Gerçek halk dostuna muhteşem uğurlama
“Koca Şehrin Ağabeyi/ Selami Vardar”(*) adlı kitapta Firuz Kanatlı’nın içtenliğin doruklarını yansıtan anılarının başlığı: “Dostum Selami Ağabey.”
Firuz Kanatlı ile Selami Vardar’ın arasında iktidar ve güç kaynaklarından beslenmeyen, insan-odaklı gerçek dostluğu bildiğimden, “dostluk” üzerinde düşündüm; düşündüklerimi de manzum anlatımla sizlerle paylaşmak istedim:
Dost dost demek ile dostluk olmuyor
Dostluklar ardında “söz eri” ister
Dostluk küpü boş sözlerle dolmuyor
Kalıcı dostluklar “özveri” ister
Ortak düşünceyse dostluk pınarı
İnsana hizmetse dostluk şiarı
Birlikten oluşur dostluk mimarı
Dostluğu yaşatmak “göz nuru” ister
Beslerse dostluğu ortak sevdalar
Sevdalar yaratır büyük insanlar
Olumlu işlerde “dostun kanı” var
Dostluğu anlatmak “dil teri” ister
Rüştü dost an da “dilin terlesin”
Dostluk ateşleri sönmesin yansın
Üretken dostluklar sonsuza varsın
Dostluklar vefayı “dipdiri” ister
Medeniyet tasavvuru vardı
Ömrü sonlu olan insan doğasının çok belirgin özelliklerinden biri, sonsuz yolculuğa çıktıktan sonra geriye bir “hoş seda” bırakmaktır.
Eskişehir halkı, Firuz Kanatlı’nın son yolculuğunda “iyi insan” olmanın yanında “iyi işler” yapmanın da toplumun sağduyusuna nasıl yansıdığına tanıklık etti.
Eskişehir’ de yaşayanlar muhteşem uğurlamayla, dolaylı ya da dolaysız biçimde hayatlarına dokunmuş bir hemşehrilerine vefalarını kanıtladı. Firuz Kanatlı halkın arasında çok görünen, anonsu kendinden daha büyük işlerin peşinde olanlardan değildi. Topluma yaptığı katkıyı “bireysel başarısı” olarak sunmadı. Büyük Usta Çetin Altan’ın anlatımıyla, kahramandı; çünkü habbeyi kubbe yapan popülist davranışlardan hep uzak durdu. Yaptığı işin kalitesinin kendini tanıtması ilkesine sadakatini korudu. Yakından biliyorum ki, zihninde bir “medeniyet tasavvuru” vardı. O medeniyet tasavvurunda “dindardı”, ama asla “dinci” olmadı. “İnanç özgürlüğü” ile “düşünce özgürlüğünü” birbirinden ayırmasını ve dengelemesini bildi. Cumhuriyet değerlerine, bilimsel bulgulara, nesnel analizlere, soğukkanlı yaklaşımlara, az ama sağlam dostluklara önem verdi. Büyük işlere imza attığı halde egosunu hiç şişirmedi; kendinden başkalarını küçümseyen, hayatın merkezine kendisini koyan, kendisiyle aşırı meşgul olanlar kervanına katılmadı. Firuz Kanatlı Eskişehir tutkunuydu. Çaktığı her çivinin yaşadığı kentin kadim halkına yarar üretmesini ön planda tuttu. Tanıştığımızdan beri, ülkemizin sosyo-ekonomik gelişmelerini dikkate alarak ETİ’nin merkezinin İstanbul’da olmasını düşünenlerdenim. Konu gündeme geldiğinde hiç ödün vermedi. Zor bir yolculuk olsa da, Firuz Bey bilerek ve seçerek o zor yolda yürümeyi tercih etti.
Yenilikçiydi
Firuz Kanatlı’ nın bende her zaman saygı uyandırmış bir yanını daha paylaşmalıyım: Hep yenilikten ve millilikten yana oldu. Anadolu insanının hububat kültürünün binbir ürünüyle yüzlerce yıl yaşadığının bilincindeydi. Bir İngiliz şirketinden bisküvi formülleri satın alınmasından ne denli rahatsız olduğuna birkaç kez tanıklık ettim.
ETİ Makine Fabrikaları, gereksiz dış bağımlılıkları azaltmak için kuruldu.Ayrıntıdaki diğer “yerlileştirme” çabalarını yeterince bilmiyorum. Öğrendiğim zaman mutlaka kamuoyu ile paylaşmak isterim.
Çoğumuz iş yeri eğitimlerin dışında insan kaynağına yaptığı yatırımın ölçeği hakkında bilgi ve fikir sahibi değiliz. Verdiği bursların, yetiştirdiği insanların bir dökümünü yaparak kamuoyuna ve Eskişehir halkına tanıtmak hepimizin boynunun borcu olsun! Kişiyi ön plana çıkarmayan, kurumsal anlamda sosyal sorumlulukları yerine getiren katkılarını da belgelenmiş ve kentin belleğine yerleşmiş olmalı ki muhteşem bir sevgi ve saygının yansıması olan hak edilmiş muhteşem uğurlamaya tanıklık ettik.
(•) “Selami Vardar: Koca Şehrin Ağabeyi” adlı kitap 25 Kasım 2017 Cumartesi günü saat 14.00’te yapılacak “Kent Belleğine Katkı Toplantısı” nda okuyucularla buluşturulacak. Eskişehir’de Özdelik Salonu’nda yapılacak toplantıya herkes davetlidir.