Geniş çerçeve
Murat BERK
Haber akışının ve günlük yorumların daha fazla önemsendiği ortamlarda, yaşananlara dair daha geniş bir çerçeve çizmenin güç olduğunu söyleyebiliriz. Yorumların da, gelişen olayların ve haber akışının hızına eşlik etmesi önemli. Fakat bu hızlı akış içersinde bile daha geniş düşünmeye ve çıkarımlarını tartışmaya devam etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.
Yorumlarımızda son aylarda dünyanın birçok yerinde yaşanan büyümenin, ivme kaybına ve maliyet yönlü enflasyonist baskıya yönelik işaretlerinin olduğunu aktarıyoruz. Bu ekonomik görünümün yansımalarından biri olan kemer sıkma politikasının, giderek artan eleştirilere maruz kalması da gözardı edilemeyecek bir nokta. Daha önce benzer tartışmaların Hollanda'da koalisyonda çatlağa yol açmış olmasını bir örnek olarak göstermiştik. En son Fransa, Yunanistan ve hatta Alman eyalet seçimlerinde yaşananlar sürpriz sayılmamalı diye düşünüyoruz. Nitekim Almanya'da Başbakan Angela Merkel'in liderliğindeki muhafazakar partinin, ülkenin en kalabalık eyaleti Kuzey Ren Westphalia'da Pazar günü yapılan seçimleri kaybetmesi de dikkate değer bir gelişme olmasına rağmen sürpriz değil.
Avrupa'da yaşanan politik gelişmelerin çok önemli olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Nitekim Yunanistan ve Fransa'daki seçim sonuçlarına baktığımızda ne demek istediğimiz biraz daha netleşiyor. Büyüklüğü nedeniyle Fransa'daki seçimler daha fazla dikkat çektiyse de Yunanistan seçimlerinin aslında daha önemli olduğunu düşündüğümüzü önceki yorumlarımızda belirtmiştik. PASOK ve Yeni Demokrasi partilerinin hükümet kurabilmeleri için Demokratik Sol Parti'yi yanlarına almaları gerektiği halde bunun mümkün olmadığının altını çizmiş ve Yunanistan'ı sancılı bir sürecin beklediğini ifade etmiştik.
Bugün Avrupa'da uygulanmaya çalışılan ve basitçe "kemer sıkma" önceliği olarak nitelendirebileceğimiz maliye tedbirlerinin gittikçe daha fazla sorgulanır hale geldiğini görüyoruz. Oluşmaya başlayan hafif stagflasyonist ortamda ise bunu tek bir ülkenin geçici bir durumu gibi görülmesinin sakıncalı olabileceğini düşünüyoruz.
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi İspanya ve benzer ülkelerde işsizliğin genelde yüzde 23, genç nüfusta yüzde 50 olduğunu düşündüğümüzde sıkı maliye tedbirlerinin uygulamasında bir takım sorunların yaşanması çok şaşırtıcı olmayacaktır. Bu anlamda esas sürprizin piyasanın bu konulara yeterince odaklanmaması olduğunu bir kez daha belirtmek isteriz.
Gelinen noktada ve Frankfurter Allgemeine, Sonntagszeitung, Der Spiegel, Tagesspiegel ve Welt am Sonntag gibi medya kaynaklarını takip ettiğimizde, Yunanistan'ın euro bölgesinden çıkışının ciddi olarak tartışıldığını görüyoruz. Bu anlamda Yunanistan'da tekrar seçim ihtimalinin ve Haziran'da yapılması muhtemel Yunanistan seçimlerinin öneminin daha da arttığını söyleyebiliriz. Bazı anketlerde Syriza'nın oy oranını daha da yükselmesinin beklendiğini de not ediyoruz.
Bu anlamda Yunanistan'ın eurodan çıkmasının hem euro hem de dünya ekonomisi ve piyasaları açısından olumlu olacağını öne süren argümanların ne kadar doğru çıkacağı tartışılabilir. Eurodan çıkmanın kısmen hesaplanabilir fayda ve zararlarının ötesinde, piyasalarda başka Avrupa ülkeleri için de yaratabileceği belirsizlik ve soru işaretleri de bizce küçümsenmemeli.