’nin yaptıklarından kaçınmaya çalışıyor; yünleri ve sütlerinden yararlanılan Amerikan koyununun yerini Avrupalısı alamıyor! 

Koşullar gelişmekte olan ekonomilere yönelik bakış açısını olumsuzlaştırmaya devam edecek ve riskten kaçınma eğilimi dalgalı bir şekilde güçlenmeyi sürdürecek gibi görünüyor. Sonuçta dolar diğer tüm paralara karşı değer kazanıyor, beklentiler bozuluyor ve özellikle gelişmekte olanlar sarsılarak daha da kırılgan hale geliyor. Küresel ekonomi, gelişmekte olanlar merkezli yeni bir kredi krizine doğru koşuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar