Gıda-akaryakıt fiyatları, dolar kuru

Çağlar KİMENÇE
Çağlar KİMENÇE PİYASA PERSPEKTİFİ [email protected]

Geçtiğimiz yıl Mayıs ayındaki genel seçim sonrası, para ve maliye politikalarında­ki yaklaşımımız değişti. Normalleşme olarak isimlendirilen, majör makro metrikleri da­ha iyi noktalara taşımak için bir sürece gir­dik. Ekonomi politikasının Ortodoks zemine geçmesi, yarının daha iyi olacağı yönünde al­gı yarattı. Buna bağlı olarak ise lokal finansal araçlar talep görmeye başladı.

Politik yaklaşımdaki değişiklikte, para ve maliye politikalarını içeren bir çerçeve çi­zildi. Zaman içerisinde iç ve dış sunumlarla, toplantı ve ziyaretlerle; yatırımcılara, piya­sa profesyonellerine ve sanayicilere sunu­lan programın etki gücünü artırmaya yönelik paylaşımlar yapıldı ve yapılıyor.

Söz konusu amaca ulaşma sürecinin et­ki gücü, toplumun her kesimi farklı finansal alışkanlıklara ve finansal okuryazarlık sevi­yesine sahip olduğu için doğal olarak farklılık gösteriyor. Bu süreçte, finans profesyonelle­rinden varılmak istenen hedefi daha önceden görmeleri ve yeni ekonomik duruşu finansal kararlarına hızlı ve etkin şekilde uygulama­sı beklenebilir. Pratik bu yönde oluyor. İkin­ci sırada ise büyük tüccarların, hedefe uyum­lu reaksiyon vermesi beklenebilir. Reaksiyon verme sıralamasının sonuna ise hane halkını ekleyebiliriz.

Finansçılar, tüccarlar, hanehalkı

Merkez Bankası’nın ortaya koyduğu ana­lizlerde enflasyon beklentilerinde farklı oranlar olduğunu görüyoruz. Örneğin; 12 ay sonrası için enflasyon tahminleri hane hal­kında yüzde 73,1, reel sektörde yüzde 53,8, fi­nans kesiminde yüzde 28,7 seviyesinde. Zira enflasyon beklentisi için baz alınan paramet­reler her kesimde farklı.

Yılın 3. Enflasyon Raporu’nda, oranlarda görülen ayrışmanın sebebi olarak; “geçmişe endeksleyerek enf­lasyon tahmin ederken” piyasa katılımcıları­nın ve firmaların çekirdek enflasyonu, hane­halkı ve tüketicilerin ise gıda-akaryakıt fiya­tını ve dolar kurunu baz alması şeklinde ifade ediliyor. Bu noktada, gıda ve akaryakıt fiyat­ları diğer parametrelere görece para politi­kası etki alanının dışında kaldığı için para­sal aktarımın zayıflamasına neden olduğuna dikkat çekiliyor.

Enflasyon beklentilerinin geçmişle bağı ne kadar kuvvetli ise para politikasının etki­sinin istenen seviyeye ulaşması daha sınırlı kalıyor ve zaman alıyor.

Parasal-mali tedbirlerde eş güdüm

Diğer bir konu normalleşmede parasal ve mali tedbirlerinin, eş güdümle ve beraber kullanılması. Aradaki uyum ne kadar yüksek­se, her iki kanatta ne kadar güçlü şekilde kul­lanılıyorsa program daha kısa sürede somut sonuçlar verebiliyor. Sonuçların ortaya çık­ması ise programa olan inancı sağlıyor, des­teği artırıyor. Süreç kendisini beslemeye baş­lıyor. Tabii bu noktada enflasyon düşerken, resesyon oluşmaması için de ince bir denge­nin korunması oldukça normal. FED de söz konusu dengeye hassasiyet gösteriyor.

Bir sonraki sıkıntıların kapısı aralık kalacak mı?

Kıymetli başka bir unsur ise faizi yüksel­terek tedaviye başlanıp, mali adımlarla des­tekleyip, istenen noktaya gelirken eş zaman­lı olarak semptomların bir daha oluşmama­sı için yapısal değişikliklerin de yapılması. Dünya Gazetesi’nde 29 Mayıs 2024 tarihinde yayımlanan “Pazartesi diyete başlıyorum…” başlıklı yazımda “enflasyon-sıkılaşma-enf­lasyon… kısır döngüsü” yaşanmak istenmi­yorsa yaşam felsefemizin değişmesi gerekti­ğine dikkat çekmiştim. Belirtmek gerekir ki yapısal reformlar uygulanan tedavinin ayrıl­maz bir parçası olmalı. Sadece bugünümüzü değil yarınımızı da iyileştirmeliyiz. Aksi hal­de şu an yaşadığımız durumun üstesinden er ya da geç gelir, hedeflerimize ulaşırız an­cak bir sonraki potansiyel sıkıntıların kapısı aralık kalabilir.

Sonuç

Programın etkisinin topluma homojen ola­rak dağılmadığını söyleyebiliriz. Finansal okuryazarlık seviyesi, programın hedeflere ulaşma hızını etkileyen en önemli faktörlerden ve programın etki gücü toplum genelinde yete­rince hissedilmeyince zaman kaybı oluşuyor. Yine parasal ve mali adımlar yeterince kullanıl­madığında ise programa dair algı zayıf kalabili­yor. Nihayetinde tüm çabamızın, cefamızın ka­lıcı sonuç üretmesi için yaşam felsefemizi de­ğiştirmemiz gerektiği ile noktayı koyalım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Korku, endişe, panik 07 Ağustos 2024
Hizmet enflasyonu sorunu 26 Haziran 2024