Gıda fiyatları, ürün maliyetleri ve dışsallıklar
Gıda fiyatlarındaki artış veya azalışlar, üretici, tüketici ve aracılar açısından sürekli ilgi odağı olmuştur.
Gıda ürünlerinin arz ve talep esnekliklerinin düşük olmasından kaynaklı olarak dengedeki küçük oynamaların, fiyat ve gelir cephesinde büyük dalgalanmalara neden olduğu, tarım ekonomistlerinde hep ifade edilir. Medium’da 2016’da yayınlanan “Gıdanın Gerçek Maliyeti” başlıklı makalesinde Mike Lee, görünenin ötesindeki maliyetlere dikkatimizi çekiyor ve ABD’de gıda fiyatlarının dokuz ay boyunca düştüğünü ancak bunun gıdanın gerçek maliyetini yansıtmadığını ifade ediyor [1].
Bugün de benzer şekilde, dünya genelinde gıda fiyatlarında ciddi düşüşler yaşanıyor. Ülkemizde yaşanan yüksek gıda enflasyonu nedeniyle bunu yükseliş yönünde yaşıyor olmamız bu gerçeği değiştirmez. Trading Economics’e göre, son bir yılda buğdayda yüzde 16,03, soyada yüzde 20,55, pirinçte yüzde 2,68, mısırda yüzde 32,63, kanolada yüzde 16,65, çayda yüzde 11,96, şekerde yüzde 7,07, ayçiçeği yağında yüzde 13,73, sütte yüzde 16,69 ve peynirde yüzde 11,68 fiyat düşüşü gerçekleşti.
Kakaodaki yüzde 240,53’lük fiyat artışını bir kenara bıraktığımızda genel olarak son bir yılda önemli düşüşler söz konusu [2]. Mike Lee çalışmasında, düşük gıda fiyatlarının, çevre ve sağlık etkileri gibi negatif dışsallıkları dikkate almadığını belirtiyor. Tarımda tamamen verime odaklanılmasının, ekosisteme ve topluma büyük maliyetler yüklediğini de vurgulayan Lee, tüketicilerin gıda tercihlerinin küresel gıda sistemine ne şekilde yansımalarının olduğunu anlamakta zorlandığına da dikkat çekiyor [1].
Önceki birçok yazımızda, küresel ısınma ve iklim değişimi başta olmak üzere, bir türlü önüne geçilemeyen kötü gidişatın temelinde, kullanılan kaynakların kamusal mal özelliğinde olması yatıyor. Bununla bağlantılı olarak negatif dışsallığın iyi anlaşılabilmesi gerçek maliyetlerin ortaya konulabilmesi için gerekli. Aldığınız bir karar, başka bir ekonomik birime zarar vermesi halinde negatif dışsallık söz konusu olur. Sizin faydalandığınız bir şeyden bir başkası zarar görür. Örneğin, pestisit kullanımı…
Bunun bertaraf edilmesi çabalarına ise negatif dışsallıkların içselleştirilmesi deniyor iktisatta. Diğer bir ifadeyle, sizin faydalandığınız bir durumdan zarar görene, zararını tazmin etme durumundan bahsediyoruz. Devletler bunu vergilendirme ve çeşitli düzenlemelerle gerçekleştirirler. Karbon ayak izi, karbon piyasası vb. kavramlar bunlarla alakalıdır.
Lee’nin makalesinde, bir gıda ürününü satın almanın yüklediği gerçek maliyetin anlaşılabilmesi için, fosil yakıt esaslı taşıma ve üretim yöntemlerinin neden olduğu küresel ısınmanın toplam maliyetini, pestisit kullanımından kaynaklanan çevresel kirlenmenin ve su arıtımının ve nihayet abur cubur yiyecekleri gerçek olanlardan daha ucuza getirmenin toplum sağlığına yüklediği maliyetlerin de dikkate alınması gerektiği anlatılıyor. Makalede son olarak, satın alınan gıdanın uzun vadeli etkilerine odaklanarak ve daha geniş çevre ve sağlık etkilerini ele alarak, gıdanın gerçek maliyetini ve toplum üzerindeki etkisini anlayabileceğimiz ifade ediliyor [1].
Son olarak, destekleme politikaları, tarımsal araştırma ve geliştirme yatırımları, kırsal altyapı yatırımları ve tarımsal ürün ve girdi piyasalarının düzenlenmesine yönelik yapılan harcamalar da fiyatlara yansımayan ancak Lee’nin gerçek maliyetler derken kastettiği topluma olan maliyetin de dikkate alındığında, tabağımızda kalan bir tek pirinç tanesinin bile israf edilmemesinin önemi anlaşılabilecektir.
Kaynaklar: [1] Mike Lee, 2016. The True Cost of Food. The Future Market. Medium. https://medium.com/the-future-market/the-true-costof-food-952bc6f66ee9 [2] Trading Economics. https://tradingeconomics.com/commodities (Erişim tarihi: 08.04.2024)