Gerçekleşmeyenler ve beklentiler
Ekonomik büyüme hızlanırken cari açıktaki düşüş devam eder mi, enflasyondaki gerileme kalıcı olur mu? Bu noktalarda hala soru işaretleri var.
Yılın son yazısı olduğu için, hem 2012'yi değerlendirmek, hem de 2013 ile ilgili öngörülerde bulunmak istiyoruz. 2012'nin, küresel piyasalara yönelik beklentilerin gerçekleşmediği bir yıl olduğu söylenebilir. Sene başında gündemin en önemli maddesi euro bölgesi kriziydi. Yunanistan'ın eurodan çıkışı, İspanya'nın mali yardım için resmi başvuru yapması, beklenti listesinde üst sıralarda yer alıyordu. Ne Yunanistan eurodan çıktı, ne de İspanya yardım için başvuru yaptı.
Bu beklentilerin gerçekleşmemesinde, Avrupa Merkez Bankası(AMB) politikasının da etkili olduğu söylenebilir. Merkez bankalarının mutlak hakimiyetinin olduğu bir dönemde, AMB bir adım öne çıktı. Yazılarımızı takip edenler bilir. Euro bölgesindeki krizin çözülmesi konusunda atılacak ilk majör adımın, AMB'nin müdahalesi olması gerektiğini en başından beri savunuyoruz. Kanamayı durdurmak için, AMB'nin tahvil alması veya garantör rolüne soyunması gerekiyordu. Draghi eylül ayında ''Ne gerekiyorsa yapacağız'' dedi. Biz bu radikal hamleyi daha önce bekliyorduk. Biraz geç kalındı. Draghi'nin kararlı duruşu her şeye yetti. Sorunlu ülkelerin kontrolden çıkmış faiz oranları, bu açıklamadan sonra hızla düşüşe geçti. İspanya ve İtalya gibi ülkeler rahatladı. Almanya'nın Yunanistan konusunda yumuşaması da, Avrupa konusundaki iyimserliği iyice artırdı. 2013 için bir tahmin yaparsak, piyasaları karıştıracak Avrupa kaynaklı risklerin oldukça azaldığı söylenebilir. İtalya'da şubatta yapılacak seçim, Almanya'da eylülde gerçekleşecek seçim, ekonomideki kötüleşmeye bağlı olarak radikalleşebilecek Yunanistanlı politikacılar, piyasalarda zaman zaman dalgalanmalar yaratabilir. Fakat yatırımcıların 2012'nin başındaki kadar kötümser olması için bir neden yok.
Euro bölgesi, Türkiye için de önemli bir pazar. Bölgenin toparlanması, ihracat performansımızı artırır. Öyle bir noktaya gelindi ki, iyimserlik sadece finansal piyasalar için konuşuluyor. Reel ekonomiler için pozitif olamıyorsunuz. Uygulanan ekonomi politikaları nedeniyle, Avrupa için fazla bir beklenti içine giremiyorsunuz.
2012'de ABD ekonomisi iyi bir performans gösterdi. Bütçe açığının yüksek kalması, ekonomi üzerinde olumlu bir etki yarattı. Kamu sektörünün açığı diğer sektörlerin fazlası olduğu için, bütçe açığının şirketlerin performansı üzerinde olumlu etki yarattığını düşünüyoruz. 2013'e girerken, henüz çözülemeyen ''mali uçurum'' konusu gündemi oluşturuyor. ABD'deki mali uçurum; Portekiz Yunanistan, İrlanda gibi ülkelerde yaşanan mali uçurumlardan farklıdır. Amerika'dan bir sermaye çıkışı yaşanmadı. Faizler yükselmedi. ABD'de yaşanan politik bir krizdir. Politikacıların yarattığı suni bir sorun. Her halükarda, ABD'deki vergiler artacak, harcamalar kısılacak. İster istemez ekonomi üzerinde bir baskı oluşabilir. Ancak şu aşamada bir resesyon tehlikesi görmüyoruz. Bütçe açığının her şeye rağmen yüksek kalacak olması, büyümeyi beli seviyelerde tutabilir.
Türkiye'nin 2012'deki cari açık ve enflasyon performansı oldukça iyiydi. Bunun 2013'te de sürmesi bekleniyor. Bu sene beklentilerin altında kalan büyümenin, 2013'te yüzde 4 civarında olabileceği düşünülüyor. Büyüme rakamının iyileşebileceği görüşüne katılıyoruz. 2012'de iç talep hiç katkı yapmadı. Ekonomi yönetimi iç talebin artmasına biraz izin verirse, yüzde 4'ün üzerine bile çıkılabilir. Ekonomik büyüme hızlanırken cari açıktaki düşüş devam eder mi, enflasyondaki gerileme kalıcı olur mu? Bu noktalarda hala soru işaretleri var.
Herkese sağlık ve kazanç dolu bir yıl diliyorum.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar