Gerçeklerin dayanılmaz ağırlığı!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Olumsuzlaşan küresel koşullar ve seçim sonuçları beklentileri farklılaştırdı. Türkiye ekonomisine ilişkin belirsizlik ve kırılganlık algısı güçlendi. Finansal piyasalar ile etkili ve yetkili kesimler, gelişmeleri kontrol altına alabilmek adına seferber oldu. Gündem, ölümü gösterip sıtmaya razı olunmasını mümkün kılacak koalisyon tartışmalarına kilitlendi. Yalansız olamayan çok laf ile günü kurtarma peşinde koşuldu. 

Geride bıraktığımız haftanın ilk gününde Türk Lirası sert bir şekilde değer kaybetti, sermaye piyasaları kelimenin tam anlamı ile ciddi bir panikledi. Dolar kurunun yüzde 5’e yakın oranda yükselmesi ve hisse senetlerinin yüzde 8’lik kayıpla başlaması, sistemi oluşturan kurumsal yapı ile risk taşıyanları çok rahatsız etti. Tüm hafta boyunca bu olumsuzluğu giderebilmek için yoğun çaba harcandı; küresel koşullardaki olumsuzlaşma tümü ile görmezden gelindi. Sonuçta hafta başındaki kayıplar büyük ölçüde geri alındı. 

Üzerindeki siyasi baskı seçim sonuçları sayesinde kısmen azalan para otoritesi rahatlayamadı; dış koşullardaki olumsuzlaşma bu sonuçta etkili oldu. Fonlama maliyetleri kademeli olarak yükseldi, döviz depo faizleri bir miktar düşürüldü. Bazı yatırımcılar ve kurumsal yapı, kimsenin almak istemediği riskleri üstlenmek zorunda kaldı. Faizlerin yükseltileceği endişesi ve ihtiyacı karşılayacak bir koalisyonun kurulacağı varsayımı, gelişmeleri kontrol altına almak adına yoğun bir şekilde kullanıldı. Hafta içinde açıklanan ilk çeyrek büyümesi ve nisan ayına ilişkin cari açık verileri ile yılın geri kalan dönemine ilişkin beklentilerdeki bozulma pek dikkate alınmadı. 

Bu aşamada öncelikle üç temel soruya yanıt aramak gerekiyor. Küresel koşullar çok yakında düzelir ve risk alma isteği yeniden güçlenir mi? Merkez Bankası, piyasanın iddia ettiği gibi gerektiğinde kurlar ve enflasyon beklentilerindeki olumsuzlaşmayı dizginlemek adına sert faiz yükselişi yapabilir mi? Piyasa yanlısı olacak şekilde önce enflasyon ve yapısal reformlar diyecek bir koalisyon hükümetinin kurulması mümkün müdür? Bu soruların hepsine ayrı ayrı evet yanıtı veremiyorsanız, güvensizlik ve istikrarsızlığın artmaya devam edebileceğini dikkate almak zorundasınız demektir! 

Yukarıdaki sorular birbiri ile ilintilidir. Küresel koşullar ile ilgili olana verilecek yanıt diğerleri için de belirleyici olmaya adaydır! Bu durumu dikkate almadan, evde yapılan hesapların çarşıya uymama olasılığı çok yüksektir. Lafta kalmayacak bir evet, hem Merkez Bankası’nı hem de siyasileri kısa vadede rahatlatabilir. Olumsuz yanıt olasılığı ise, herkesi bunaltır ve güvensizliği tırmandırır. Geride kaldığımız hafta genelindeki küresel gelişmeler, olumlu düşünmeye izin vermiyor ve riskten kaçınma eğiliminin yeniden güçlenebileceğine işaret ediyor. 

Küresel koşulların bozulmaya devam etmesi durumunda, para otoritesi ile koalisyon şeklinde bir araya gelebilecek tüm siyasi irade seçenekleri etkisiz kalmaya ve yıpranmaya mahkum olacak gibi görünüyor. Merkez Bankası Türk lirasını güçlendirmek ve enfl asyon baskılarını geriletmek adına faizleri gereken oranda yükseltse ekonomi daralacak ve işsizlik hızla artacak; tepkisiz kalsa kurlar yükselmeye devam edecek! Başka bir deyişle her türlü olumsuzluğun ilacı çok yönlü baskılar altında bunalan ve birbirlerine yeterince güvenmeyen olası koalisyon ortaklarından beklenecek; yapısal reform söylemleri laftan öteye gidemeyecek ve büyüyen istikrarsızlık karşısında yıpranarak kaçmak için fırsat kollamak durumunda kalacaklar! 

Olumsuzlaşmakta olan dış koşullara ve para otoritesinin çaresizliğine rağmen, koalisyon seçeneklerine ilişkin detaylar konusunda kafa yormak gerçeklerden kaçmaya çalışmaktır! Kafaları kuma gömerek, ağırlaşmış sorunların çözülebilmesi olası değildir! Böyle bir yaklaşım, herkesin kendini kurtarmak adına diğerlerini aldatmaya çalışması anlamındadır! Bu süreçte yaşanacak piyasa eğilimleri kısa vadeli ve geçicidir!

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar