Gıda enflasyonu neden gündemden düşmüyor?

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE [email protected]

2019 yılında Konya’da, Danışma ve Bilim Kurullarında yer aldığım ve politika yapıcıların da aktif olarak katıldığı “Yaş Meyve ve Sebze Çalıştayı” çok ses getirmiş ve sorunların çözümü yönünde ümitlerimiz artmıştı. Beş yıl önceki bu toplantıda hararetli tartışmalara neden olan ve gıda enflasyonunun çözümüne katkı sağlaması beklenen yeni Hal Yasası hala beklemede. Çalıştayda öne çıkan hususlar bugün maalesef hayata geçirilememiş görünüyor.

Kuraklık körüklüyor

İklim değişiminin etkileri giderek daha ağır hissediliyor. Özellikle bu yıl kuraklık çok daha derinden hissedildi. Bunun yanı sıra tarımsal üretim girdilerinin ithalata bağımlılığı ve döviz artışlarından fazla etkilenmesi gibi nedenler arz yönlü gıda enflasyonunu körüklüyor. Ancak asıl etkinin genel ekonomik görünümden kaynaklandığı da bilinmeli. Ayrıca ülkemizde gıdanın enflasyon sepetindeki payı, gelişmiş ülkelere oranla daha yüksek. Örneğin, bizdeki oran Avrupa ülkelerindekinin yaklaşık olarak iki katı. TÜİK'in son enflasyon bülteninde gıda enflasyonu ağustos ayı için yüzde 1,1 gerilese de yıllık bazda yüzde 45 gibi yüksek bir değere sahip.

Neler yapılabilir?

- Tam rekabet ortamının sağlanmasında haller büyük bir öneme sahip. Hallerin dışında pazarlanan yaş meyve ve sebze kayıt dışılığa yol açıyor. Bu itibarla ilk somut adım, yeni Hal Yasasının ilk fırsatta TBMM gündemine gelmesi ve yukarıda bahsettiğimiz çalıştay sonuçlarının yetkililerce yeniden gözden geçirilmesi olmalı.

- Üretim ve tüketim merkezleri arasındaki mesafe, ürün kaybını ve nakliye masraflarını artırıyor. Nakledilen ürünün üçte biri kaybediliyor. Bu nedenle tüketim merkezlerine yakın olan enerji kaynaklarından yararlanılarak örtü altı tarımsal üretimi yaygınlaştırmak ve organize tarım bölgelerini artırmak, üretim ve pazarlama maliyetlerini azaltacaktır.

- Belediyeler gıda pazarlamasında aktif rol almalı. Ürünü tarlada kalan, istediği fiyatı bulamayan üreticilerin ürünlerini satın alarak kentin belirli yerlerinde tüketicilere uygun fiyatla sunabilmeliler. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin "Haydi Tarladan Sofraya" projesiyle üretici ve tüketicinin aracısız buluşması gibi örnekler çoğaltılmalı.

- Bunun yanı sıra gıdanın üreticiden tüketiciye ulaştırılmasında aracıların önemli fonksiyonu göz ardı edilmemeli. Bazı fırsatçıların yol açtığı olumsuzluklar bu kesimi zan altında bırakmamalı.

- Ticaret Bakanlığınca hazırlanan ve geçen yıl sonunda yürürlüğe giren, kamuoyunun aydınlatılması ve tüketicinin fiyat karşılaştırması yapabilmesine imkân tanıması hedeflenen veri paylaşım sistemi, tam rekabet ortamının sağlanması bakımından bir an önce hayata geçirilmeli. Bu sayede dijitalleşme ile şeffaflığı ve rekabeti artırarak enflasyonla mücadeleye katkı sağlanabilecektir.

- Gıdada dezenformasyonla daha etkili mücadele yapılmalı.

- Hem üretici hem de tüketici açısından örgütsüzlük zayıflığa yol açıyor. Buna karşılık aradaki aktörlerin sayıları daha az ve birlikte hareket edebiliyorlar. Kum saatine benzeyen bu yapı, gıda pazarlamasının en temel sorunu. 

- Örgütlenme hem maliyetleri düşürmek hem de pazarlama gücünü artırmak bakımından gerekli.

- Depolama kapasiteleri artırılarak fiyat dalgalanmaları azaltılabilir.

- Ortak hasat makinası kullanımı ile daha hızlı ve daha az maliyetle hasat yapılabilir. Burada da yine örgütlenmeye ihtiyaç var.

- Ürünlerin kasıtlı imhasına ağır cezalar getirilmeli. Bu konudaki dezenformasyona anında müdahale edilmeli.

- Tarım işletmelerinin ölçeklerinin büyütülmesi desteklenmeli.

- Sözleşmeli üretimin uygulama sonuçları iyi takip edilmeli.

- Büyük ölçekli marketlerin muhtemel monopson oluşumları engellenmeli.

- Suyu merkeze alan bitkisel üretim planlaması, arz yönlü gıda enflasyonuna çok olumlu etki yapacaktır. Bu nedenle tüm paydaşların planlamaya destek vermesi hayati önemdedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar