Gezi Park'ında AVM vak'ası (Kanunsuz AVM politikası)
İstanbul'un Taksim Meydanı'na bir adet "topçu kışlası", bir adet "rezidans", bir adet otel ve bir adet de AVM kod isimli alışveriş merkezi dikme; bu nedenle Gezi Parkı'nı inşaat alanına çevirme inadı, Türkiye'nin dört bir yanında günlerdir devam eden kütlesel protestolara, tepkilere rağmen kırılacak gibi görünmüyor. Çünkü, Başbakan ıstanbul'un parka, yeşil alanlara değil otele, AVM'ye, residansa ve topçu kışlasına ihtiyacı olduğu kanaatinde. Bunu, defalarca açıklamış bulunuyor.
Herhalde, ülkeyi saran AVM histerisinin, sonunda halkın tepkisini tetikleyeceği kimsenin aklına gelmezdi. Kimsenin aklına gelmeyen bir şey daha var: Yıllardır gündemde bir görünen bir kaybolan Alışveriş Merkezleri, Büyük Mağazalar ve Zincir Mağazalar Kanun Tasarısı Taslağı.uzun süredir "uyutuluyor".
Bu arada konunun Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile birlikte geriye doğru üç hükümette ilgili üç bakanı meşgul ettiğini; hepsinin görev süreleri içinde kanunun çıkarılacağını beyan ettiklerini ama bir türlü başaramadıklarını da belirtelim. AVM yatırımlarını disipline edecek kanun tasarısı her nedense, her nasılsa ve nasıl bir güç önlüyorsa, bir türlü TBMM'ye ulaşamıyor!
Acaba, böyle bir kanunun, her isteyenin, aklına esen her yere AVM kondurmasını zorlaştıracağından, mümkün kılmayacağından mı korkuluyor da iş genel mevzuat hükümleriyle "idare" ediliyor?
Teklifler de sümen altına
AVM yatırımlarına çeki düzen verecek tasarı uyutulurken, muhalefete mensup milletvekillerinin TBMM'ye sundukları kanun teklifleri de komisyon dosyalarında biriktiriliyor. Bu konuda son teklif CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar tarafından 17 Mayıs 2013 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
Teklif, 2013 yılında Türkiye ölçeğinde 400'e ulaşması beklenen AVM'lerin kuruluş ve faaliyetlerini düzenlemeyi amaçlıyor. Bu çerçevede: il ve ilçelerde AVM ve/veya büyük mağazaların kuruluşlarının oluşturulacak yetkili resmi kurullar tarafından belirli ölçütlere uygunluk şartıyla izne bağlanmasını; AVM ve veya büyük mağazaların ürün tedarik bedellerini alacaklı firmalara ödeme koşullarını düzenliyor.
Teklifte ayrıca AVM ve veya büyük mağazaların açılış-kapanış saatlerinin 10.00-22.00 olarak uygulanmasına ve pazar günü tümüyle kapanmasına; bu mağazaların fiyatlama, ödeme ve indirim konularında piyasa hakimiyetini haksız rekabete yol açacak şekilde kötüye kullanmalarının önlenmesine ilişkin maddeler yer alıyor.
Önemli düzenlemelerden biri de KOBı'ler ile ilgili. Teklifte, AVM veya büyük mağazaların üretici KOBı'lerden satın aldıkları ürünleri (tescilli markalar hariç) kendi markalarıyla satmaları halinde, bu satışların, toplam cirolarının yüzde 20 si ile sınırlandırılmasını öngören düzenleyici madde.
Yatırımlara kamu disiplini
Ne var ki, Akar'ın kanun teklifi de, diğer vekillerin tekliflerinde olduğu gibi, büyük olasılıkla komisyon gündemine bile giremeyecek. Oysa AVM veya büyük mağaza kuruluş ve faaliyetlerinin düzenlenmesi, geleneksel perakende kadar, kentlerin de bu "histeriden" korunması; yatırımların kent disiplinine, bilimsel, sosyal ve ekonomik kentleşme kurallarına tabi kılınması için şart.
"Geleneksel perakende" sektörü yıllardır bu haklı olarak bu talebi seslendiriyor. Ama duyan yok! Çünkü,. "organize perakende" sektörünü oluşturan alışveriş merkezleri (AVM) ve zincir mağazaların yatırımcı veya patronlarının böyle bir talebi yok. Bu kesim hayatından memnun. Türkiye'de istediği yörede, ilde, istediği mahalde AVM'sini, mağazasını açıp piyasaya girebiliyor.
"Madem serbest piyasa ekonomisi var, elbet girecek" diyenleri duyar gibiyim. Tamam, onlar da olacak! Madem "serbest piyasa ekonomisi" var o zaman "organize perakendenin" başta sermaye olmak üzere "yoğunlaşmış gücüne" karşı koyması mümkün olmayan "geleneksel perakendenin" de o piyasaya istediği gibi girme, yaşama hakkı var. İstelik korunarak!
Taksim Gezi Parkı ülkeyi yönetenlere bu konuda da bir mesaj vermiş olabilir mi? Yoksa her şey bildikleri gibi mi?