Gerçek savaş gelişen ülkeler arasında
Gelişmiş ekonomiler arasında, ABD ve İngiltere dışında iyi performans gösteren yok. Tabii önemli olan iyi dönemlerde olumsuzlukları konuşmaktır. Amerikan ekonomisinde ücretler artmıyor. Ücret artışı olmadan da belli bir eşik atlanmıyor. Yüzde 2.5 gibi ortalama bir büyüme rakamına takılıp kalıyorsunuz. ABD’de düşük enflasyon ortamı devam ediyor. Emtia fiyatlarındaki çöküş dünya ekonomisindeki deflasyon riskini artırıyor. Böyle bir ortamda Fed faiz artışına başlayıp da ne yapacak? Rasyonel bir ekonomist çıkıp, ‘‘Amerikan ekonomisi o kadar ısındı ki, faizlerin acilen artması lazım’’ diyebilir mi? İngiltere’de de dezenflasyon baskısı var. Bu büyük ekonomilerdeki hanehalkı harcamalarında artış olmadıkça, merkez bankalarının faiz artırımlarına başlamalarının olumsuz etkileri olabilir. Hanehalkı harcamaları ücretlerdeki artış hızına bağlıdır. Ücretlerde belirgin bir artış görülmeden faizlerin hızla yükseltilmesi büyük bir kumardır.
Türkiye açısından işler kötü değil. Cari açık ve enflasyon beklendiği gibi gidiyor. En azından bir sürpriz yok. Global ekonomideki deflasyon baskısından bahsettim. 2015’te içeride bir kuraklık beklenmiyor. Gıda fiyatları daha dengeli gidebilir. Enerji fiyatlarındaki düşüş devam edebilir. Enflasyon 2015’te hedefe yaklaşabilir. Kiminle sohbet etsem, Türkiye’nin jeopolitik risklerine vurgu yapıyor. Sınırlarımızda büyük sıkıntıların olduğu ortadadır. Ancak ekonomi yorumlarına ideolojik görüş karıştırmaya bayılıyoruz. Türkiye’de bir ekonomik kriz çıkmasını bekleyen ekonomistler, eski bürokratlar var. Cari açığı ve enflasyonu düşürmek için yapısal reformlara ihtiyaç olduğu doğru da, her üç köşe yazısında bir bu konu yazılmaz. Bir yorumcu her daim negatif görüşlere sahip olmaz. Mütemadiyen kriz çığırtkanlığı yapan bu insanların görüşlerine göre yatırım yapsanız inanın batarsınız. Bu yazarların yatırım stratejileri konusunda bazı tahminlerim var. Defansif yatırım tercihleri olan, İsviçre Frangı veya Amerikan Doları olabilir. Bunlardan ne kazanıldığı da soru işaretidir. Örneğin USD/TL yılbaşındaki seviyesinde bulunuyor. CHF/TL, Aralık 2013 seviyelerinde dolanıyor. Kaldı ki, güvenli limanlara yatırılan paranın bir fırsat maliyeti de oluyor. Olumsuz bakış açısına sahip olmayı iş edinmişlere göre tahvillerden ve hisse senetlerinden uzak durmalıdır. Türk parası ve varlıkları her zaman risklidir.
Gelişen piyasalara para girişinin devam edeceğini düşünüyorum. İşimizi düzgün yaparsak likidite okyanusundan faydalanırız. Türkiye’deki enflasyonun direnci kırılana kadar faizin yüksek kalması önemlidir. Hatta küresel piyasalardaki konjonktüre göre, enflasyonda düşüş olsa bile, faiz bir süre daha yüksek kalabilir. Ekonomi yönetimi başka politika araçlarıyla da ekonomiyi destekleyebilir. Kur savaşları konuşulurken akla hemen Japonya gibi ülkeler geliyor. Fakat asıl savaş gelişen ülkeler arasında başladı. Brezilya’da seçimi kazanan Rousseff, küresel yatırımcılarla yeni bir sayfa açacağının sinyalini verdi. Brezilya Merkez Bankası politika faizini geçen hafta beklenmedik şekilde yüzde 11.25’e yükseltti. Diğer taraftan, Rusya Merkez Bankası faizi yüzde 9.5’e çıkardı.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu grubu zorlu bir yol bekliyor. Yabancıya sunacak bir hikayenizin olması gerekiyor. Yabancı yatırımcılarla görüşmelerim oluyor. Yatırımcılar özetle; ‘‘Önceki dönemlerde finansal varlıklarınıza yatırım yaptık. Çünkü dönem dönem hikayeleriniz oldu.
Önümüzdeki periyot için de bir şeyler sunun. Biz de düşünelim’’ diyorlar. Durum ortada. Bakış açısı nötr. Not artırımı gibi bir hikaye yok. Yeni Orta Doğu filminde başrol oyuncularından birisi değiliz. Enflasyonu ve cari açığı düşürmeye çalışacağız. Mali disiplini sürdüreceğiz. Otoyollar ve köprüler özelleştirilecek. Son olarak, faiz getirisi yüksek kalacak ki Türk tahvil ve bonolarının bir albenisi olsun.