Gerçek sahte ve sahte gerçek
Seçimler yaklaşırken partilerin marka vaadiyle ilgili yazılara hayli yorum ve eleştiri geldi. E-postayla yorum yapan ve konuya katkıda bulunan herkese teşekkürler. Hem iktidar, hem de ana muhalefet partisiyle ilgili söylediklerime yönelik dostlarımızdan ve okuyucularımızdan gelen ortak eleştiri, siyasetin kendine özgü kurallarını göz ardı ettiğim yönündeki görüştü. Günümüzde iktidara talip olan partilerin yalnızca kendi geleneksel tabanlarından değil, başka partilerin seçmenlerinden de oy almaları gerektiği inancı oldukça yaygın. Bunun için de gerekiyorsa çeşitli tavizler karşılığında değişik toplum kesimleriyle ittifaklar yapılması gerektiği tekrarlanıyor.
Bu tartışma bana nedense çok önceleri “Deneyim ekonomisi”yle ilgili çalışırken söz konusu kavramı ilk kez ortaya atan iki isimden biri olan Joseph Pine’ın bir konuşmasını hatırlattı. Pine, 2004’teki TED Konferansı'nda yaptığı konuşmada deneyim ekonomisinden söz ederken “sahtelik ve gerçeklik arasındaki fark”a vurgu yapıyordu. Gerçekliği kendine karşı ve dışarıya karşı olmak üzere iki boyutta ele alan Pine, doğruluk konusunda Shakespeare’in Hamlet’inde Polonius’un, oğlu Laertes'e verdiği nasihate atıfta bulunuyordu; “Her şeyin ötesinde: kendi özüne dürüst ol. / Bu şekilde gece gündüzü takip ettiği sürece, / Hiç bir insana yanlış yapamazsın…”
Pine, konuşmasında, gerçeklik ve sahteliği, şirketlerin kendilerine karşı dürüst olmaları ve dışarıya karşı da söyledikleri şey olmalarıyla ele alıyor. Ticari açıdan bakıldığında hangi sahtelik ve gerçeklik durumunun ne zaman başarıya veya ne zaman başarısızlığa yol açtığı biraz karmaşık bir durum. Konunun ticari tarafına başka bir yazıda değiniriz, ancak siyasi partilerin buna benzer şablonla ele alınması bence ilginç bir bakış açısı yaratabilir…
Şimdi şekildeki gibi bir koordinat ekseni düşünün. Yatay eksen kendine karşı dürüstlüğü temsil ediyor, dikey eksen ise dışa karşı dürüstlüğü. Yatay eksenin sol tarafına yani sıfır noktasına doğru “olmak istediğim şey değilim” hali, sağ tarafa doğru ise “olmak istediğim şeyim” hali var. Yani durum negatiften pozitife doğru gidiyor. Dikey eksen de benzer şekilde sıfır noktası yönünden “söylediğim şey değilim” diye başlıyor ve yukarıya doğru pozitif noktaya; “söylediğim şeyim” noktasına ulaşıyor.
Bu durumda eksenin sağ üst köşesini Pine'ın dediği gibi “gerçek gerçek” veya “gerçekten gerçek” diye nitelendirebiliriz. Yani, hem kendine, hem de topluma karşı dürüstlük. Bu bence her insanda, her siyasi harekette bulunması gereken en olumlu, ama bir o kadar da zor bulunan özellik: Olmak istediği şey olmak ve bunu açıkça söyleyebilmek! Sol altta ise bunun tam tersini görüyoruz. Yani hem kendine, hem de topluma karşı dürüst olmama durumunu. Hem olmak istediğiniz şey değilsiniz, hem de bunu başkalarına söyleyemiyorsunuz. Hem kendinizi kandırıyorsunuz, hem de karşınızdakileri. Bu da elbette gerçekleşebilecek en olumsuz durum. Pine'ın deyimiyle “Sahte sahte”.
Geriye sağ alt ve sol üst bölüm kalıyor ki, buralarda yer alanlar bence günlük hayatta en çok karşılaştığımız insan, şirket ve siyasi parti türleri... Sol üstte, aslında olmak istediği şey olmayıp dışarıya karşı söylediği gibi olanlar var. Yani kendilerine karşı dürüst değiller, ama tam da topluma söyledikleri şey olmaya çalışıyorlar. Pine, buna “gerçek sahte” adını veriyor. Bu bölüm aslında toplumun itibar ettiği, fakat içsel çelişkileri oldukça yüksek bir durum. Şimdi de sağ alta gelelim. Burada, olmak istediği gibi olanlar, ama topluma söyledikleri gibi olmayanlar bulunuyor. Yani kendilerine karşı dürüstler, ama karşılarındaki insanlara aynı dürüstlükte davranamıyor, olduklarından başka bir şeymiş gibi görünmeye çalışıyorlar. Pine, bu gruba “sahte gerçek” adını veriyor.
Benim gözlemlediğim kadarıyla siyaseten başarılı olabilmek için eksenin mümkün olduğunca üst yarısında yer almak gerekiyor. Yani “gerçekten gerçek” olmak veya “gerçek sahte” olmak. Zira toplum, “sahte sahte” olanlara ve “sahte gerçek” olanlara çok da itibar etmiyor. Ben yatay ve dikey ekseni 1'den 10'a kadar numaralandırarak son 25-30 yılda iktidar ve ana muhalefet konumuna gelen partileri ve liderleri puanlayarak eksen üzerine yerleştirdiğimde bu sonuca ulaştım. Önümüzdeki seçimlerde de sonucun benzer olacağını düşünüyorum.
Siz de kendi gözlemlerinize göre bir sahte-gerçek tablosu oluşturun (Tabii kendinize karşı dürüst olarak!) tercih ettiğiniz siyasi partilerle liderlere bu gözle bir bakın derim. Benim yaptığım tabloyu merak ediyorsanız www.pazarlama30.com adresindeki blogumuzun “Makaleler” bölümünde bu yazının sonunda bulabilirsiniz.