Gezi'den Mısır'a, Sao Paulo'dan Wall Street'e

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

---------

BİR ÇOK ÜLKEDE GÖZLENEN HAREKETLENME, 'MEHMET'LE MEMLEKETİN ÇIKARLARINI DENGELEME SANATINI' YENİDEN DEĞERLENDİRMEYİ GEREKTİRİYOR.
---------
İNSANLARIN ZİHNİNDE UYGULAMALARI MEŞRULAŞTIRAN 'GEREKÇELER' ÜRETEMEYEN YÖNETİMLERİN BAŞI HER AN BELAYA GİREBİLİR.
---------
 

Bu yaz rastladığım arkadaşların çoğunluğu "Gezi direnişini nasıl  algılıyorsun?", "Mısır'daki gelişmeleri nasıl okuyorsun?" diye sorular yöneltti.
İnsanlığın sözel kültürden yazılı kültüre geçtiğini; mobil iletişim ağlarının ise ikincil sözel kültür aşamasını çok farklı boyutlara taşıdığını; yaklaşık on iki bin yıl süren tarım toplumu aşaması ile üç yüz yıla yakın kendi standardını geliştiren sanayi toplumu paradigmaları ile ülkemizde ve diğer ülkelerde gelişmeleri anlayamayacağımızı söylüyorum... Bu açıklamanın yeterli olmadığını, insanların daha farklı analizler ve yorumlar beklediğini de biliyorum.
Tarım toplumu aşamasında nüfusun yüzde 90'ından fazlası kırsal kesimlerde "topluluklar" halinde yaşıyordu: Gelenek ve göreneklerin dünden bugüne, bugünden yarına taşıdığı örf, adet, anane ve alışkanlıklarımızın sınırları içinde yaşam biçimlerimizi ve yaşam tarzımızı sürdürüyorduk. İnsanlar düğünde, dernekte, sokakta, caddede, okulda, ibaret yerinde, tarlada, tapanda, çarşıda, pazarda, toyda, oyunda birbirlerini gözle ve sözle denetliyordu. Topluluk aşamasının bu tanımlı ve betimlenebilir yaşam biçimleri ve yaşam tarzları, ailede, okulda, sokakta ve caddede bir kuşaktan diğerine aktarılıyordu. Yaşam biçimi ve tarzları zihinlerde meşrulaştırıldığı, kendi sabitlerini kuşaktan kuşağa aktarabildiği için "anlamayı kolaylaştıran düzeni" kurmak çok zor olmuyordu.
Tarım toplumu aşamasından sanayi toplumu aşamasına geçilince, tarım-odaklı nüfus hızla imalat ve hizmet kesimlerine kaydı... Topluluk aşamasının yarattığı "anlaşılabilir düzeni" yeni yaşam biçimlerini ve yaşam tarzlarını anlamaya ve anlatmaya yetmedi. İnsanlar dirlik ve düzeni sağlamak için hızla yeni araçlar tasarladı: Kolluk kuvvetleri gelişti ve yaygınlaştı... Yargı sistemi ayrı bir güç olarak toplumun temel kurumlarından  biri haline geldi. Yürütme sisteminin gücü yasa ve yargı denetimine alındı... Bu aşamada, tanımlanmış  topluluk kültürü, tanımlanmış görev ve yetkileri olan kurumlara aktarıldı. Toplumsal düzenin kurulması, geliştirilmesi ve sürdürülmesinde "işleyen ve güven yaratan kurumların" önemi arttı.
Son çeyrek yüzyılda  iletişim olanaklarının gelişmesi, insanlar arasında yaşam biçimlerini ve yaşam tarzlarını köklü biçimde değiştirmeye başladı. Kentlerde yığılan, gelir olanaklarının atması nedeniyle niceliği ve niteliği değişen orta sınıfın yaşam biçimindeki ve tarzlarındaki dinamik gelişme talep ve beklentilerin içeriğini de değiştirdi.
Bugünün dünyasının toplumlarında dirlik ve düzen, ne tarım toplumunun gözle ve sözle kontrolü ne de sanayi toplumu kurumlarının yapısı ve işleyiş tarzı sağlanabilir.
Şimdi hep birlikte, iletişimin böylesine yüksek düzeyde erişim sağladığı, üretim yapısında alt-üst oluşlar yaşandığı, üretim hiyerarşisinin ve toplum hiyerarşisinin değiştiği; birikim, bilinç, bakış açısı, buluş, beklenti ve bereket üretme gibi insanları yönlendiren temel bileşenlerin farklılaştığı bir dönüşümün tam orta yerinde bulunuyoruz.
Gezi olaylarından Mısır'a ve dünyanın diğer birçok ülkesinde gözlenen hareketlenme, "Mehmet'in çıkarları ile memleketin çıkarlarını dengeleme sanatı olan iyi yönetim" anlayışını yeniden değerlendirmeyi gerektiriyor:
 

1.
İnsanlara bahane ürettirmeyeceksin
 

İnsanlara bahane ürettirirsen, hem insan doğası olumsuzlukları büyütme eğilimindedir; hem de insanların zaaflarını kullanacak başka insanlar her yerde bulunacaktır.
İnsanların istekleri ile toplumun olanak kısıtlarını dengeleyen bir dil yaratamayan, insanların zihninde uygulamaları meşrulaştıran "gerekçeler" üretemeyen yönetimlerin başı her an belaya girebilir.
İlkesiz gizlilik, tek tip düşünce, ben yaptım oldu anlayışı gibi tutumlar, çağımızın insanı tarafından hoş görülmüyor. Çağımızın insanı katılarak ve paylaşarak öğrenmek, anlamak ve anlatmak istiyor.
Çağdaş kamu yönetimi, "bahane ürettirmeme" konusunda yoğun emek ve zaman harcamak durumunda. Toplumsal yaşamı ilgilendiren konuların sosyal medyada tartışılması, tekniğin kendi sınırları içinde ortak aklın ortaya çıkarılması yönetimlerin gücünü oluşturacaktır.
"Size düşüncelerinizi sordum; farklı yaklaşımları derledim; bu yaklaşımlar içinde bana da uygun geleninin gerekçeleri de şunlardır" diye başlayan bir kitle iletişimi gerekiyor.
 

2.
Eş düzey araç-gereçle erişebilirlik sağlayacaksın
 

Toplum kendi ihtiyaç ve beklentilerini sosyal medya ile biçimlendiriyorsa, yönetim klasik TV ve yazılı medya ile kamuoyu oluşturamaz.
İletişim ve siyasi örgütlenmede "eş düzey araç-gereçlerle erişebilme" temel belirleyicidir... Kendi kendini yeniden üreten çok-odaklı ve karmaşık örgütlenmenin dengelerini kurabilme, etkin yönetimin temel sorunudur; eş düzey araç-gereç, kültürel algı ve örgütlenme gerektirir.
 

3.
Kısa dönemli çıkarlar için aşırı değerlenmiş beklenti yaratmayacaksın
 

Muğla'da şirin bir yol üstü kahvesindeki masada camın altına konmuş yazı, "Devlet adamı gelecek nesilleri, politikacı gelecek seçimleri düşünür" diyordu... Kısa dönemli düşüncelere abanan aşırı pragmatist tutumların başı sürekli belaya girecektir. Kitlelerin zihninde meşrulaştırılmış uzun dönemli beklenti yaratılmamışsa, kısa dönemli çıkarlara dayalı aşarı değerlendirilmiş beklentilere abanıyorsa, toplumsal alt-üst oluşlar daha sık gündeme gelebilir.
Ülkemizde son on yılda yapılan fiziksel sermaye yatırımları, refah artışı, ekonomik istikrar sorgulanıyor. İnsanlar, cumhuriyet dönemi ortalama büyüme oranını aşamayan büyüme sağlandığına göre, yapılan işler nereden ve nasıl finanse edildiğini merak ediyor: Acaba geleceğimizi mi harcıyoruz?
 

4.
Açıklığın dışında güç olmadığını bileceksin
 

Geleceğin istikrarı "iç tutarlılık yaratan açıklık" ilkesinde gizli. Özü, sözü ve davranışı tutarlı olmayan yönetimlerin foyası kısa zamanda ortaya çıkıyor.
Açıklığın dışında güç olmadığını içselleştirmiş yönetimler uzun soluklu olabilecek, aşırı pragmatist yönetimler ise sorunlarla yüzleşecek.
Açık, paylaşan ve gerekçelerini sürekli gündemde tutan yönetimler kitle desteğini arkalarında tutabilir.
 

5.
Dinamik-denge yaratmanın yol ve yöntemini bulacaksın
 

Çağımız eğilimlerin kavranmasına dayalı fırsat ve tehlikelerin, kendi olanak ve kısıtlarımızın sürekli dengelendiği; hız ve esnekliğin vazgeçilmez beceri olduğu bir çağ olarak anılacaktır... Bu yeni yapıya uyumun temeli "proje-odaklı yönetim" olacaktır... Eğitim-öğretim proje odaklı olacaktır... Üretim proje -odaklı olacaktır.
Ölçek ekonomisinin erişebilirliğiile küçük ve orta ölçek yapıların esneklik ve hızını birlikte kullanabilen proje-odaklı yönetimi içselleştirmemiş toplumların sorunları sürekli büyüyecektir.
Çağımız "dinamik-dengeler" kurabilen toplumların çağıdır... .
Gezi'den Mısır'a ,Telaviv  sokaklarından Tunus'a, Wall Street caddelerinden Sao Paulo meydanlarına toplumsal hareketlenmeyi anlamak için temel dinamikler açısından bakmak gerekiyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar