Geriye kalan tek seçenek
Geçen hafta, işsizlik konusuna girmiştik.
Bu konuda gerçekten ciddi bir çıkmaz var.
Özellikle, genç nüfustaki işsizlik sorununda.
Geçen haftaki yazımızda, TOBB’un, TOBB ETÜ tarafından
organize edilen 5 yılda 1 milyon kişinin eğitiminin tamamlanarak
iş sahibi yapılmasını hedefleyen BECERİ
’10 projesinin bu konuda yaktığı umut ışığından bahsetmiştik.
Bu proje ile her şey güllük gülistanlık olacak beklentimiz
yok.
Aksine, görünen o ki, işsizlik sorunu gelecek yıllarda
daha da ağırlaşacak.
Söylediğimiz, kurumların, üniversitelerin ve sivil toplum
örgütlerinin projelerine ve samimi cabalarına ihtiyaç olduğu...
***
İşsizlikteki çıkmazda üç neden öne çıkıyor:
Birincisi, rekabetin küreselleşmesi…
Son yıllarda küresel rekabet, yerli şirketlerdeki elemanların,
bilgi, yetenek ve beceri düzeylerinin, zengin ülkelerin
rakip şirketlerinde çalışanların düzeyine hızla yaklaştırılmasını
zorunlu kılıyor.
Bu zorunluluk nedeniyle, işe eleman alınırken, vasıf düzeyi
yüksek olanlara öncelik veriliyor. Küresel rekabetin
gerektirdiği niteliklere sahip olamayanlar, aylar geçse
de istediği nitelikte bir iş bulamıyor.
***
Çıkmazı yaratan ikinci temel neden bilgi çağının karakterinden
kaynaklanıyor.
Bilgi çağında, hem sahip olunması gereken bilgiler artıyor,
hem de hızlı değişim nedeniyle mevcut bilginin son
kullanma tarihi kısa sürede geçmiş oluyor.
Fakültede öğrenilen bilginin miadının kısa sürede dolması,
gençlerin iş ararken veya iş bulduktan sonra bilgilerini
yenilemesini gerektiriyor. Bu yenilemeyi yapmayanların
iş bulması veya girdiği işte yükselmesi her geçen
yıl biraz daha zorlaşıyor.
Üçüncüsü, eğitimle ilgili.
Lise ve üniversitelerdeki öğretim sürecinde ezbere ağırlık
verilmesi, gençlerin iş hayatına hazırlanmasına imkan
vermiyor. Öte yandan, özellikle son dönemde düşük
karlar ve durgun piyasa koşulları nedeniyle şirketlerin
yönetici yetiştirme programlarını maliyetli bularak
bunlardan vazgeçiyor.
Bu durumda geriye tek seçenek olarak gençlerin kendi
kendini yetiştirmesi kalıyor.
Eleman ilanlarında yer almayan nitelikler!
Gazetelerin seri ilanlarına bakmak bir alışkanlıktır
bende. Sanırım benim kuşağımdaki birçok
ekonomi muhabiri için de öyle…
Küçük ilanlar, doğrudan işlevlerinin yanı sıra,
toplumdaki ekonomik faaliyetlerin düzeyini
yansıtan bir ayna gibidir. O ilanları yeterince uzun
bir süredir izliyorsanız, değişen ihtiyaçlardan
piyasadaki duruma pek çok şeyi satır aralarından
okuyabilirsiniz. En çok da eleman ilanlarından.
Doğrusu işgücü piyasası, çoğumuzun hayatı
boyuncu içinde yer aldığı en önemli piyasadır. Her
ne kadar günümüzde bizzat insanların kendileri
piyasalarda satılmasa da, sundukları hizmetlerin
satılması tamamen yasaldır. Ve bu hizmetlerin
alınıp satıldığı piyasa, mal piyasalarında geçerli
olan arz, talep kanunlarına uyar.
***
Eleman ilanlarında, en çok üzerinde durulan şey
eğitim düzeyi ve tecrübe.
Oysa, işteki başarıda eğitim ve bilgi düzeyi kadar
etkili olan başka özellikler de var.
Bazı karakter özellikleri, duygusal faktörler ve
yetenekler gibi…
Ama bu aranan niteliklerin tümü, eleman
ilanlarında yer almıyor.
Sizin bunların farkında olmanız gerekiyor.
Uzmanlar, gençlere iş bulmak ve yükselmek için çeşitli önerilerde bulunuyor.
Çoğunlukla bu önerilerin başında kendilerini tanımaları geliyor.
Tanısınlar ki, zaaflarını giderip, güçlü yanlarını öne çıkarsınlar.
Sonra da başarıyı getirecek olan yetenek ve nitelikleri kazanmak için çaba göstermek gerekiyor.
Milletin Efendisi Girişimci adlı kaynak niteliğindeki
değerli çalışmadan geçen hafta da bahsetmiştik.
Burada girişimcilerin ve yöneticilerin işe alacağı
kişilerde aradıkları ama çoğunlukla eleman
ilanlarına yansımayan nitelikler ise şöyle
sıralanıyor:
Hız: Yeni ekonominin karar alma, üretim ve yeni
ürün geliştirme süreçlerinde hızlı hareket etme
becerisi çok önemlidir. Çünkü en büyük kazancı
en hızlı davrananlar ve hızlanabilme süresi kısa
olanlar sağlar.
Kararlılık: Karar öncesinde ihtiyat ve analiz, karar
aldıktan sonra bildiği, inandığı yolda yılmadan
yürümek, başarıyı kolaylaştırır. Kararlı bir insanı
yere sağlam basışından ve gözünü geleceğe
dikmesinden tanıyabilirsiniz.
Yaratıcılık: Gönlünü, yüreğini ve beynini bir işe
veren kişide, yeni sorunlara yeni çözümler bazen
hiç beklenmedik bir anda kapıyı çalar. Bazen de
en zor ve kritik dakikada.
Tetikte olmak: Belirli bir anda, hedefe şu veya bu
şekilde yaklaşacağınızı hissedersiniz. Bu his
adrenalinizi en yüksek düzeye yükseltir. Paydos
zilini bile duymaz dörtnala amacınıza doğru yol
alırsınız.
Güç: Yeni ekonomide güç, meslek kültüründe, bilgi
ve deneyim birikimindedir. Okuyan gözlemleyen,
araştıran ve dinleyen “Güç bende artık!” diyebilir.
Süreklilik: Gücünü işin veya projenin tamamına
yaymaya hazırlıklı olan kişiler, işi yarı yolda
bırakmaz. Amerikalıların “stamina” dediği bu nitelik,
ilk günkü enerji ve heyecanın hep canlı kalmasına
imkan verir.
Tutarlılık: Son hedef ile günlük anlık çalışmalar
arasındaki uyum olmayınca, maymun iştahlılık
insana zikzaklar çizdirir. Dönüp dolaşıp başladığı
yere gelmek istemeyenler tutarlılıklarını korumak
zorundadır.
Profesyonellik: Siz, işinize ihanet ettiğinizde, işiniz
de size ihanet eder. Her koşulda, her ortamda fizik
ve beyin gücünün azamisini ortaya koyanlar, arada
bir yenilseler de büyük yarışı hiçbir zaman
kaybetmezler.
Hırs: Yetenek ve bilgi ile at başı giden bir hırs ve
azim başarının itici gücüdür. Vasat ve “küçük
dükkancı” hedefler, yetenekleri ve potansiyeli ezer.
Yeteneği aşırı bir hırsa sahip olan ve eskilerin
“kifayetsiz muhteris” diye adlandırdıkları kişi ise
kendini gülünç duruma düşürür.
Öngörü: Durup dururken, insanın içine doğuveren
“altıncı his”, akılda esen ani bir rüzgar değildir.
Öngörüye dayanan sezgi ancak bilgi birikiminden
ve deneyimden damıtıldığında anlam kazanır.
Öngörü sahibi kişinin gözü, hedefin olduğu yerde
değil, olacağı yerdedir.
Adanmışlık duygusu: Öz disiplin, sorumluluk ve
kazanma arzusu güçlü olanca insan kendini işe
vermekte zorlanmaz. İşe yoğunlaşma ve dikkat,
sezgiyi berraklaştırır, zekayı biler.
Doğru konumlanma: Yeni dönemde doğru
zamanda, doğru yerde olan ve erken davranan
kazanıyor. Doğru konumlanan kişiler, yeni ve
beklenmedik koşullara da daha hazırlıklı oluyor.
Sürece ve bütüne yönelik zeka: Bilgi çağında bir
hayat kültürüyle harman edilmiş, olayın bütününü
ve akışını beyninde canlandırabilen bir “oyun
kurucu zeka”, yüksek performans için hayati önem
taşıyor.
Cesaret: Tüm tehlikeleri göze alan ama her riskin
bilincinde olan bir cesaret her işin başıdır. Tüm
erdemler ve tüm olumlu nitelikler “Cesaret Ana’nın
kucağında serpilip, gelişir.