Gerçekler tedbirli olmayı gerektiriyor!
Senenin son çeyrek dönemi iş dünyası açısından özel bir önem taşır; normal faaliyetlere ek olarak bir sonraki yılın programı ve bütçesi şekillendirilmeye çalışılır. Hedef pazarlardaki koşullara ait öngörülere, döviz kurları ve faizlere ilişkin tahminlere, ekonomik ve siyasi beklentilere olan ilgide bir çeşit sıçrama yaşanır. İyimserliğin daha belirleyici olduğu koşullarda, geleceğe dönük planlamalar ciddiye alınır; fakat belirsizlik ve güvensizliğin yoğunlaştığı dönemlerde ise şekil şartı olmaktan öteye gitmez.
Gelişmeler, ikinci ve olumsuz olasılığın ön plana çıkmakta olduğuna işaret ediyor. Küresel ve bölgesel eğilimlerin ekonomik beklentiler üzerindeki etkisi bu sonuç üzerinde belirleyici olmaya devam edecek gibi görünüyor. Zira Siyasi İrade tarafından hazırlanan Orta Vadeli Programın 2017 yılı hedefleri ile bazı ortalama fiyat tahminleri şeklindeki varsayımları, aradan geçen birkaç haftalık süreye rağmen aşınmaya başladı; iş dünyası açısından yönlendirici olabilme özelliğini kaybetme eğilimine girdi.
Artması engellenemeyen kaynak sıkıntısı, karşılıksız çek ve protestolu senet hacmindeki artışlar, kurulan ve kapanan şirket sayısındaki olumsuzluklar, yükselemeyen ve yeni yatırımları desteklemeyen kapasite kullanım oranları türünden bir dizi faktör de olumlu düşünmeyi olanaksızlaştırıyor. Olumsuzlaşan rekabet koşullarına rağmen borçların ve beraberinde getirdiği risklerin yüksekliği, bu şekilde devam edilemeyeceği yönündeki algıları güçlendiriyor.
Eylül ayı genelinde kurulan ve kapanan şirket sayıları ile ilgili istatistikler, yaşanmakta olan sıkıntıları rakamsal olarak gösteriyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kayıtlarına göre kurulan şirket sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,15 oranında azalmış; kapananların sayısı ise yüzde 40,3 gibi anormal sayılabilecek düzeyde artmış.
Ekim ayı genelinde finansal piyasalarda yaşanan eğilimlerde endişelerin güçlenmesine ve umutların solmasına katkı yapmış olabilir. İş dünyası, döviz kurlarında ciddi dalgalanmalar yaşanmadan kaynak sorununun çözülmesine, krediye erişimin rahatlamasına ve faizlerin düşmesine ihtiyaç duyuyor. Ancak Ekim ayı genelinde yaşananlar bu olasılığın gerçekleşme şansının önemli ölçüde azaldığına işaret ediyor. Merkez Bankasının son yaptığı Para piyasası Kurulu Toplantısındaki eylemsizlik ve bazı halka arzların iptali, bu yöndeki endişeleri teyit ediyor.
Ayrıca çorbadan ağzı yananların yoğurdu bile üfleyerek yeme gereksinimi duyacağı gerçeğini de dikkate almak gerekiyor. Son birkaç yılda büyüme lehine alınan riskler, hem umulan sonucu vermedi ve hem de yaşanan bazı açmazların sebebi oldu. İyi niyetli girişimlere rağmen evdeki hesaplar çarşıya uymadı ve başta hizmet sektörü olmak üzere özel sektör istihdamı daralmaya başladı. Gerek bölgesel ve küresel koşullardaki olumsuzlaşma, gerek ise içeride siyasi arayışların ön plana çıkarak öncelikleri farklılaştırması kırılganlık algılarının güçlenmesinde etkili oldu.
Koşullar, geleceğe yönelik isabetli öngörüler yapılmasını ve büyüme lehine tedbirsizce risk alınmasını zora sokmuş gibi görünüyor. İş dünyasının, gerçekler ile büyüme lehine inisiyatif kullanılmasını talep eden siyasi baskılar arasında sıkışması olasılığı güçleniyor. Bu durumda aranan esneklik, görüntüde ortaya çıkacak bütçe ve planlamalar ile fiili uygulamaların birbirinden uzaklaşmasında bulunacak gibi görünüyor! Başka bir deyişle, 2017 yılına ilişkin eylem planlarının şekil şartının yerine getirilmesi dışında bir anlam taşıyamama olasılığı ön plana çıkabilir; dile gelmeyen ve tasarlanmamış gibi görünen, tedbirli olunmasına olanak sağlayan uygulamalar sahne alabilir.