Gereken dersler alınabildi mi?
Yazılarımızda görünüm ile gerçekler arasındaki farkı vurguladıkça, günü kurtarmak adına sorunların ağırlaşmasına isyan ettikçe karamsar olmakla eleştiriliyoruz. Fakat Soma'da olduğu gibi bir felaket yaşanıp acı gerçekler açığa çıktığında ortalık karışıyor, herkes kendi itibarını koruyacak şekilde pozisyon almaya çalışıyor. kafalar karışır ve karıştırılırken çelişkiler büyümeye devam ediyor.
Daha önce gerekli uyarıları yapanlardan, benzer nitelikte farklı yanlışların hangi alanlarda yaşanıyor olmasından pek bahsedilmiyor; özel durumdan genel için ders çıkarma çabası sergilenmiyor olduğundan farklı görünmek yönündeki tüm girişimleri lanetlemek etkili ve yetkili kesimlerin işine gelmiyor.
Soma-Enyez madeninde yaşanan ve yüzlerce can kaybına yol açan felaket öncesi söz konusu her açıdan örnek gösteriliyormuş. Fakat kaza sonrasında her şey değişmiş... Bu büyük fark bir günde oluşamaz. Durum böyle olunca geniş kitlelerin algılarıyla oynayan herkesi suçlular listesine dahil etmek ve yargılamak gerekmiyor. Geniş kesimleri doğrudan veya dolaylı olarak çaresizlik bataklığına düşürenler, bu olumsuzluğu kendi lehlerine fırsata dönüştürmek için yarışanlar, sürdürülebilir olmadığı bilinen yanlış tercihlere bir şekilde izin verenler masum olabilir mi?
Bugün gelişmiş ekonomilerinde de madencilik yapılıyor fakat yerleşmiş iş güvenliği standartları ve temel ilkeler sayesinde benzer felaketler yaşanmıyor. Fakat içinde bulundukları ekonomik, sosyal ve siyasi açmazlar her konuda benzer tutarlılığı sergileyemediklerini gösteriyor. Bugün yaşadıkları krizler ilkeleri tüketerek olduğundan farklı görünerek günü kurtarma çaresizliğine düşmenin bir sonucu değil midir? İşletme bazındaki tutarlılık, anlayışı neden ulusal veya küresel düzeye taşınamıyor? Neden bunu mümkün kılacak bir küresel uzlaşı için seferber olunamıyor? Soma madenindeki işletme anlayışı kırılgandı ve sonunda kırıldı. Maden kapandı, yargı devreye girmek zorunda kaldı. Peki ulusal ekonomiler veya küresel mali diyen kırılgan değil mi? Daha üst düzeydeki bu olumsuzluğu azaltmak yerine Soma madeninde olduğu gibi neden sadece günü kurtarma ya odaklanılıyor? Eşitliğin, kardeşliğin ve özgürlüğün gereği bu mudur?
Etkili ve yetkili kesimlerin, sistemi oluşturan kurumsal yapının ve bu kesimlere hizmet ederek mevcut durumunu korumaya çalışanların yaşadığımız felaket konusundaki tepkilerinin samimi olduğuna inanmıyorum. Onların mevcut durumlarını koruması çok daha fazla insanın güvencesiz koşullarda yaşamasını gerektiriyor; durum böyle olunca benzer felaketlerin daha da artacağını hesaba katmak, timsah gözyaşlarına aldanmamak gerekiyor. Dilerim yanılırım, ama gerek küresel gerek ulusal düzeyde etkili ve yetkili kesimlerin gerekli dersi aldığına inanmıyorum. Olduğundan farklı görünme yoluna girenler çok ciddi bir felaket yaşamadıkça eski yanlış ve çelişkilerini sürdürmekten vazgeçemiyor…