Gıda/kira enflasyonuna odaklanıp; eğitim fiyatına odaklanmazsan…
Geçtiğimiz ay yazmıştım:
“Teoride:
Mal veya hizmete talep arttığında (arzı artmazsa) fiyatı yükselebilir…
Mal veya hizmetin maliyeti arttığında fiyatı yükselebilir…
İhtiyaç olan mal veya hizmet kıt olduğunda fiyatı yükselebilir…”
***
“Veya…
Bize özgü modeller ile:
“Sonradan yapılacak fiyat indirimi” için fiyat yükseltilebilir!...
Daha da sıkıntılısı:
“O, şu, bu fiyat yükseltiyor, ben de yükseltmeliyim” psikolojisi ile fiyat yükseltilebilir!..”
***
Örnek de vermişim:
“Önümüzde…
Tüm dünyada “indirim ayı” olarak tescillenen Kasım ayı var…
Örneğin: Giyim ve ayakkabı fiyatları…
Ekim ayında yüzde 14.2 oranında artarak, “yüksek enflasyonun” lokomotifi olmuş…
***
Bu kalemdeki fiyat bindirimlerini ne maliyetler, ne de piyasa/talep koşulları açıklayabiliyor…
Net olarak, kasım ayı indirimlerine hazırlık yapılıyor!”
***
Ve…
Giyim ve ayakkabı fiyatları, Kasım ayında yüzde 0.25 gerilemiş…
VELHASIL
“Kira ve gıda fiyatları Merkez Bankası’nın (MB) kontrolünde değil” diye dikkat çekenlerimiz var…
***
Sadece gıda ve kira fiyatları mı?(!)
Pahalı ve niteliksiz eğitim sonucunda “davranışlarda/alışkanlıklarda”, “üretim/tüketim/ticaret kültüründe” yaşanan değişim ile oluşan fiyatlar MB kontrolünde mi?
***
TÜİK’e göre yüzde 92.5, ölçüm yapan diğer kurumlara göre yüzde 125, halka göre yüzde 150 artan eğitim fiyatları ve niteliği:
Üretim/fikir gücümüzün yanında, yorum/sorgulama/anlama gücümüzü de törpülemeye devam edecek galiba…