Geri dönüşüm, yeniden kazanıma destek
Son yıllarda birçok alanda çöpe giden maddelerden, geri dönüşüm, yeni kazanım çalışmaların arttığını görüyoruz. Bu geri dönüşümlerle milyarlarca liralık katma değerler ortaya çıkabiliyor. Çöpten toplanan kağıt-kartondan, çöpten elektrik üretimine, teleften pamuk ipliği, yün üretimine birçok başarılı örnekle karşılaşıyoruz. Şimdi tarımda biodizel üretimi gibi atık yağdan da ÖTV alınmaması ile üretilecek biodizelin hem önemli bir katma değere, hem de önemli bir çevre kirliliği azalmasına neden olacağı öne sürülüyor. Kamu yönetiminin geri dönüşüm alanlarını sadece vergi alınan alanlar olarak görmemesi, yarattığı katma değer ve çevre kirliği engeline uygun desteklemesi, vergi muafiyeti vermesi gerekir.
Çeşitli atıklardan geri dönüşüm ile yeniden ürün kazanımı önemli imkanlar yaratması, artılar ortaya çıkarmasına karşın, bu alanda hiçbir destek olmadığı gibi yüksek vergilendirmelerle bu çalışmaların önü tıkanıyor.
Geçen yıl yazdığım "Uşaklılar tarlasız pamuk üretimine teşvik istiyor" başlıklı yazımda bu yeniden kazanım alanının bir örneğini ele almış ve onlara üretim döneminde kullandıkları elektrik enerjisinde indirim taleplerini dile getirmiştim.
Uşaklılar tekstil teleflerinden yılda 365 bin ton pamuk ipliği ürettiklerini, doğada 800 yılda çözülebilen pet şiş atıklarından elyaf ürettiklerini buların çorap ve battaniye üretiminde kullanılarak ülke ekonomisine Uşaklıların anlatımıyla 1 milyar 175 milyon liralık katkı sağladığını ortaya koymuştum. Ve bu üretimi yapanların, üretim yaparken 300 milyon liralık elektrik kullanımlarında yüzde 50 enerji desteği talep ettiklerini belirtmiştim. Bu tür geri kazanımlar içersinde yer alan çöpten kağıt toplayarak daha ağaç kesimlini azaltan, çöpten elektrik üreterek enerji katkısı sağlayan, hurda demirden haddehanelerde üretim yapanlar için benzeri teşviklerle verilen imkanın çok üzerinde katma değerin ülke ekonomisine kazandırılacağını ve birçok çevre sorununa da bu yolla son verileceğini belirtmiştim.
Bazı bürokratların, geri dönüşümcülerin bu tür başvurularını, "AB izin vermez" diye yanıtladıklarını öğrendiğim de Kyoto protokolünün ve AB çevre teşviklerinin değil engel olmak bu tür geri kazanımlar için "çevre koruma teşviklerinin" olduğunu belirtmiştim.
İstihbarat şefimiz Özlem Ermiş Beyhan'ın haberinde yanık yağdan biodizel elde etmek isteyen ve ÖTV engelinin kalkmasını isteyen Mustafa Ezici'nin anlattıkları "Geri dönüşüme, yeniden kazanıma" engel taşıyan bir başka örneği karşımıza çıkarıyor.
Ezici Biodizel yönetim kurulu başkanı Mustafa Ezici, 5 yıllık atık yağ toplama izinleri olduğunu, biodizel üretecek tesislere de hem kendilerinin hem de başka yatırımcıların yatırımları olduğunu ama üretim için ÖTV engelini takıldıklarını açıklıyor.Tarımdan elde edilen biodizelin ÖTV'den muaf olduğunu belirten Ezici, "bu karara atık yağdan biodizel üretimi de ÖTV'den muaftır" sözcüklerinin eklenmesinin çok yönlü kazanımlar yaratacağını öne sürüyor. İşin ekonomik boyutunun 1 milyar doları bulacağını, çevresel faktörlerle kazanımın 5 milyar dolar olabileceğini iddia ediyor.
Şu anda atık yağların bir bölümünün belgesiz toplanıp, 10 numara yağa dönüştürüldüğünü ve mazotla karıştırılıp eski araçlarda kullanıldığını belirten Ezici, "Bu büyük vergi kaybına neden oluyor. Türkiye'de 350 bin ton atık yağın ancak 20 bin tonu resmi ve kayıtlı toplanırken,30 bin ton kadarı belgesiz olarak kaçak toplanıyor" tahminini ortaya koyuyor.
Ezici, atık yağdan biodizel üretiminin de ÖTV'den muaf tutulmasıyla atık yağdan biodizel üretim lisansı olan firmaların 20 ilde depoları olduğunu, firmaların ÖTV muafiyeti olması halinde şu anda toplama işindeki 200 kişilik istihdamın 1000'e çıkabileceğini ve akaryakıt firmalarının kendilerine önerdiği 10 yıllık anlaşmalara imza atarak atık yağdan biodizel üretiminin ve atık yağın kanalizasyona dökülmesiyle doğan önemli çevre kirliliğin büyük ölçüde ortadan kalkacağını belirtiyor.
Atık yağdan biodizel üretiminin gelişmiş ülkelerin bütününde vergiden muaf olduğunu belirten Ezici, kendi taleplerinin de o ülkelerdekine benzer bir uygulama olduğunu söylüyor.
Sanıyorum bu dönemde yapılması gereken geri dönüşüm, yeniden kazanım yapılan bütün sektörlerde, yeni ürün elde edilerek yaratılan katma değer ve çevre kirliliğinde ortadan kalkan sorunlar saptanmalı. Bu üretimlerden alınan toplam vergi gözden geçirilmeli. Vergi muafiyetleriyle üretim artışının ne olabileceği değerlendirmesi yapılıp, bunun yaratacağı yeni katma değer ve azaltacağı çevre kirliliği değerlendirilip ona göre hareket edilmelidir. Sadece vergi geliri açısından bile bakılsa, istenen muafiyetlere rağmen bu alanlardan daha yüksek vergi geliri elde edilebileceği görülecektir. Artan geri dönüşümlü ürünlerden ortaya çıkan katma değer ve çevre kirliliğinin azalması da yanımıza kar olarak kalacaktır. Bu unutulmamalıdır…