Gerçeklerden kaçmak çözüme hizmet olamaz!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Bazı okuyucularımız ısrarla çözüm konusunda yazmamızı rica ediyor. Aslında biz de yıllardır bunu yapmaya çalışıyoruz, galiba bu konudaki bakış açılarımızda çok büyük farklılıklar olduğu için anlaşamıyoruz. Bazı kesimler ısrarla gerçeklerden kaçıyor, mucizevi bir çözüm veya amacı bu imiş gibi görünecek ve beklentiler yolu ile kitleleri yönlendirecek hikâye arıyor. Gerek küresel, gerekse küresel düzeyde kabaca son 20 yılda çözüm diye öne sürülen yaklaşımların belki günü kurtardığını fakat sorunları ağırlaştırdığını görüyoruz; bu tür sürdürülebilir olmayan yaklaşımları çözüm saymıyoruz, daha büyük krizler yaşanması kapsamında aklın kötüye kullanılması olduğunu düşünüyoruz. Kalıcı çözüm için önce tüm gerçeklerin ortaya konması, isabetli teşhislerin ortaya konması gerekiyor… Gerçeklerden kaçıp, eksik ve yanlış teşhisler ile göz boyayarak insanları aldatabilirsiniz fakat durumun daha kötüye gitmesini önleyemez, çözüm yerine çaresizlik bataklığını genişletirsiniz.

Bir atasözümüz yılanın başının küçük iken ezilebileceğini söylüyor, bu durum çözümler için de geçerlidir. Sorunları küçük iken gerçekler ile dostluğu bozmadan çözebilir ve sürdürülebilirliğin devamını mümkün kılabilirsiniz, aksi takdirde ağırlaşmasına izin verilen sorunlar sizi çözer, sırtınızı yere yapıştırır, çırpındıkça batarsınız… Küresel kredi krizinin ardından 2009 yılı Nisan ayı başında toplanan G-20'ler uzun süredir ilk defa gerçekçi bir tespit yapmıştı. Sorunlar küreseldi ve çok ağırlaşmıştı; çözüm de küresel olmalı uzlaşıya dayalı olarak çok büyük fedakarlıkları zorunlu kılıyordu. İşin tuhafı hiçbir ekonomide payına düşen fedakarlığa rıza gösterecek bir davranış sergilemiyordu. Özetle söylemek gerekirse, gerekli fedakarlık katlanılabilir düzeylerin çok üzerinde olduğu için gittiği yere kadar gün kurtarılacak, herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışacaktı. Bu tablo kredi krizine sebep olan, sorunları ağırlaştıran spekülatif çılgınlığın güçleneceği ve kırılganlığın kademeli olarak artacağı anlamında idi.

Son bir senede yaşananlar spekülatif çılgınlığı kademeli olarak gerileyeceği ve ısrarla yüzleşmekten kaçınılan gerçeklerin bu boşluğu doldurarak beklentilerin bozulacağına işaret ediyor. Gelişmekte olan ekonomiler ise bu yeni sarsıntının merkez üssü olacak gibi görünüyor. Biz hep kalıcı çözümden yana idik ve sorunların ağırlaşması pahasına hayali hikayelere dayalı beklentiler ile günün kurtarılmasına karşı çıktık. Zaman zaman bu büyük yanlıştan dönülebilmesi adına krizlerin bile çözüm olabileceğini iddia ettik; temel ilkeleri tüketerek krizden kaçınmaya çalışanların çözüm istemediğini ve insanlığı felakete sürüklediğini savunduk. Bu aşamada sormak gerekiyor, gerçeklerden kaçarak yanlış ve eksik teşhisler ile çözüm mümkün müdür? Kalıcı çözüm arayanların doğruyu bulmak adına nereden başlaması gerekir?.. İstikrarsızlığın büyümesini istemeyenler ne yapmalı, neleri yapmamalı?..

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar