Gıda, tarım ve hayvancılıkta rekabet gücü...
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarım konusunda kapsamlı bir rapor hazırladı. "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü' başlığıyla hazırlanan raporun temel bulguları geçen hafta İstanbul'da düzenlenen konferans ile kamuoyuna açıklandı.
Yakında tamamı yayınlanacak olan raporun geniş bir özeti olarak açıklanan temel bulgulara bakıldığında bazı eksikliklerine rağmen önemli mesajlar da içeriyor.
Raporun en önemli eksiği, tarım, gıda ve hayvancılıkta yaşanan en temel sorun olan "yüksek girdi maliyetlerine" neredeyse hiç değinilmemiş olması. Tarımda eğer rekabet gücü konuşulacaksa girdi maliyetlerinin mutlaka ele alınması gerekir. Kaldı ki, bugün ister küçük isterse büyük olsun tarımsal üretim yapan her üreticinin yakındığı birinci sorun yüksek girdi maliyetleridir. Girdi fiyatlarının çok yüksek olması ve bunun üretim maliyetlerine yansıması nedeniyle rekabet gücü sağlanamıyor.
Raporun açıklandığı konferansın açılışında konuşan TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkan Yardımcısı Tuncay Özilhan, tarım sektörünün, insanoğlunun en temel ihtiyacı olan "beslenme ihtiyacına" cevap vermenin yanı sıra istihdama sağladığı katkı itibarıyla kırsal kalkınmanın da itici gücü olduğuna dikkat çekti. Dünya nüfusunun beşte birine iş sağlayan bu sektörün Türkiye'de iş gücünün yüzde 22'sini istihdam eder konumda olduğunu hatırlatan Özilhan, sanayi ve hizmetler alanlarındaki diğer sektörlerle ilişkisi düşünüldüğünde tarımın öneminin daha da arttığına dikkati çekti.
TÜSİAD'ın "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Rekabet Gücü" Raporu şu bölümlerden oluşuyor:
• Dünyada ve Türkiye'de tarımın yeri,
• Türkiye'de tarımsal altyapı, kırsal kalkınma ve iklim değişikliği,
• Tarımsal üretim kaynakları ve gıda güvenliği,
•Tarımsal piyasalar, devlet müdahaleleri, piyasa aksaklıkları ve sosyal gereksinimler
• AB müzakere süreci,
• Bitki ve hayvan sağlığı
•Gıda güvenilirliği
• Eğitim, Ar-Ge ve inovasyon
•Tarım sektöründe yönetişim ve katılım
TÜSİAD, tarıma kooperatifçiliği öneriyor
Yukarıdaki konu başlıklarının her birinin sonunda mikro reform önerilerinin maddeler halinde yer aldığı raporun sonuç bölümündeki öneriler ise özetle şöyle:
1- Tarım arazilerinin toplulaştırılması yönünde çok önemli adımlar atılmasına rağmen, ortalama ölçek büyüklüğünde halen arzu edilen düzeye gelinememiş olması nedeniyle, üretim katmanında organizasyon sorunu, ölçeğe dayalı verimlilik sorunları gibi sorunların devam ettiği gözlemlenmiştir. Bu sorunlara yönelik gelişmiş ülke örneklerine uygun kooperatifçiliğin hayata geçirilmesi,kümelenme çalışmalarına ağırlık verilerek devam edilmesi tavsiye edilmektedir.
2- Sadece tarım değil, devlet müdahalesinin (regülasyonların) gerekli olduğu tüm sektörlerde, piyasa aksaklığı ile müdahale arasındaki neden sonuç ilişkisinin sağlıklı kurulması şarttır. Tarım sektöründe diğerlerinden farklı olarak sosyal gerekçelerle devlet müdahalesi ihtiyacı ortaya çıkabilmektedir. Fakat sosyal gerekçelerle yapılması zorunlu müdahalelerin uzun dönemde telafisi güç piyasa aksaklıklarına yol açmaması adına, en az maliyetli ve sektörde benimsenen iktisadi politikalara en uygun olanın tercih edilmesi rasyoneldir. Bunun temin edilmesi bakımından özellikle tarım ürünlerinin fiyatlarına yönelik müdahalelerin piyasa dışından, düzenleyici etki analizleri yapılarak ve kısa dönemli politik kaygıların uzağında gerçekleştirilmesi önerilmektedir.
3- Mevcut durumda gıda güvenilirliği noktasında ciddi bir bilgi kirliliği olduğu dikkat çekmektedir. Bu bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması noktasında Türkiye'de Ulusal Gıda Bilgi ve İletişim Komitesi oluşturulmasına önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
4-Tarım toprakları ve üretici kesiminin yeterli ölçeğe gelememesinin yarattığı Ar-Ge ve inovasyonda ölçek büyüklüğü sorunu ile karşı karşıya olunduğu değerlendirilmektedir. Bunun aşılabilmesi adına, Ar-Ge ve inovasyonda kamu ile özel sektörün işbirliği içinde çalışacağı Kamu Özel Ortaklığı (PPP - Public Private Partnership) modelinin hakim kılınması önerilmektedir.
5- Bunun yanı sıra, mevcut durumda tarım sektörüne yönelik çok kalabalık bir mevzuat olduğu ve Avrupa Birliği uyum müzakereleri çerçevesinde söz konusu mevzuatın sürekli biçimde değiştiği ve güncellendiği gözlemlenmiştir. Ayrıca tarım sektörünün diğer pek çok sektör ile yakın ilişkisi olması sektörü etkileyecek düzenlemeler yapabilecek kurum sayısında da artış yaratmaktadır. Fakat ülkemizde kamu kurumlarının birbiri ile çelişen veya tamamlayıcı olamayan düzenlemeler yapması ve düzenlemelerde farklı terminolojilerin kullanılması söz konusu olabilmektedir. Bu çerçevede gerekli iyileştirmelerin yapılabilmesi hedefiyle;
a) Bakanlıklar arasında tarım konusundaki iletişimin sağlıklı bir şekilde tesisi bakımından bir bakanlığın doğrudan yetkilendirilmesi,
b) tüm ilgili mevzuatta AB ve uluslararası kuruluşların kullandığı ortak tanım ve terminolojinin kullanılmasının sağlanması,
c) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Yüksek Planlama Kurulu üyesi yapılması uygun olacaktır.
6- Son olarak gerek ülkenin ihracat potansiyelinin tam olarak hayata geçirilmesi ve gerekse ülke politikalarına doğrudan etkide bulunan uluslararası gelişmelerin yakınen ve etkin olarak takip edilebilmesi adına, Türkiye'nin dış temsilciliklerinde yer alan Tarım Ateşeliği kadrolarına ivedilikle atamaların yapılması önemli görülmektedir.
Özetle, TÜSİAD'ın tarım raporu akademik bir bakış açısı ile iş dünyasının penceresinden tarıma bakışı yansıtıyor. Eksiklikleri,eleştirilecek bir çok yönü var. Bunun için raporun tamamını okumak gerekiyor. Yazıyı bir haberle tamamlayalım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Tarım Raporu 6 Aralık Cumartesi günü açıklanacak. Raporun ayrıntılarını paylaşacağız.