Gerçeklerden kaçmak sorunları iyice ağırlaştırır!
Geride bıraktığımız 2016 yılının ilk çeyrek döneminde küresel ölçekte yaşananların, akıllara zarar verecek türden olduğunu düşünüyorum! Söz konusu zaman diliminin ilk yarısında gündemi belirleyen gelişmeler ile ikinci yarısındakiler arasında açıklanamayacak türden çelişkiler var! Özellikle son bir ayda algıları köreltmek amacı ile görünmez ellerin devreye girerek müdahil olduğu dikkat çekiyor! Kırmızı alarma sebep olan olumsuzluklara, olağanüstü durum senaryoları çerçevesinde ve yıkıcı tepkiselliği dindirmek amaçlı yapay zorlamalarla karşı koyulmaya çalışıldığı görülüyor! Gerçekleri açığa çıkartmak ve geleceği öngörebilmek adına, bu yılın Şubat ayı ikinci yarısına kadar yaşanan gelişmeleri hatırlamak ve kırılganlık algılarını anormal seviyelere sıçratan sorunların akıbetini sorgulamak gerekiyor. Bunu yapmadan, daha sonraki finansal eğilimlere bakarak rehavete kapılmanın çok büyük bir hata olabileceğini hesaba katmak lazım!
Sormak gerekiyor! Bu yılın ilk haftalarında yaşanan, Çin merkezli yıkıcı sarsıntıların sebebi kalıcı olarak gündemden düştü mü? Başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarında gerçekleşen çözülmenin kökenindeki sorunlar tedavi edildi mi? Aşırı gevşek para politikası uygulamalarına rağmen Euro Bölgesi bankalarına ilişkin endişeler, geri dönmemek üzere giderildi mi? Senenin ilk iki ayında riskten kaçınma eğilimini güçlendirerek yıkıcı hale getiren tek sebep, dolar faizlerinin yükseltilmeye başlamış olması mıydı? Bu gelişmelerin birbirinden bağımsız olarak geliştiği iddia edilebilir mi?
Yukarıda soru şeklinde sıraladığımız olumsuzluklar, küresel düzenin etkili ve yetkili kesimlerini alarma geçiren temel sebepler oldu; gündemi farklılaştırarak ne pahasına olur ise olsun olumsuz eğilimleri Şubat ayının ikinci yarısından sonra dizginlemeye çalıştılar. Gelişmiş ekonomilerin para otoriteleri ve siyasi iradeleri, ağırlaşan sorunlar ve kırılganlıkları bir kenara bırakmak ve çöküşü önlemek üzere seferber olmak zorunda kaldılar; bunalmış durumdaki gelişenlerin yetkilileri de kendi paylarına düşen rolleri oynamaya çabaladılar. Öncelikle petrol fiyatındaki yapay bir şekilde önlemeye çalışarak fiyatların düşeceği algısını kırmaya çalıştılar. Devamında gelişenlerdeki olumsuz beklentileri geçici de olsa kırmak ve riskten kaçınma eğilimini durdurmak için harekete geçtiler. Avrupa Merkez Bankası tahvil alımlarını arttırma kararı aldı ve faizleri anlamsız seviyelere indirdi; ABD Merkez Bankası ise piyasalardaki kırılganlığa teslim oldu ve söylemini değiştirmek durumunda kaldı. Bu kapsamda yaşananların tümü savunma amaçlı idi ve olumsuzluklara sebep olan sorunlar ağırlaşmaya devam ediyordu! Olumsuzlukları tetikleyen, Çin’in büyüme yapısını değiştirmeyi hedefleyen yedi yıllık girişimlerindeki tıkanmanın nasıl aşılacağı hala bilinmiyor!
Küreselleşme denilen kuralsızlık tarafından belirlenen piyasalar arası ilişkiyi duruma göre farklılaştırmak, kısa vadeden öteye pek mümkün değildir! Başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarının gerilemesi, diğer tüm pazarları ve bilançoları olumsuz yönde etkiler; küresel ölçekte menkul ve gayrı menkul değerleri geriler, sorunlu kredi hacmi yeni rekorlara yelken açar, belirleyici olan riskten kaçınma eğilimi döviz piyasalarında aşırı ve yıkıcı hareketliliğe sebep olur. Bu etkileşime direnmeye çalışmak anlamsızdır, çaresizliktir! Gelişen ekonomilere methiyeler dizmek veya daha önceki söylemlerin tam aksini sıkça tekrarlamak, durumu düzeltmez!
Küresel ekonomi çok büyük bir olasılıkla durgunlaşmaya devam edecek. Gerçeği görmek için, para aldatmacalarını bir kenara bırakarak göreceli fiyat hareketlerine odaklanmak gerekiyor. Durgunlaşma devam edecek ise zorunlu ihtiyaç kapsamındaki emtialar, menkul ve gayrı menkul şeklindeki varlıklara göre avantajlıdır; tersini zorlamak abesle iştigaldir! Herkesi aptal yerine koyarak en büyük aptalı oynamaktır! Küresel krizin üzerinden geçen yedi yıla rağmen, bu gerçeğin yarattığı korkuların büyümesi önlenemedi! Orta vadede belli bir menkul veya gayrı menkul portföyü ile daha az petrol ya da diğer emtia alınabileceğini, sürdürülebilir olmayan eğilimlerin sonlanma sınırına geldiğini biliyor iseniz ne yaparsınız? Veya neleri yapmazsınız? Kimlere güvenir, kimlerin söylediğinin tam aksi yönünde eyleme geçmenin daha isabetli olacağını düşünürsünüz? Uyarması bizden, tercih sizden!