Getir bi’ girişimcilik dersi

Ömer EKİNCİ
Ömer EKİNCİ Dönüşüm Rotası omer.ekinci@desnet.com.tr

Getir kurucusu Nazım Salur bir paylaşım yaptı. “Bugün üzücü bir gün Getir için. İngiltere, Almanya, Hollanda ve ABD›den maalesef çekiliyoruz. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.” Durup bir düşündüm.

Alışılmadık bir paylaşım. Genellikle şirketlerin açılışlarını, büyümelerini, yeni ülkelere açılmalarını duyarız. Oysa küçülmeler, işten çıkarmalar, bazı ülkelerden çekilmeler haber olmaz, sessiz sedasız gerçekleşir. Nazım bey çok iyi bir örnek.

Hep genç girişimcilikten bahseder dururuz yıllardır. Oysa dünyada da girişimcilik literatürü 45-50 yaş civarı ve üstü girişimci olup çok büyük başarılara imza atan insanlarla dolu. Nazım bey de bu literatüre Türkiye katkısı oldu. Bence profesyonel hayatta 15-20 yıl çalışmış insanların mutlaka bir gün girişimci olma (eğer içlerinde varsa tabii) planları olmalı. Çünkü o uzun ve birikimle dolu yılların getirdiği tecrübe en iyi girişimcilikle taçlanır. Bu tip girişimciliğe “Başkasının parasıyla öğrenmek” de diyebiliriz. Nazım beyin paylaşımından bazı dersler çıkardım.

Aşağıda madde madde arz edeyim. Ama öncesinde şunu belirteyim. Getir gerçekten de çok enteresan bir hikaye. Pandemi olmasaydı getir hikayesi nasıl gelişirdi, bilemiyoruz. Ama pandemi ile çok büyüdüğü bir gerçek. Şimdi de pandemi sonrası alışkanlıkların normalleşmesini görüyor olabiliriz.

Gelelim çıkardığım derslere

Başarı kadar başarısızlığa da açık ve hazır olmak gerekiyor. Yarının neler getireceği bilinmez.

Başarısızlığı üstlenmek, kabullenmek ve doğru bir iletişimle duyurmak, dedikoduların ve dezenformasyonun önüne geçer. Patronun bir başarısızlığı özgüvenle açıklaması hem yatırımcılarda, hem müşterilerde hem de çalışanlarda şirkete dair güveni arttırır. Şirketler her zaman doğru kararları veremeyebilir. Ama doğru iletişimi her zaman yapmalıdır.

Bugün başarısızlık dediğimiz şey karar verdiğimiz gün itibariyle doğru bir karar olabilir, o ülkelerde geçen sürede doğru işler yapıp belli bir kazanç sağladıktan sonra doğru zamanda çıkış yapmak da başarıdır ama bu başarı, devam etseydiniz neler olacağını bilemeyeceğiniz için ölçülemez. Başarı kadar başarısızlık da normaldir, doğaldır. Başarısızlığı öcü gibi, korkulacak bir şey gibi görmek esas kalıcı başarısızlık sayılabilir. Başarısızlık korkusuyla denemekten kaçmak ise gerçek başarısızlığın temel faktörlerindendir. Nazım Salur birkaç cümlelik bir tweet ile zihnimde bu ışıkları yaktı. Kendisine teşekkürler.

Şirketleri insanlar yönetir. Dolayısıyla çoğu zaman şirketlerimiz de bizler gibi tepkiler veriyor. İnsanlar da örneğin, evlendiklerinde davulla zurnayla dünyaya duyururken boşandıklarını sosyal medya hesaplarında birlikte fotoğraflarının silinmesinden anlarsınız. Oysa yaşanmış, yaşanmıştır. Onlar silinmez. Çok büyük bir olumsuzluk olmadıkça geçmişi olduğu gibi, saygın bir biçimde bitirip oradan edinilen güzel hatıraları koruyup temiz bir sayfa açmak en güzeli.

Aksi takdirde tam kapanmamış yaralar hayat boyu ızdırap olabiliyor hem şirketler, hem insanlar için. Bazen bir film izlersiniz, bir kitap okursunuz, finali sönük gelir. Ya da finali muğlaktır, yarım kalmışlık hissi gelir oturur içinize. İşte o hikayenin yarım kalmışlığını önlemenin en güzel yolu güzel bir bitiş. Bu tweet ile Nazım bey o ülkelerden elde ettiği deneyimleri alıp, emeği geçenlerin de gönlünü alıp o defterleri kapatmış. Nazım beye teşekkür ediyorum bu değerli tecrübe için.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar