Gevşeme için güz uygun
İtalya seçiminin yarattığı belirsizlik, ABD'de 1 Mart tarihinde devreye giren harcama kesintileri, moralleri fazla bozmadı. Geçen hafta Fed Başkanı Bernanke'nin, bu hafta Fed 2. Başkanı Yellen'ın yaptığı konuşmalar piyasaları motive etti. Her ikisi de, ''Tahvil alımları devam edecek'' mesajını verdi. Aslında sadece Bernanke'nin konuşması yeterli oluyor. Yatırımcının bilinçaltında Bernanke'nin yeri apayrı.
Küresel ekonomi için kötümser değiliz. Küresel PMI rakamları(satın alma yöneticileri endeksleri) düşüşler yaşasa da, Avrupa dışındaki önemli bölgelerde 50'nin üzerinde seyrediyor. Kısacası, rakamlar genişleme bölgesinde bulunuyor. Özellikle ABD, Çin, Hindistan gibi ülkelerin durumu fena gözükmüyor. ABD'de harcama kesintileri devreye girdi. Bu yıl için 85 milyar dolarlık bir kesinti olacak. Son haftalarda bu konuya sıkça değinmiş, Cumhuriyetçilerin bu sefer geri adım atmayacaklarını, son dakika anlaşmasının zor olduğunu belirtmiştik. Bir trilyon dolarlık bütçe açığından 85 milyar dolarlık kesinti yapılırsa ekonomi resesyona girer mi? Düşük bir ihtimal olabilir. Ancak böyle bir krizde, yüksek bütçe açığının ekonomiye olan katkısı da ortadayken, harcama kesintileri doğru yönde atılmış bir adım olamaz. Yılbaşındaki vergi artışlarının ve geçen hafta devreye giren harcama kesintilerinin ABD ekonomisi üzerindeki etkileri, ikinci ve üçüncü çeyreklerde görülebilir.
Geçen ay yoğun satışlar yaşayan Türkiye piyasaları toparlanmaya çalışıyor. TCMB Başkanı Başçı'nın, ''Sıkılaştırıcı politika uyguluyoruz. Likiditeyi azaltabiliriz'', Başbakan Yardımcısı Babacan'ın ''Kredi büyümesi kontrol altına alınmalı'' gibi açıklamalarına rağmen, İMKB son günlerde küçük bir yükseliş trendi içine girdi. Türkiye'de reel ekonomi ile borsa endeksi arasındaki bağ uzun zaman önce koptu. İşin ilginci; yine bir Fitch toplantısı öncesinde, İMKB'de alımlar var. Bankacılık sektörü ile ilgili açıklamalar yapacağını açıklayan reyting kurumu, bankaların notlarını ülke notunun üzerine mi çıkaracak? Böyle bir şey mümkün mü? Fitch, Türkiye'nin notunu artırarak risk aldığını açıklamıştı. Bir kredi derecelendirme kuruluşunun görevi risk almak mıdır? Bu da ayrı bir tartışma konusudur.
Ekonomi yönetimi kredilerin artmasını istemiyor. Peki yüzde 4'lük büyüme nereden gelecek? 2012'de ihracatın katkısı beklentilerin üzerindeydi. Bilhassa altın ihracatının yardımı büyüktü. 2013'te de, 2012'deki kadar altın ihracatı yapma şansımız var mı? İç talebin durumu ne olabilir? Pozitif düşünmekle birlikte, 2013'te yüzde 4'lük ekonomik büyümenin ne taraftan geleceğini kestirmek güç. Kafamızdaki senaryoya göre, yılın ilk yarısında kredilerin büyümesine izin verilmeyebilir. Emtia fiyatlarından da bir baskı gelmediğine göre(2013 ilk çeyrek brent petrol beklentimiz 107-118 dolar aralığı idi), enflasyon önümüzdeki aylarda yüzde 5'li seviyelere doğru düşebilir. Kışın bitiyor olması da, maliyetler açısından avantajdır. Nisan 2012'de olduğu gibi doğal gaza yüzde 19'luk bir zam gelmezse, enflasyondaki düşüş devam edebilir.
Yılın ikinci yarısının daha farklı olabileceğini düşünüyoruz. 2014'teki seçimleri de hesaba katarsak, güz aylarından itibaren kemerler biraz gevşetilebilir. Para politikasının ekonomi üzerindeki etkisi, 3-6 aylık bir sürede görülür. Musluklar açılacaksa, Mart 2014'te yapılacak yerel seçimler öncesinde, sonbahar ayları uygun olabilir.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar