Geri çekilme ve odak değiştirme planı

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

"Strateji kavramının" temel bileşeni "fark yaratma"dır. Her strateji, "yaratmak istediğimiz sonuca" göre kurgulanır; olanaklarınızı ve kısıtlarınızı sizi sonuca ulaştıracak biçimde dengeleme yeteneği gerektirir.

İster bir ölüm kalım işi olan savaşları yönetin; isterseniz insan refahını ilgilendiren ekonomik kurumlarda söz sahibi olunuz; size engel olan rakiplere, doğal ya da yapay koşulları dikkate alarak çizdiğiniz yol ve gücünüzü odakladığınız eylem başarıya götürüyorsa, iyi bir "stratejı" kurgulamışsınız demektir.

Krizler, birikim sisteminin işleyişini aksatan; kendini yeniden üretme mekanizmalarının işleyişini yavaşlatan ya da tamamen durduran olağan dışı olgulardır. Büyük ve uzun süren savaşlar, salgın hastalıklar, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kıtlıklar vb. gibi.

Tarihin büyük strateji ustası olduğu söylenen Julius Caesar (Sezar) ilgili İlber Ortaylı'nın aktardığı not, kriz önlemlerinin bir yönünü aydınlatıcı .Gelin birlikte izleyelim:

"… Galya savaşları sırasında ilerleyen Roma lejyonlarının komutanları, karşılarında açıkta hedef teşkil eden Galyalı kabileleri görünce, ' Sezar şunlara bak, derhal yok edelim' dediler. Tarih biliyordu, yazılı ve sözlü ananeye sahipti. Romalı ataları gibi yaptı, bu sefer ananeye itaat etti. Önce, 'Castra-Ordugahi kurun, etrafını hendek ve çukurlarla çevirin' dedi. Romalı, sığınacağı ahşap ordugahı kurmadan hücuma geçmez. Çünkü, hücumun ricatla biteceğini de hesaba katar. Bu taktiği Sezar'dan öğrenmişlerdir. Nitekim ortadaki Galyalılar'ın bir tuzak teşkil ettiği, onların birkaç mislinin etraftaki ormanlarda saklandığı anlaşıldı. Yüz sene sonra zavallı Quinctilius Varus, kuzeyde Germanya topraklarında Herusklar'ın başbuğu Arminus (Herman) karşısında aynı feraseti gösteremediğinden tuzağa düştü ve bütün lejyonları mahvoldu."

Tarihten ders sadece devlet yönetimleri için alınmaz. Tarih bize üretim örgütlenmeleri için de sayısız derslerle doludur. Yaşanmış olan krizleri ciddi biçimde analiz ettiğimizde çıkaracağımız sayısız ders gibi.

Tarihin dersleri vardır

Her kriz mutlaka zayıf durumda olanlardan ciddi bir eleme yapar. Buna "krizin ele süreci" diyoruz; yaklaşık on beş yılı aşkın bir zamanda, ülkemizdeki ekonomin en küçük teknik birimleri olan işletmelerin geçmişin koşullarına göre örgütlendiklerini; çok küçük ölçekli olduklarını "rekabet edebilir ölçeklere" , "rekabet edebilir teknolojik donanıma" ve "rekabet edebilir yönetim algılamasına" sahip olmaları gerektiğini tartışıyoruz. İthal ikameci dönemin "yapay ortamının algılamasına göre biçimlenen" örgütlenmenin, kriz koşullarında ciddi bir elemeden geçeceğini hepimiz bir ölçüde de olsa öngörebiliyoruz.

Bizim genel algılamamız, her işyerinin yaşamasına odaklıdır.Yeni, geliştirme ve genişletme yatırımlarına ilişkin, derinliği tartışmalı olsa da belli bir algılamamız var. Ama, iş çevresindeki koşulların değişmesi durumunda, ustalıklı geri çekilmenin de bir "kaynak planlaması işi" olduğuna ilişkin net algılamamızın olmadığı kanısına sahibiz.

Yiğitliğin onda dokuzu kaçabilmektir

Kalelerin sadece "savunma" için değil, "kaçmak" için de yapıldığını unutmamalıyız. Atalarımız binlerce yıllık akıl birikimlerinde kristalleştirerek, "yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktır" diye ironik bir biçimde durumu anlatmaz mı?

Bu krizde ülkemizin potansiyellerini iyi değerlendirerek; kriz sonrasında zenginlik üreterek yurttaşlarımızın refahını artırmak istiyorsak; tarihteki yüzlerce örneğinden ders alarak, krizin "ayıklama sürecini" vahşi biçimde yaşamamalıyız. Kamu yetkilileri, özel girişimciler ve işyeri sahipleri, sivil toplum örgütleri hep bir araya gelerek; iş ve aş bulmamızın, refahımızı artırmamızın araçları olan "gelişme planları" kadar, olağan dışı koşullarda "geri çekilme planları" da gündemimizde aynı önemde, aynı ağırlıkta yer almasını sağlamalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar