Gıda fiyatlarındaki kördüğümün çözümünde etkili gelişmeler
İşimiz zor. Gıda fiyatlarındaki oynaklık hem küresel hem de ulusal etkilerin altında kalınca uzun soluklu bir süreç başladı. Önceleri sadece üreticiyi dikkate alan hükümet politikaları yeni uygulamayla hem üreticiyi hem tüketiciyi hem de fiyat istikrarını bir çatı altında topluyor. Buraya nerden gelmiştik bir göz atalım:
1. Hızlı kentleşmenin getirdiği çarpık yapılanma ekilebilir tarım alanlarını daralttı.
2. Çevre kirliliği ekilebilir tarım arazilerinin verimlerini olumsuz yönde etkiledi.
3. Karbon salınımları ve küresel ısınma iklim koşullarını bozdu. Ekolojik denge dünyanın bir yarıküresinde kuraklık yaşayan ülkeler oluştururken, diğerinde sel felaketlerini yaşattı. Tarımın doğası alt üst oldu.
4. Artan inşaat yatırımları, beraberinde tarımdaki su ihtiyacının çok daha derinlerden elde edilebildiği bir bozulmayı getirdi. Tarımın yeni sulama maliyeti yüzeydeki eski sulama maliyetlerine kıyasla çok yüksek düzeylere ulaştı.
5. Kişi başına düşen milli gelir artıyor olsa da, bozuk gelir dağılımı her sektörü olduğu gibi tarımı da vurdu. Sektör, söz konusu artıştan oldukça sınırlı etkilerle yararlanabildi. Elde edilen refah artışları “tarım dışı istihdam” ve “kentsel tüketim” eksenlerinde yoğunlaştı. Tarımsal üreticilerin düşük gelir artışları girdi maliyetlerinin kalitesine de yansıdı. Üretici düşük kaliteli gübre kullanımına mahkum oldu.
6. Tarımsal üretimde yıllar yılı Ar-Ge yapılamadı. Küresel tarım sektöründe genetiği değiştirilmiş organizmalar ve sentetik tohum üretimi önemli bir Ar-Ge konusudur. Reel faydasına yönelik şüpheleri gizlemeyen tartışmalar, bu yatırımların dikey bir buluşa dönüşmesinde en büyük engel olarak yer almaktadır.
7. Ürünün kalitesini artırmada taşınma koşulları öne çıkmaktadır. Ürünlerin taşınması aşamasında ulusal demiryolu ağımızın eksikliği bir kez daha önümüze çıkmaktadır. Karayolları ek periyodik yatırımlara ve ham petrol fiyatlarının oynaklığına sırtını dayar. Sonuç gıda fiyatlarında sert iniş çıkışlar, dinmek bilmeyen oynaklıklarıdır.
8. Türk tüketicisinin gıdadaki vergi yükü küresel eşlenikleriyle kıyaslandığında çok yüksektir. Nihai fiyat üzerindeki bu yüksek yükler, üreticinin düşen fiyatlarının tüketiciye yansıtılabilmesine engel olur.
9. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir aslında. Özelleştirilen SEK, Temsan, EBK gibi kamu kuruluşları, üreticiden doğrudan alım yapabilen birkaç tarafsız yapıdan birisiydi. Bu kurumlar özelleştirilince de, üreticiyle tüketici arasındaki güçlü köprü çökmüş oldu. Stokçuları ortadan kaldıracak olan üretici tüketici buluşması zayıfladı. Gıda fiyatlarının esnekliği stokçuların kontrollerine bağlı gelişti.
Küresel gıda fiyatları yüksekken ihracatı, düşükken ithalatı zorlaştıran dış ticaret politikalarına yani; piyasa mekanizmasına dışardan müdahalelerle yürüyen yapıdadır. Çin ve Hindistan’daki gelir ve talep artışları tek başına küresel fiyat hareketlerinin üçte birini oluşturabilmektedir. Hampetrol fiyatları aşırı yükselmişse, bir de biyoyakıtların enerji fiyatlarına etkileri gıda fiyatları içine dahil olacaktır. Hem de yüzde 30 gibi, hiç de azımsanmayacak ölçekte.