Gıdada kendimize yeterli miyiz?
Hangi ülkelerin gıdada kendine yeterli olduğu konusu hep tartışılagelmiştir. Gıdada kendine yeterlilik, bir ülkenin gıda ihtiyacının tamamını yurt içi üretimden karşılayabilme kapasitesidir.
Aslında mutlak anlamda kendine tam yeterli bir ülkenin varlığından söz etmek mümkün değil. Küreselleşen dünya ekonomik düzeni, tüm ülkeleri bir şekilde birbirine bağımlı hale getirmiştir. Uluslararası ticaretin avantajlarından yararlanabilmek için ülkeler mutlak üstünlükler ve mukayeseli üstünlükler teorilerine göre birbirleri ile alışveriş yaparlar.
Gıdada kendine yeterlilik derecesini belirlemek kolay değil. Ülkeden ülkeye değişen farklı yaklaşımlar söz konusu. Sadece nicelik olarak değerlendirdiğinizde nitelik (besin değeri) göz ardı edilebilmekte. Açlık mı, dengeli beslenme mi veya ikisinin arasında bir yer mi? Tüm bunlar yeterlilik konusunu oldukça tartışmalı bir hale getiriyor. Bunun yanı sıra gıda ithalatı yaparak ülke içinde işleyen ve tekrar ihraç eden ülkelerin sayısı da az değil. Buğdayda iç tüketimimizi karşılayabiliyoruz. Bununla birlikte un, makarna, bulgur vb. imal etmek ve ihraç etmek için dış alım da yapıyoruz. Dünyanın en büyük un ihracatçısıyız ve unu işlemek için ithal etmek zorundayız.
Ülkemizde yeterlilik
2022 Bitkisel Ürün Denge Tabloları TÜİK tarafından yayınlandı. Bültende, “Yeterlilik derecesi; bir bölgenin kullanılabilir üretiminin (iç üretim) o bölgenin talebini ya da yurt içi kullanımını (insan, hayvan ve endüstrinin bütün ihtiyaçlarını) ne ölçüde karşılayacak durumda olduğunu gösterir. Değerin, 100'den küçük olması, üretimin yurt içi talebi tam olarak karşılayamadığı durumu temsil eder. 100'den büyük olan bir değer, iç ihtiyaçları geçen, ihraç edilebilir ve/veya stoklanabilir miktarların varlığını gösterir” ifadeleri yer alıyor.
Aynı kaynağa göre, meyvecilik açısından neredeyse tüm ürünlerde yeterli olduğumuz görülürken fındık (Yüzde 560,9) ve incir (Yüzde 518,1) en yüksek yeterlilik derecesine sahip. Çay, muz ve cevizde çok az bir açık (Yüzde 85-98 arası) göze çarpıyor. Ayrıca turunçgillerin tamamında kendimize yeter durumdayız (Yüzde 198,3).
Sebzecilikte ise genel ortalamada %113,5’lik bir yeterliliğe sahibiz. Havuç, domates ve bezelyede %120’nin üzerinde yeterlilik varken en düşük düzey bamyada (Yüzde 99,9) görüldü.
Tahıllarda durum bıçak sırtı
Son ve en önemli olarak, tarla ürünlerinde bir miktar sorun olduğu görülüyor. Tahıl ürünlerinde genel ortalamada yeterlilik yüzde 80,3 değeri ile önceki yıllara göre riskli bir durum arz ediyor. %116,7 ile kolza en iyi yeterliliğe sahipken, soya sadece yüzde 6,0 ile yeterliliği en düşük olan ürün olarak yer alıyor TÜİK’in bülteninde.
2021-22 döneminde, 6.744.666 hektar alanda üretimi yapılan buğdaydan elde edilen üretim 16.679.250 ton. 7,9 milyon ton ihracatı bulunan buğdayda yeterlilik derecesi yüzde 87,3 olarak hesaplanmış. İrmik verimi yüksek olan ve makarnalık değeri bulunan durum buğdayında yeterliliğin oldukça yüksek olduğu da (Yüzde 151,8) TÜİK’in detay tablolarında yer alıyor.
Söz konusu TÜİK bültenine göre, son 15 yılda buğdayda ortalama yeterlilik derecesi %95,8’dir ve detayları aşağıdaki grafikte verilmiştir.
Ülke olarak muazzam bir jeostratejik konuma ve bereketli topraklara sahibiz. Çok keskin bir değerlendirme yaptığımızda elbette ki tam bir yeterlilikten bahsedemeyiz. Ancak iyi bir kaynak planlaması ile önemli ölçüde bunu sağlamamız mümkün.
TBMM’de geçen hafta kabul edilen 422 Sayılı Kanun’da yer alan âtıl arazilerin kullanımı, etkili su kullanımı, sözleşmeli tarım vb. konular, bu konudaki ümidimizi artırıyor.