Getirin Hako’yu giydirin sakoyu

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

Bu başlık da bir Urfa Türküsü.  Bakın ne kadar özgül (spesifik) söylemiş ozan. Getirin Hako’yu diyor. Önce Hako gelecek sonra ona sako giydirilecek. Hako gelmezse sako (ceket) yok.Geçen hafta yatırım promosyonu konusunu incelerken özellikle joint venture (JV) tipi yatırım aramalarında özgül olmak gerekir demiştim. Bu hafta özgül nasıl olunacak ona bir değinmek istiyorum.

Ne yatırımı yaparsanız yapın bu yatırım iki  şey yapacak. Bir ürün veya hizmeti üretecek ve onu pazarlayacak. Otel de yapsanız, restoran da yapsanız, ayakkabı fabrikası da yapsanız konaklama hizmetleri, yemek, ayakkabı üreteceksiniz ve bunları pazarlayacaksınız. Tüm bunları yapmak için de kaynak kullanmanız gerekecek. Kaynakları akıllı kullanmanız için ise yönetim. Kullanılacak kaynakları okurlarım hatırlayacaklardır. Mali kaynaklar lazım, insan gücü lazım, sabit tesis ve alt yapı kaynakları lazım, enformasyon ve know-how lazım ve de stratejik işbirlikleri ve ilişki ağları lazım. Dediğim gibi tüm bunları bir araya getirerek yatırımı başarıya ulaştıracak bir de yönetim lazım. Tüm bu sıraladıklarım yatırımcılardan ayrı ayrı veya herhangi bir kombinasyonda istenecek şeylerdir.

Kuramsal olarak bir yatırımcı pazarlamayı, bir yatırımcı hizmet veya ürün üretimini yüklenebilir. Bir yatırımcı ben finansal kaynak sağlarım başka bir işe karışmam diyebilir. Bir başka yatırımcı ben tesisleri yaparım veya yaptırırım aklım buna erer başka işe karışmam diyebilir. Bir yatırımcı ben sizin otelinize acentalarım vasıtasıyla müşteri bulurum yani stratejik işbirliği yaparım başka bir şey de yapmam diyebilir. Bunların hepsi mümkün ve görülmüş şeyler. Bunun tersi de mümkün. Yatırımcı arayan “Ben şunu istiyorum” diye ortaya çıkabilir. Ancaaak! Ne yatırımcı arayan ne de yatırımcı “Ben sadece yönetirim başka bir işe de burnumu sokmam” diyemez. Demem o ki JV çalışmalarında en zor iş yönetimin anlatılmasıdır. Yani yatırımcı arayan “ben şunu isterim veren versin ama başka işe karıştırmam ona göre diyemez”. İşte işin en zor tarafı bu. Yatırım promosyonu çalışmalarında hem nereye ne yatırılmasını istediğiniz konusunda özgül olacaksınız hem de bunun nasıl yönetileceği konusunda. Yani Hako’yu hedefleyeceksiniz,  gel diyeceksiniz, gelirse sako giydireceksiniz. Sako Hako’ya cazip geliyorsa gelecek.

Tüm bunların ötesinde, hem yatırım geliştirme hem yatırım promosyonu çalışmalarının başarısı yatırımın kalıcılığına ve yatırımcıya hangi süratle ne kadar kazandıracağının ikna edici bir şekilde yapılmasına bağlıdır. Yani iyi olur inşallah mantığı ile olmaz. Ülke yöneticilerinin, yerel idarelerin, uzmanların kendilerine ve projeye güvenleri de yetmez. Rahmetli dedem Sezai Bey Balkan savaşından Çanakkale’ye, oradan da esir düştüğü Yemen’e gide gele öğrenmiş. Derdi ki: “Oğlum Türk gibi başla, Alman gibi götür, İngiliz gibi bitir”. Demek istediğini de şöyle açıklardı: Biz bir ateş ve hevesle bando mızıka başlarız. Çoğu kez orada da kalırız. Almanlar füturlarını bozmadan sonuna kadar nasıl başladılarsa o disiplin içinde sonuna kadar devam ederler, İngilizler de ne yapıp edip sonunda zeytinyağı gibi üste çıkarlar.  Umuyorum bu cazibe merkezi fikrini ortaya atanlar, destekleyenler ve yürütenler dedemin tavsiyesine uyarlar.

Şimdi pozisyonlama konusuna kısaca değinelim. Bunun için de kalesi, sıra geceleri, balıklı gölü, Harran harabeleri, Ceylanpınar Üretme Çiftliği, çiğ köftesi, kelaynak kuşları, Halfeti evleri, Hz. Eyüp Mağarası, Şuayip şehri ve mağarası ve şimdi de Göbekli tepesiyle meşhur Şanlı Urfa’nın restore edilen sokakları projesi nasıl pozisyonlanır o konuda biraz spekülasyon yapalım. Bunun için de Diyelim ki “Bu kadar atraksiyonu olan bir yerde butik otel, restoran ve dükkanlar açıyoruz ey yatırımcılar buyurun” diye bir yatırım geliştirme kampanyası yaptık. Bence bu yaklaşım çok da doğru olmaz. Bu bir geliştirme kampanyası olmaz bir promosyondur. Çünkü muayyen bir projeye yatırımcı arıyorsunuz. Bu tür bir davette Hako belli değil, Hako gelirse sako mu alacak o da belli değil. Otele yatırım yapacak kişi başka, restorana yatırım yapacak adam başka. Biri Hako öbürü Cemo. Bu önemli konuya haftaya döneceğiz. O zamana kadar düşünün bakalım sizin cebinizde para olsa Şanlı Urfa’da restore edilen sokaktaki bir butik otele ne yatırım yaparsınız, hangi koşullarda yaparsınız?

Sağlıcakla kalın. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019