Gıda üreticileri marketlere yem olmak istemiyor...

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Tarım ve gıda ürünlerinin üretimi kadar, tüketiciye sağlıklı ve uygun şartlarda ulaşması da büyük önem taşıyor. Bunun için ciddi bir organizasyona, tanıtım ve pazarlama kanallarının iyi kullanılmasına ihtiyaç var.

Tüketimde iki önemli pazar var. İhracat ve iç pazar.

İhracat, daha çok ürün ihraç edilen ülkenin koşullarına, talebine, o pazardaki rekabete göre şekilleniyor.

Türkiye'de ihracata her zaman daha büyük önem verilir. En iyi ürünler ihracat için ayrılır. Ürünler daha sıkı denetlenir, gerekli analizler yapılır. Ürünün geri dönmemesi için azami çaba gösterilir. Fiyat konusunda daha ince hesaplar yapılır. Çünkü pazarda ciddi rakipler vardır.

İç pazarda aynı ciddiyet yoktur. Ürünler doğru dürüst analiz edilmez. Denetimler çok yetersizdir. Fiyat konusunda 'serbest piyasa şartlarında isteyen istediği fiyattan satar" mantığı egemendir. Bu nedenle üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasında çok büyük farklar oluşur. Kimin gücü kime yeterse kuralı geçerlidir. Zincirin en zayıf halkası ise üreticidir. En çok ezilen, en çok zarar gören genellikle üretici olur.

Marketler ürünlerin pazarlanmasında en önemli araçlardan biri haline geldi. Önce küçük marketler ortaya çıktı. Sonra süpermarketler, hipermarketler ve dev alışveriş merkezleri günlük yaşamımızın bir parçası oldu. Bugün market zincirleri sadece büyük şehirlerde değil, kasabalarda bile yaygınlaştı. Tarımla iç içe olan kasabalarda bile tüketici manavdan, pazardan veya tarladan ürün almak yerine bu marketlerden almayı tercih ediyor. Böyle bir alışkanlık yerleşti.

Bir başka önemli gelişme yabancı sermayenin son yıllarda bu alana ciddi yatırım yapması. Genellikle satın alma yöntemi ile yapılan bu yatırımlar sonucunda bilinen birçok hipermarket zinciri yabancı sermayenin eline geçti. Market zincirleri ürününü sattığı üreticinin son günlerin deyimi ile ümüğünü sıkıyor.

 Son dönemde hangi gıda üreticisi ile konuşsak market zincirlerinin zulmünden söz ediyor.

Emin Demirci, Manisa Akhisar'da 20 yıldan beri zeytincilik yapan ve yıllık ihracatı 5 milyon doları aşan bir gıda üreticisi. Ağırlıklı olarak ihracata çalışıyor. Ürünlerini iç pazarda da satmak için çaba gösteriyor. Bunun için çeşitli kanalları deniyor. En etkili satış kanallarından birisi marketler.

Aynı zamanda Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği'nin yönetiminde olan Emin Demirci, zeytinlerini satması için iç pazarda yaygın bir marketler zinciri ile anlaşıyor.

Demirci'nin anlattığına göre, marketlerle çalışmak üretici açısından son derece zor bir iş. Ürününüzü satmak için raf kirası, hava parası, tanıtım ve reklam katkı payı ve daha birçok kalem için ödeme yapmak zorundasınız. Ayrıca en az yüzde 20 indirimle ürün vermeniz gerekiyor. Verdiğiniz ürünün bedelini ise en erken 90 günde alabilirsiniz. Kriz bahanesiyle şu günlerde vadeler 120-150 güne çıkarıldı. Bu şartlarda ürün satmak gerçekten çok güç.

Dahası var. Emin Demirci, bütün bu şartları yerine getirerek Türkiye'nin tanınmış marketler zincirlerinden birine ürün vermeye başlıyor. Fakat bir süre sonra kendisine "mağaza açma bedeli" adı altında faturalar geliyor. Market zinciri açtığı yeni mağazaların faturasını da ürün aldığı firmalara ödetiyor. Emin Demirci'nin bu market zincirine verdiği ürünün toplam bedeli 8 bin lira. Kendisine "mağaza açma bedeli" olarak kesilen fatura toplamı 10 bin lira. Yani 8 bin liralık ciroya  karşılık 10 bin liralık mağaza açma faturası. Bu market zinciri yeni mağaza açtıkça fatura daha da kabaracak. Böyle bir ticaret anlayışı olabilir mi?

Olamayacağını düşünen Emin Demirci, mahkemede hakkını aramaya çalışıyor. Kim bilir daha kaç üretici var, bu zor şartlarda mücadele eden. Üstelikte hiç kimse bu haksızlığın üzerine gidemiyor.

Yıllardan beri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündeminde olan marketler yasası çıkarılamıyor. Birçok hükümet geldi-geçti, hiçbiri bu yasayı çıkarmaya cesaret edemedi.

Marketlerin ürün bedellerini zamanında ödememesi nedeniyle iflas eden, elindeki tesisi kaybeden çok sayıda üretici firma var. Özellikle son aylarda ekonomik kriz bahanesiyle ödemeler daha da geciktiriliyor. Ayrıca birçok firma ürününü kendi markası ile satmak yerine marketin markasına fason üretim yapmaya zorlanıyor. Böylece fason üretim yaptırdıkları firmalardan daha düşük fiyatla mal alarak daha yüksek kâr sağlıyorlar.

Firmalar marketlere yem olmak istemiyor. Bunun için gerekli yasal düzenlemenin bir an önce yapılmasını ve bu marketleri denetleyecek bir yapının oluşturulmasını bekliyorlar. Böyle bir sistem kurulamazsa üreticinin 1 kuruşa sattığını tüketici 5 kuruşa, 10 kuruşa almaya devam eder. Hem üreten, hem tüketen kaybeder, kazanan sadece aracılar yani marketler olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar