Gıdada yeterlilik ve lisanslı depoculuk
Arz güvenliği ve depolama' başlıklı son yazımızda, depolamanın, gıda açısından diğer sektörlere göre daha fazla öneme sahip olduğunu belirterek, piyasada fiyat istikrarının etkili bir depolama ile sağlanabileceğini vurgulamıştık.
Bu gerçeği, özellikle dünyada pandemi ile başlayan lojistik sorunlarının, ülkemizde depremler ile iyice ağırlaşması sonucu fark edebildik. Tarım ürünlerinin hasattan sonra da canlılığını sürdürüyor olması, sermayenin devir hızının düşüklüğü ve piyasalarının kendine özel durumları depolamayı kaçınılmaz kılıyor. Aslında depolama, insanlık tarihi kadar eski... Meyve, sebze ve et, binlerce yıl, soğuk mağara ortamlarında veya kurutularak saklanmış, insanların gıda temin edemediği dönemlerde aç kalmalarını önlemiş.
Kıssaların en güzeli olarak bilinen Hz. Yusuf'un Mısır'da Maliye Bakanı olması ve Mısır halkını büyük bir gıda krizinden çıkarması buna güzel bir örnektir. Hz. Yusuf'un, buğdayı, verimin bol olduğu yıllarda depolaması ve kıtlık yaşanan dönemlerde ise bu stokları Mısır halkının ve hatta komşularının aç kalmasını önlemek için kullanması, depolamanın makro ölçekte oynadığı önemli rolü gösterir.
Dünyada gıda milliyetçiliği giderek artıyor
Kuraklık, savaşlar, göçler ve lojistik sorunlar, ekonomik kaygıların ötesinde, ülkeleri, gıda konusunda tam yeterli olabilme çabasına itiyor. Petrol denizinin üzerinde de olsanız, Merkez Bankanız altın külçeleri ile dolu da olsa, ekmeğiniz yoksa en büyük beka sorunu ile karşı karşıyasınız demektir.
Başta Çin ve Hindistan olmak üzere üretimde ve tüketimde söz sahibi olan ülkeler, buğday ve pirinç başta olmak üzere temel besin maddelerinde, depolarını dolu tutuyorlar son yıllarda. Çin, dünya buğday stokunun yarıdan fazlasına sahip olan bir dev... Bununla birlikte dünya genelinde gıda stokları çok düşük seviyelerde.
Lisanslı depoculuğun önemi daha iyi fark ediliyor
Bugün depolamanın modern ve hukuki zeminde yapılmasını sağlayan lisanslı depoculuk ülkemizde oldukça yaygınlaştı. Başta hububat, baklagiller, yağlı tohumlar ve pamuk olmak üzere birçok ürün artık lisanslı depolarda, sağlıklı şartlarda bekletilmekte. Ayrıca bu depolarda ürünlerin pazarlanması bakımından da gerekli altyapı mevcut. Depolama faaliyetinin önemine binaen ülkemizde 2005 yılında ‘Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu’ çıkartıldı.
Ticaret Bakanlığı'nın web sitesinde lisanslı depoculuk hakkında verilen bilgilere göre; özellikle hasat dönemlerinde oluşan arz fazlasının fiyatları düşürerek piyasa dengelerini bozmasının önüne geçilmesi, ürün sahiplerine finansman temini, standardizasyon ve kalite güvencesinin sağlanması, etkili kayıt sistemi, özel sektörün tarımsal pazarlamadaki rolünün güçlendirilmesi, devlet müdahalesinin en aza indirilerek serbest piyasa oluşumunun sağlanması, pazarlama giderlerini azaltarak üretici gelirlerinin artırılması, vadeli işlemler piyasalarına geçişin sağlanması gibi bir çok konuda lisanlı depoculuk önemli kazanımlar sağlıyor.
Ülkemizde lisans verilen lisanslı depo işletmesi sayısı 181 ve toplam lisanslı depo kapasitesi ise 9 milyon 609 bin ton olarak belirtiliyor aynı kaynakta. Bu yıl buğdayda sağlanan rekor üretim (21,5 milyon ton) ve tahıl koridoru ile sağlanan buğday girişleri ve gıda güvencesini artırmak için TMO'nun on milyon tonun üzerinde alım yapmış olması, stoklarımızı en üst düzeye yükseltti.
Her an patlaması muhtemel bir küresel krize karşı, ülkemiz açısından önemli bir güvenlik stoku oluşmuş durumda. Bunun sağladığı önemli bir kazanım da lisanslı depoculuğun ne kadar önemli olduğunu, depo sayılarının ve kapasitelerinin artırılmasının ne kadar gerekli ve öncelikli olduğunu göstermesi oldu.
Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik ile Tarımsal Üretim Sözleşmesinden Doğan Hukuk Uyuşmazlıklarına İlişkin Arabuluculuk Yönetmeliği ve nihayet Sözleşmeli Üretimin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik art arda Resmî Gazete yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeler, eylül ayı ile başlayan yeni üretim sezonunda yeni ümitleri de beraberinde getiriyor.