Gıda fiyatlarında fırsatlar ve tehditler

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE [email protected]

Enflasyon, son bir yıldır ülkemiz gündeminin ilk maddesi. Enflasyon, ekonomimizdeki ateşli bir hastalığın dışa vurumu. Sosyal açıdan ise ahlaki değerlerin yozlaşmasına neden olarak kısa zamanda telafi edilebilmesi mümkün olmayan yaralar açabiliyor.

Enflasyon, emeği, gayreti ve umutları tüketiyor. Gelir dağılımını bozuyor, gözleri asla doymayan bir kesimin servetine servet katıyor. Bereket, kanaat, şükür, diğerkamlık ve paylaşım gibi önemli değerlerimizden bizi uzaklaştırıyor.

Ülkemizdeki birçok olumlu gelişmeyi gölgede bırakan enflasyon sorununu birincil önceliğimiz olarak görmek ve makul seviyeye çekebilmek için eldeki tüm araçları kullanmak durumundayız.

Enflasyon oranının, Ocak ayından itibaren baz etkisiyle birlikte düşüş trendine girmesi beklentisi artıyor. Kasım ayında küçük bir düşüş ile bunun sinyalini verdi TÜFE endeksi. Enflasyon kalemleri içerisinde, ulaştırma kategorisinden hemen sonra gıda fiyatlarının enflasyona katkısı en yüksek düzeyde (%102,55).

Bu nedenle gıda fiyatlarında istikrarın bir an önce sağlanması, özellikle dar gelirli kesimler açısından çok önemli.

Tam rekabet piyasasının oluşum şartlarından birisi de piyasa hakkında tam bilgi sahibi olma. Bu temel şart, başta ürün fiyatı olmak üzere ürünün tüm özellikleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmayı içerir. Özellikle tüketicinin aldatılmasına yönelik her gizlilik ve saptırma, tam rekabete zarar verir.

Gıda fiyatlarında serbest piyasa oluşumunu olumsuz etkileyen etmenlerin üzerine gitme konusunda dün önemli bir adım atıldı.

Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Değişiklikle, yönetmeliğe “Veri Paylaşımı” başlıklı madde eklendi. Buna göre, perakende ticaretin etkin ve sürdürülebilir rekabet şartlarına göre yapılmasına yönelik politikaların geliştirilmesi, kamuoyunun aydınlatılması ve tüketicinin fiyat karşılaştırması yapabilmesine imkan sağlanması amacıyla gıda perakende sektöründe hızlı tüketim mallarının satışıyla iştigal eden ve şube sayısı 200'den fazla olan zincir mağazalar, satışa sundukları ürünler ile şubelerine ilişkin verileri Bakanlıkça belirlenen sisteme aktarmakla yükümlü tutuldu. Bu veriler, ilgili kurum, kuruluş ve kamuoyuyla paylaşılabilecek (Anadolu Ajansı).

Bu tür etkili uygulamalar hayata geçirilirken hep “Neden geç kalındığı?” eleştirileri yapılır. Ancak problemler kangrene dönüşmedikçe etkili çözümler de üretilemiyor.

Önemli olan uygulamada etkili sonuçlar alınması. Sağlıklı fiyat bilgileri, manipülasyonları da azaltacaktır.

Diğer yandan devletin kararlı tutum sergilemesi, şu an enflasyonun birincil kaynağı olan beklenti enflasyonunu da olumlu yönde etkileyecektir.

Dijital çağda, şeffaflığın her alanda sağlanması, rekabeti, kaliteyi ve uygun fiyatı beraberinde getirecektir.

Sonraki adım ise gıda piyasalarındaki oligopol yapısının kırılması olmalı. Elbette ki mahalledeki bakkal amca büyük çapta hakimiyetini zincir marketlere kaptırdı. Gelinen bu aşamadan sonra bunun tersine çevrilmesi pek de mümkün görünmüyor. En azında oligopol gücünün, tüm ülkenin enerjisini sömürmesine izin vermeyecek şekilde eldeki imkanlar kullanılmalı.

Tarım ürünleri ihracatının Kasım ayında, geçen yılın aynı dönemine göre %10,2 artarak 3 milyar 329 milyon USD olduğu gerçeğini de iyi okumak gerekiyor. Bu değer, 2020 yılına göre %39,1 oranında daha yüksek (Anadolu Ajansı).

Bu veri aynı zamanda, tarımsal ürün ihracatının artmasının gıda enflasyonu üzerinde etkili olabileceğine de işaret eder. Bu konunun akademik olarak ayrıca incelenmesi gerekir.

Yeni asgari ücretin belirlenmesi, enflasyon konusunda iş dünyasını bekleyen tehditler arasında. Asgari ücret, ekonomik, sosyal ve siyasi birçok yönü olan önemli bir konu. Artışın düşük tutulması, yaklaşık 13,5 milyon insanın ve ailesinin sıkıntılarının büyümesi demek. Yüksek tutulması ise yine onlar adına işsizlik anlamına gelebilecek. Fakat enflasyon açısından bakıldığında, hem maliyet hem de talep enflasyonunu körükleyebilecektir. Bunun sonucunda da bir türlü kırılamayan enflasyon beklentisi daha da yükselebilecektir.

Gıda enflasyonunda bir diğer tehdit, kış ayları… Tarımsal üretimde yaz aylarının bolluk ve bereketi geride kaldı. Kışın, maliyetleri daha yüksek olan sera ürünlerine bağımlılık söz konusu. Seracılıkta önemli bir maliyet unsuru olan enerji fiyatlarının olumlu seyri umutları artırıyor.

Ezcümle; gıda üretiminde ve arzında artış var. Gıda ürünleri ihracatı yükselişte. Raflarda eksikliği duyulan hiçbir ürün yok. Büyüme ve istihdam rakamları da yükseliyor. Artık enflasyonu, özellikle de mutfağa yansıyan enflasyonu kontrol altına almanın zamanı. Düşen petrol fiyatları, Rusya’dan aldığımız doğalgazda indirim sinyalleri, bulunan yeni petrol kaynakları, yükselen borsa, Pandeminin yeniden nüksetmemiş olması, dış politikadaki olumlu gelişmeler — özellikle de tahıl koridoru başarısı —  ve nihayet baz etkisinin de yansıyacak olması iyi bir zemin hazırlamakta.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar