“Gıda güvenliği eksikliği en çok zeytinyağını vuruyor”

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER [email protected]

Birlikte sohbet etmemize vesile olan projede Hatay’ın Saurani zeytin çeşidini hayata döndürmek gündem konusuydu. Kristal Yağları Genel Müdürü Christopher Dologh bize bu projeyi anlatırken ben de hem onu hem de bu ‘nadide’ levanten ailenin öyküsünü de dinleme fırsatı buldum… Yani isme aldanıp yabancı bir genel müdür sanmayın. Çok uzun bir aile geçmişine sahip, çok güzel bir öykü… Ben zaten zeytinyağı konusunda hassasım Tükiye’nin bu doğal değeriyle ilgili her söz söylemek isteyene yer açmaya çalışıyorum. Çünkü gelişsin, büyüsün istiyorum. Bugün sayfalarda Kristal’in ve Christopher Dologh’un düşüncelerini size aktarmaya çalışacağım. Zeytanyağı işinin herkesin artık çok iyi bildiği çok yönlü sorunları var. Devlet de bu konuyu geliştirmek istiyor. Bu defa işin başka bir boyutunu, daha doğrusu mevcut sorunlara Dologh’un yaklaştığı açıdan aktarmaya çalışacağım. Bu da “Gıda Güvenliği” konusu… Diğer yandan zeytinyağında KDV’nin markette yüzde 1’e düşürülmesini de çok önemli. Ne kaybedilir ki? Kazanılacak ise çok fazla şey var… Şimdi ayrıntılara bir bakalım….

Güzel öyküleri dinlemek, güzel insanları tanımak gazeteciliğin benim için en önemli kazançlarından biri… Bu defa nedense çok fazla gitme fırsatı bulamadığım Hatay’ı da daha yakından tanıma fırsatı buldum. Bu kent ile ilgili ayrıntıları yakında hafta sonu Ekstra ekindeki sayfalarımda size aktaracağım… Biz gelelim zeytinyağına… Kristal Yağları Genel Müdürü Christopher Dologh ile konuya şöyle girdik: “Türkiye’nin zeytinyağındaki şansını şöyle değerlendirmemiz lazım… Dünyayı yeniden keşfetmeyelim. Dünyada İspanyollar ve İtalyanlar tarafından köşeler tutulmuş durumda. Siz ‘Türk’ zeytinyağı diye gittiğinizde, Türkiye’de zeytinyağı mı üretiliyor? diyorlar. Son dönemde biraz değişmeye başladı. Çünkü bizim ve bizim gibi markalar tanıtım yönünde büyük çaba sarf ediyorlar. Fakat Türkiye’nin gıda imajının değişmesi lazım. Türkiye’nin bu konuda iyi bir imajı yok… Güvenilirlik ve kalite imajı olmadığı için biz Türk zeytinyağı dediğimizde, bu dezavantajdan dolayı o zaman bari fiyat avantajı olsun diyorlar. Türkiye’nin markalı ihracatının desteklenmesiyle birlikte bunun mutlak gerçekleştirilmesi gerekiyor”.

Gıda kontrol sistemi önemli

Dologh ne demek istediğini şöyle açıyor: “Türkiye’de en önemli şey gıda kontrol sisteminin tekrar yeniden ele alınması. Çünkü bu konudaki aksaklıklar en çok zeytinyağını olumsuz etkiliyor. Bir şey konuyor, yağ, zeytinyağı diyor kullanıyorsun. Ayırt etmen için analize gitmesi lazım. Otokonsomasyon bir tüketim olması doğal, çünkü üretici bir ülkesin… Ama şunu sağlaman lazım, zeytinyağı diye satılan şey zeytinyağı olmalı. Bazen İspanyol meslektaşlarımıza söylüyoruz inanamıyorlar. Zeytinyağı diye başka bir yağın satılması bir suçtur… Dolandırıcılık, sahtekarlık. Türkiye’de bu tip satışlar yapanlar yakalanıyor ama bir şey olmuyor. Yaptırım düşük ceza almıyor. Bu tür sahtekarlıklarla teneke başına 20 lira para kazanıyorlar. Bildiğiniz çete gibi çalışıyorlar. Örneğin Ankara’da bizim fiyatımızın yarısına satış yapan bir markayı test ettik… İçinde zeytinyağı dışında ne ararsan var. Bütün kente bunu satıyorlar. Biz bunu tespit ettirdik ama bu bizim tek başına verebileceğimiz bir mücadele değil. İtalya’da da bu konuda mafya tarzı örgütlenmeler vardır ama hepsinin cezaları çok yüksek. Yunanistan’da da öyle…

Zeytinyağı tüketiminin yarısı!

İşin boyutu gerçekten insanı şaşırtıyor. Zeytinyağı diye yediğimiz yağların yarısı bitkisel yağ ! Bunun hesabını Christopher Dologh şöyle yapıyor: “Üretimde yanlış olabilir, hata olabilir kalitede sorunlar olabilir ama bile bile içine başka bir şeyler katıyorsan… Bu hem dolandırıcılık hem insan sağlığı ile oynama açısından hak mahrumiyeti olması gerekli… Örneğin içine pamukyağı koyuyorlar. Ya da pamukyağının tamamını zeytinyağı diye satıyorlar. Bilirkişi bu da yağ, sağlığa zararlı değil diyor örneğin… Ama örneğin düşünün ben kalp hastasıyım ve faydalı diye bunu tüketiyorum. Konuyu böyle değerlendirmek gerekiyor. Zeytinyağının gelişmesini istiyoruz belki şu anda görünen kişi başı tüketim 1-1.5 kg ama bunun büyük çoğunluğu maalesef bitkisel yağ… Nielsen’in markalı yağ olarak ölçebildiği yaklaşık 60 bin ton…

Türkiye’deki tüketimin 150 bin ton olduğunu düşünürsek, 60-70 bin ton yağın çoğunun ne yağı olduğu belli değil. Bu çok büyük bir tüketim aynı zamanda çok büyük bir ekonomi… Bu parayı ne üretici, ne bizler kazanabiliyoruz. Ama maalesef bakanlığın elinde bunu önleyecek gerekli sistem ve alt yapı yok. Cezaların sertleştirilmesi birkaç defa gündeme geldi ancak gerçekleşmedi”.

İç tüketimi artırmamız gerekiyor

Tabii tükemin artması gerekiyor. İhracat, markalı ihracat artmalı ama önce bu iç tüketiminden başlamalı… Christopher Dologh şöyle anlatıyor: “Zeytinyağı kendi ürünümüz bizim ithalata ihtiyaç duymadığımız ürünlerden biri… Hem de sağlığa çok faydalı, sağılık harcamalarının düşmesine de yardımcı olacak bir ürün… Teşviklerin boşa gitmemesi ve diğer faydalar göz önüne alındığında iç tüketimin artması gerekiyor. Zeytinyağında toptanda KDV yüzde 1, perakende de ise yüzde 8… Dedik ki zaten tüketim çok düşük yüzde 8’i markette yüzde 1’e indirin. Fiyatlar yükseldi, üreticiye desteği artıramıyoruz o zaman tüketiciye desteği artıralım… O zaman hem ağaç desteğiyle ekilen dikilen yeni ağaçlar boşa gitmesin hem makine desteğini verdin, hem sulama desteği verdin, budama desteği verdin… O zaman bu tarafta tüketici desteğini de vererek bu zinciri tamamlamak gerekiyor. Dış tüketim zaten zaruri… Ekonomi Bakanlığı’nın markalı, kutulu zeytinyağına desteği var… Bu çok güzel de onlar da çok statikler. Dünya çok hızlı değişiyor ihtiyaç biçimleri değişiyor. Fuarlarda şirketler, büyük ve küçük şirketler bir adayı kapatıp birlikte bir Türk zeytinyağı imajını bile yaratamadık. Bunu Tunuslular, Faslılar yaptı biz yapamadık… Türk zeytinyağının gücünü göstermek önemli… “

Meraklısına özel hayat Saurani zeytinyağı

Kristal Yağları Genel Müdürü Christopher Dologh aslında bu sohbetimize neden olan önemli bir projeyi şöyle aktarıyor. Hatay’a özel bir zeytin Kristal’in girişimiyle tekrar hayat buluyor. Dologh projenin ticari değerinden çok sosyal sorumluluk tarafına da dikkat çekerken şu bilgileri veriyor: “Başlattığımız ‘Üreticileri Geliştirme ve Bölgesel Lezzetleri Koruma Projesi’ kapsamında Kristal Yağları binlerce yıllık tarihiyle medeniyetlere ev sahipliği yapmış, tarihi güzellikleri kadar lezzetleriyle de ünlü Hatay’ın kapısını araladı ve yerel Saurani zeytinine sahip çıktı. Altınözü yöresinde yetişen ve meyveleri yağ bakımından zengin olan Saurani çeşidi zeytinlerin yetiştiği eski ağaçlara bakım yapılmamasından dolayı bölgede Gemlik çeşidi zeytin ağaçlarının dikilmesi Saurani zeytinini yok olma tehlikesiyle baş başa bıraktı.

Hatay’ın sayılı bahçelerinde yetişen, asırlık ağaçların mucizevi meyvesi olan Saurani çeşidi için harekete geçen Kristal Yağları’nın uzman ziraat mühendis kadrosu, üreticileri bilinçlendirerek Saurani zeytin çeşidine sahip çıkılmasını ve üretim kalitesinin yükseltilmesini sağladı. Projenin ürünü ise ‘Meraklısına Özel Hatay Saurani Natürel Sızma Zeytinyağı’ ismiyle sofralarda yerini aldı”.

80 yıllık zeytinyağı geçmişi var

Kristal Yağları Genel Müdürü Christopher Dologh, ailenin köklü geçmişini anlatırken şöyle diyor: “Gönüllerini ve hayatlarını zeytin ağacına adamış bir aileyiz. Kristal Yağları, zeytinyağı kültürünün Türkiye’de yeşermesine, gelişmesine nesiller boyu öncülük ve hizmet etmiş bir marka, hatta bir markadan da fazlası. Anadolu insanı Kristal zeytinyağı demektense bize logomuzda yer alan vapur görselinden esinlenerek “Vapurlu Yağ” diyor. Yani; 80 yıldır Kristal Anadolu’da yaygın bir şekilde sofralara misafir oluyor ve lezzet katıyor” diyor. Dologh “Vapur” resminin de Levanten Aile’nin Türkiye’ye gelişini temsil ettiğini söylüyor. İşin içinde olan ve ailenin son temsilcisi de kendisi… Kristal şimdi Arkas Holding’in de ortaklığı ile ilerliyor. Dologh bunun gerçekleşme sürecini de şöyle anlatıyor: “Ailemiz ile Lucien Arkas ve Ailesi’nin uzun yıllara dayanan bir dostluğu var. Bizim hisse sahibi bazı aile fertlerimiz bu işe devam etmek istemediler. Bay Arkas hem bu tip özel zevklerle ilgilendiği, hem de aileye ve bu köklü markaya destek için hisseleri onlardan devir aldı. Şimdi çok uyumlu bir birliktelikle çalışıyoruz”.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar