Geriye kalan tek seçenek

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ [email protected]

Geçen hafta, işsizlik konusuna girmiştik.

Bu konuda gerçekten ciddi bir çıkmaz var.

Özellikle, genç nüfustaki işsizlik sorununda.

Geçen haftaki yazımızda, TOBB’un, TOBB ETÜ tarafından

organize edilen 5 yılda 1 milyon kişinin eğitiminin tamamlanarak

iş sahibi yapılmasını hedefleyen BECERİ

’10 projesinin bu konuda yaktığı umut ışığından bahsetmiştik.

Bu proje ile her şey güllük gülistanlık olacak beklentimiz

yok.

Aksine, görünen o ki, işsizlik sorunu gelecek yıllarda

daha da ağırlaşacak.

Söylediğimiz, kurumların, üniversitelerin ve sivil toplum

örgütlerinin projelerine ve samimi cabalarına ihtiyaç olduğu...

   ***

İşsizlikteki çıkmazda üç neden öne çıkıyor:

Birincisi, rekabetin küreselleşmesi…

Son yıllarda küresel rekabet, yerli şirketlerdeki elemanların,

bilgi, yetenek ve beceri düzeylerinin, zengin ülkelerin

rakip şirketlerinde çalışanların düzeyine hızla yaklaştırılmasını

zorunlu kılıyor.

Bu zorunluluk nedeniyle, işe eleman alınırken, vasıf düzeyi

yüksek olanlara öncelik veriliyor. Küresel rekabetin

gerektirdiği niteliklere sahip olamayanlar, aylar geçse

de istediği nitelikte bir iş bulamıyor.

   ***

Çıkmazı yaratan ikinci temel neden bilgi çağının karakterinden

kaynaklanıyor.

Bilgi çağında, hem sahip olunması gereken bilgiler artıyor,

hem de hızlı değişim nedeniyle mevcut bilginin son

kullanma tarihi kısa sürede geçmiş oluyor.

Fakültede öğrenilen bilginin miadının kısa sürede dolması,

gençlerin iş ararken veya iş bulduktan sonra bilgilerini

yenilemesini gerektiriyor. Bu yenilemeyi yapmayanların

iş bulması veya girdiği işte yükselmesi her geçen

yıl biraz daha zorlaşıyor.

Üçüncüsü, eğitimle ilgili.

Lise ve üniversitelerdeki öğretim sürecinde ezbere ağırlık

verilmesi, gençlerin iş hayatına hazırlanmasına imkan

vermiyor. Öte yandan, özellikle son dönemde düşük

karlar ve durgun piyasa koşulları nedeniyle şirketlerin

yönetici yetiştirme programlarını maliyetli bularak

bunlardan vazgeçiyor.

Bu durumda geriye tek seçenek olarak gençlerin kendi

kendini yetiştirmesi kalıyor.

Eleman ilanlarında yer almayan nitelikler!

Gazetelerin seri ilanlarına bakmak bir alışkanlıktır

bende. Sanırım benim kuşağımdaki birçok

ekonomi muhabiri için de öyle…

Küçük ilanlar, doğrudan işlevlerinin yanı sıra,

toplumdaki ekonomik faaliyetlerin düzeyini

yansıtan bir ayna gibidir. O ilanları yeterince uzun

bir süredir izliyorsanız, değişen ihtiyaçlardan

piyasadaki duruma pek çok şeyi satır aralarından

okuyabilirsiniz. En çok da eleman ilanlarından.

Doğrusu işgücü piyasası, çoğumuzun hayatı

boyuncu içinde yer aldığı en önemli piyasadır. Her

ne kadar günümüzde bizzat insanların kendileri

piyasalarda satılmasa da, sundukları hizmetlerin

satılması tamamen yasaldır. Ve bu hizmetlerin

alınıp satıldığı piyasa, mal piyasalarında geçerli

olan arz, talep kanunlarına uyar.

   ***

Eleman ilanlarında, en çok üzerinde durulan şey

eğitim düzeyi ve tecrübe.

Oysa, işteki başarıda eğitim ve bilgi düzeyi kadar

etkili olan başka özellikler de var.

Bazı karakter özellikleri, duygusal faktörler ve

yetenekler gibi…

Ama bu aranan niteliklerin tümü, eleman

ilanlarında yer almıyor.

Sizin bunların farkında olmanız gerekiyor.

Uzmanlar, gençlere iş bulmak ve yükselmek için çeşitli önerilerde bulunuyor.

Çoğunlukla bu önerilerin başında kendilerini tanımaları geliyor.

Tanısınlar ki, zaaflarını giderip, güçlü yanlarını öne çıkarsınlar.

Sonra da başarıyı getirecek olan yetenek ve nitelikleri kazanmak için çaba göstermek gerekiyor.

Milletin Efendisi Girişimci adlı kaynak niteliğindeki

değerli çalışmadan geçen hafta da bahsetmiştik.

Burada girişimcilerin ve yöneticilerin işe alacağı

kişilerde aradıkları ama çoğunlukla eleman

ilanlarına yansımayan nitelikler ise şöyle

sıralanıyor:

Hız: Yeni ekonominin karar alma, üretim ve yeni

ürün geliştirme süreçlerinde hızlı hareket etme

becerisi çok önemlidir. Çünkü en büyük kazancı

en hızlı davrananlar ve hızlanabilme süresi kısa

olanlar sağlar.

Kararlılık: Karar öncesinde ihtiyat ve analiz, karar

aldıktan sonra bildiği, inandığı yolda yılmadan

yürümek, başarıyı kolaylaştırır. Kararlı bir insanı

yere sağlam basışından ve gözünü geleceğe

dikmesinden tanıyabilirsiniz.

Yaratıcılık: Gönlünü, yüreğini ve beynini bir işe

veren kişide, yeni sorunlara yeni çözümler bazen

hiç beklenmedik bir anda kapıyı çalar. Bazen de

en zor ve kritik dakikada.

Tetikte olmak: Belirli bir anda, hedefe şu veya bu

şekilde yaklaşacağınızı hissedersiniz. Bu his

adrenalinizi en yüksek düzeye yükseltir. Paydos

zilini bile duymaz dörtnala amacınıza doğru yol

alırsınız.

Güç: Yeni ekonomide güç, meslek kültüründe, bilgi

ve deneyim birikimindedir. Okuyan gözlemleyen,

araştıran ve dinleyen “Güç bende artık!” diyebilir.

Süreklilik: Gücünü işin veya projenin tamamına

yaymaya hazırlıklı olan kişiler, işi yarı yolda

bırakmaz. Amerikalıların “stamina” dediği bu nitelik,

ilk günkü enerji ve heyecanın hep canlı kalmasına

imkan verir.

Tutarlılık: Son hedef ile günlük anlık çalışmalar

arasındaki uyum olmayınca, maymun iştahlılık

insana zikzaklar çizdirir. Dönüp dolaşıp başladığı

yere gelmek istemeyenler tutarlılıklarını korumak

zorundadır.

Profesyonellik: Siz, işinize ihanet ettiğinizde, işiniz

de size ihanet eder. Her koşulda, her ortamda fizik

ve beyin gücünün azamisini ortaya koyanlar, arada

bir yenilseler de büyük yarışı hiçbir zaman

kaybetmezler.

Hırs: Yetenek ve bilgi ile at başı giden bir hırs ve

azim başarının itici gücüdür. Vasat ve “küçük

dükkancı” hedefler, yetenekleri ve potansiyeli ezer.

Yeteneği aşırı bir hırsa sahip olan ve eskilerin

“kifayetsiz muhteris” diye adlandırdıkları kişi ise

kendini gülünç duruma düşürür.

Öngörü: Durup dururken, insanın içine doğuveren

“altıncı his”, akılda esen ani bir rüzgar değildir.

Öngörüye dayanan sezgi ancak bilgi birikiminden

ve deneyimden damıtıldığında anlam kazanır.

Öngörü sahibi kişinin gözü, hedefin olduğu yerde

değil, olacağı yerdedir.

Adanmışlık duygusu: Öz disiplin, sorumluluk ve

kazanma arzusu güçlü olanca insan kendini işe

vermekte zorlanmaz. İşe yoğunlaşma ve dikkat,

sezgiyi berraklaştırır, zekayı biler.

Doğru konumlanma: Yeni dönemde doğru

zamanda, doğru yerde olan ve erken davranan

kazanıyor. Doğru konumlanan kişiler, yeni ve

beklenmedik koşullara da daha hazırlıklı oluyor.

Sürece ve bütüne yönelik zeka: Bilgi çağında bir

hayat kültürüyle harman edilmiş, olayın bütününü

ve akışını beyninde canlandırabilen bir “oyun

kurucu zeka”, yüksek performans için hayati önem

taşıyor.

Cesaret: Tüm tehlikeleri göze alan ama her riskin

bilincinde olan bir cesaret her işin başıdır. Tüm

erdemler ve tüm olumlu nitelikler “Cesaret Ana’nın

kucağında serpilip, gelişir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar