Gerçekleri inkar etmenin bir bedeli vardır!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Son ayların ekonomi gündemini dikkatle incelediğimizde yaşananlardan ders alınmadığını, sorunların ağırlaşmaya devam ettiğini, beklentiler yolu ile günü kurtarmak adına gerçekler ile görünüm arasındaki farkın büyümesine mecburen izin verildiğini görüyoruz. Denize düşmüş durumda olanlar bu durumun bilinmesini ve anlaşılmasını istemiyor, farkındalığın yaygınlaşmasını önlemek adına yapılanlar ise belirsizlik ve kırılganlğı arttırıyor. Söz konusu gidişin sürdürülebilir olmadığı çok iyi biliniyor, fakat bir şeylerin değişmesine tahammül edemeyecek durumda olanlar görünümü farklılaştırarak herkesi bu rotaya mecbur etmeye çalışıyor. Tablo böyle iken neye yatırım yapalım, nelerden uzak duralım şeklindeki sorulara verilen yanıtlarda farklılaşıyor: gizlenen gerçekleri dikkate alanlarla gerçeği gizleyen görüntüyü pazarlayanların tavsiyesi taban tabana zıt kutuplarda yoğunlaşıyor. Yüksek perdeden geniş kesimlere ulaşıp onları yönlendirmeye çalışanlar kısa vadede günü kurtarmak için ne yapılması gerekiyor ise bunu tavsiye ediyor, diğerleri ise orta vadeli bir bakış açısı ile ilk grubun tavsiyesini kesinlikle yapılmaması gerekenler şeklinde tanımlanıyor.

Yukarıda yazdıklarımızı örneklemek çok ta zor değil: örneğin malum kesimler ülkemizdeki cari açığın finanse edebildiğimiz sürece sorun yaratmayacağını iddia ediyor ve risk almaktan kaçınılmamasını tavsiye ediyordu; finansal edilemedeği gün ne olacağına hiç değinmiyordu, döviz kurunun çok yükseleceğini, sistemin çökeceğini ve herkesin altında kalacağını söylemiyordu. Çünkü finansal sermayenin ve kendine mecbur ettiği sektörlerin çıkarı böyle olmasını gerektiriyordu, hedef kitlenin ne olacağı önemli değildi. Birilerine kulluk ediyorlardı ama kendi kendinin efendisiymiş gibi hava atıyor kurban adaylarını yönlendirmeye çalışıyor, medeniyet değişim ve demokrasi gibi kavramları ağızlarından eksik etmiyorlardı. Kısacası gibi oldukları gibi görünmüyorlardı gerçeklerin anlaşıldığı gün işlerinin biteceğini biliyorlardı!..

Bir başka örnek: 2006 yılı Mayıs ayında yaşanan dalgalanma en çok Türkiye'yi etkilemişti ve bu yaşanan 2008 yılındaki finansal depremin öncüsü idi; geniş kesimlerin bu gerçeği bilip tedbirli olması istenmedi... Bugün durum düzelmiş değil sorunlar ağırlaşıyor ve günü kurtarmak zorlaşıyor, daha büyük sarsıntıların kapıyı çalacağı gün yaklaşıyor, ancak malum kesimler günü kurtarmak adına kesinlikle yapılmaması gerekenleri tavsiye ediyor, konumunu korumak adına yeni kurbanlar bulmaya ve yaratmaya çalışıyor. Siyasi irade, mali sektör, sermaye piyasaları, Merkez Bankası ve konuyla ilgili düzenleyici kurullar bu süreçte seferber oluyor. Asıl önemlisi geleceği karartan, içerde büyük çıkar çatışması yaratan ve sürdürülebilir olmadığı bilinen mevcut politika tercihlerinde ısrar ediyorlar. Maaşlarını bu halkın ödediğini unutuyor, kendi şuursuzluk ve sorumsuzluklarını genele yaymaya çalışmaktan çekinmiyorlar...

Eğer geniş kesimler tedbirli olmaya başlar ise gerçekle görüntü arasındaki fark açığa çıkacak, sonuçta herşey kontrolden çıkacak ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, güçlü gibi görünenlerinde tek tek güçsüz olarak algılanan geniş kesimlerden farklı olmadığı anlaşılacak ve saklanacak delik bulmak kolay olmayacak...

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız gerçekler ve görünüm arasındaki farklılık küresel bir özellik sergiliyor. ABD'den sonra AB'nin de mali sektörüne stres testi yaparak güven bunalımını aşmaya çalışması başka bir anlama gelmiyor. Geçmişteki hataların yarattığı sorunlar çok büyük, çözüm maliyeti ise katlanılabilir seviyeyi aştığı için durum düzeltilemiyor; günü kurtarmak içinde gerçeklerin bilinmesini engellemek ve geniş kitleleri koyun sürüsü gibi yönlendirmek ön şart haline geliyor. Ortak akıl yerine, sorunlardan oluşan pozisyonlar öncelikleri belirleyince sistemik riskin büyümesi, kırılganlığın artması kaçınılmaz oluyor. Kontrolü kaybetmemek için gerçekleri geniş kitlelerden gizlemek dışında seçenek kalmamış. Mali sistem güçlü gibi görünecek, iddialı bütçe hedefleri gerçekleşiyormuş gibi görünecek, bu sayede Merkez Bankası çok yıpranmayacak ve Euro değer kaybetmeyecek. Fakat diğer taraftan daha kötüden kaçınmak için yapılanlar sorunları ağırlaştıracak ve bir gün film kopacak. Sorunların büyük kısmı mali sistemde gizlenecek ve faaliyet dışı gelirlere olan bağımlılık artacak, aktifler hesapsızca büyür iken kalite hızlanan bir şekilde çökecek. Ortaya çıkacak fatura ise eninde sonunda geniş kesimlere fatura edilecek.

Gerçekle görüntü arasındaki farkın bilincinde olup diğerleri gibi ikiyüzlülük yapamayan, Allah'ın bildiğini kuldan saklamayanlar oyun bozulmasın diye susturulmaya çalışacak, iktidar sahipleri ve onları yönlendirenler kendileri gibi düşünmeyenlere tahammül edemeyecek fakat demokrasi ve serbest piyasa havarisi gibi görünmeyi sürdürecekler. Her hangi bir olumsuzluk yaşanması durumunda ise yeni masallar üretilecek, toplumun kafası karıştırılacak, gerçeklerin açığa çıkmaması için her şey yapılacak. Kısa vadeli spekülatif bir bakış açısı ile daha büyük bunalımlara koşma eğilimi devam edecek.

Bugün risk almak zorunda kalan ve bunu tavsiye edenler kendini herkesten daha akıllı gibi görüyor, ama yanılıyor. bu yaklaşımın en büyük basiretsizlik olduğunu öğrenmeleri için çok beklemeleri gerekmeyecek!..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar